Gönderi

356 syf.
8/10 puan verdi
Skynet activated!
Teknolojik gelişmeler anlatılırken insanlar hep filmlerdeki gibi ortalığı kasıp kavuran, insanlığın sonunu getirmeyi amaçlamış metalik zırhlı, duygu olarak öfke ve nefretle dolu robotları hayal ediyor. Oysa geldiğimiz noktada teknoloji; Facebook, Twitter, Instagram, Tiktok... Her adımda karşımıza çıkan reklamlar. Google amcaya "ayakkabı" diye sormaya görün, her yerden ayakkabı reklamları fışkırması falan. Teknolojinin gücünü hafife aldığım sanılmasın ancak çoğu zaman hayal edilen gibi olmadığını söylemeye çalışıyorum. Şu anda da distopik ancak terminatörler yollarda değil. İnsanlık olarak sürekli geliştiğimiz söylense de yüzyıllardır beklentilerimiz, isteklerimiz, arzularımız benzer aslında. Tarihin her döneminde insanların yaşamda bir anlam arayışı vardır. Belli arzuların çevresinde yeni şeyler inşa etmiş veya icat etmiştir. Örneğin sevdiği insanların ölümü üzerine, onları tekrar görme arzusuyla, ölüler tekrar hayata döndürülebilir mi diye araştırmış. Ölü veya canlı olmayan bir şeyi diriltme arzusuyla meşhur Frankeştayn ortaya çıkmıştır. Günümüzde çeşitli robotları canlandırmayı başaran insanlık başka bir hesabın peşine düşmüş ve ona duyguları kazandırabilir miyim sorusunu araştırmaya başlamıştır. Bir robot veya yapay zekâ insanın hissettiği duyguları hissedebilir mi? Bir yandan bu soruyu sorarken diğer yandan da yapay zekânın analitik ilerlemesi sürmektedir. Ünlü satranç ustalarını, Go ustalarını alt etmiş yazılımlar ortaya çıkmıştır. Bu gelişmelerle birlikte her şeyi yapabileceğine inanan bir grup insan(tanrıcılık oynama deyimi çok kullanılıyor) artık hedefe çok yaklaştığını düşünmektedir. Bir başka grup ise belki biraz korku, belki de biraz gururla herhangi bir robot veya yapay zekânın asla bir insan seviyesine ulaşamayacağını, onun sahip olduğu duygusal seviyeye erişemeyeceğini, "bilinç"e ulaşamayacağını savunmaktadır. Richard Yonck Makinenin Kalbi kitabıyla teknolojinin tarihi, gelişimi, bu gelişim sırasında irdelenen felsefi sorular ve problemleri, insanlığın hayallerini, gerçek hayatta başardıklarını ve gelecekte neler olabileceğini hem kendi içerisinde tartışıyor, hem de bizlere aktarıyor. Bir konuyu aktarırken karşıt yönleri, fikirleri, ve gelişmeleri bir arada sunmak o konuyu anlamayı çoğu zaman kolaylaştırıyor. Yazarın bu işi iyi başardığını düşünüyorum. Özellikle teknoloji bir tehlike mi yoksa bir umut mu? Bu konuda bir taraf olmak veya bir yere yakın olmak gerçekten kolay bir seçim değil. Hele ki geçmişteki teknolojik atılımların insan hayatına kazandırdıkları ve kaybettirdikleri ortadayken. Kitap, içerik olarak teknoloji meraklılarının dikkatini çekecek cinsten. Özellikle yapay zekâ alanında nasıl ürünler çıkıyor, bu ürünler nerelerde kullanılıyor, bu alanda önde gelen isimler - ünlü isimler kimler, bu kişiler hangi icatları ortaya koymuşlar, teknoloji günümüzde gerçekten ne seviyede, yapay zekâ dillendirildiği kadar gelişmiş bir seviyede mi? Bu konular hakkında merakı olanlar için uygun bir seçim olur. Değinilen konuların yelpazesi çok geniş, çünkü teknoloji ve yazılım artık hayatın her alanında. Sanırım bu sebeple bazı bölümler beni sıkarken bazı bölümleri soluksuz okudum. Üniversite seviyesindeki gençlerin ufuklarını geliştirmek için önerilebileceğini düşünüyorum. Lise seviyesi için bazı konular biraz ağır gelebilir, bu konuda çok emin değilim. Peki teknolojide neler mi var? Dronlar, VR gözlükler, cerrah robotlar, sex robotları, her hareketinizi izleyip bundan anlamlar çıkaran kamera sistemleri ve yazılımlar, savunma sanayisinde kullanılan araç gereçler, hasta insanlara bakıcılık eden robotlar(covid19 dönemindeki hasta bakıcıları gördük), insan makine arayüzleri, çocuk gelişiminden sorumlu robotlar, down sendromlu çocuklar için geliştirilmiş araçlar, sohbet botları. İnternetten yeni bir insanla tanıştınız, konuştukça ortak birçok noktanız olduğunu gördünüz, günler geçtikçe onunla tanışmak için kararlılığınız biraz daha artıyor, tam kafanızda kesinleştirdiniz, onu görmeden yapamayacağınızı düşünüyorsunuz, o da nesi, konuştuğunuz kişi gerçek bir kişi değilmiş bir yazılım, mesajlaşma botuymuş. :)) Olur mu öyle şey demeyin, twitter'da mesaj atan hesapların içerisinde bot hesapların olduğu düşünülüyor. Bot hesaptan kasıt bazen bir kişinin yönettiği yüzlerce hesap olabiliyor ancak bu bahsettiğim şey aynı şey değil, yapay bir zekânın komut almadan etkileşime girmesinden bahsediyorum. Tabii bu konuyu dile getirince filmlerden bahsetmesek olmaz. 2013 yapımı "Her/Aşk" imdb.com/title/tt1798709 filmi örnek olarak kitapta da geçiyor. Kitap aynı zamanda konuyla ilgili birçok filmi ve kitabı içerisinde barındırdığı için başka kapılar da aralıyor. Bilim kurgu severler de eminim kitapta geçen bazı filmleri izlemişlerdir. Bu da okurken alınan keyfi artırıyor. Mesela 2014 yapımı Ex Machine filmi ( imdb.com/title/tt0470752... ) İnsan seviyesine ulaşacak bir robot veya yazılım için bir başka soru etik ve ahlak. Gerçekten insanlar gibi kararlar alabilmelerini sağlayabilir miyiz, bu onlar için iyi bir şey mi olacak yoksa kötü bir şey mi? Ne demek istediğimi biraz açayım. İnsan elinden çıkmış bir yapay zekâ ister istemez onu yapan kişi veya ekibin özelliklerini de taşıyor. Sosyal medyaya salınan bir yapay zekânın ırkçılık yapmaya başlaması veya bir başka yapay zekânın küfürler savurmaya başlaması bu konuya güzel bir örnek. Normalde iyi veya kötüden ziyade nötr olacağı düşünülen yapay zekâ aslında işlediği verilerden etkileniyor ve olumsuz özellikleri hızlı bir şekilde uygulayabiliyor. Bu durum, neden dünyayı veya insanlığı yok etme planları kuran robotlar ortaya çıksın ki, sorusunun cevabı sanıyorum. Biraz uzun bir yazı oldu ancak bu kitap hakkında yeterince inceleme olmaması beni biraz motive etti diyelim. :) Teknolojinin gelişmesi ile ilgili yazarın değindiği bir başka acımasız konu da teknolojiyi kimin kullandığı. Teknoloji her zaman öncelikli olarak zenginlerin elinde olan bir araç, bu sebepler ortaya çıkan ürünleri kullanan ilk kişiler de gücü ve zenginliği elinde tutan insanlar. Bu insanlar zenginliklerini daha da artırmak için yine teknolojiyi kullanmaktalar. Ne yazık ki bu durum zenginlerin daha çok zenginleşmesine, fakirlerin ise daha çok fakirleşmesine sebep oluyor. Teknoloji geliştikçe sınıflar arasındaki uçurum giderek artıyor. Konuyu hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak değerlendirmek gerekiyor. Gelişmiş ülkeler gittikçe zenginleşirken, gelişmekte olan veya geri kalmış ülkelerin bağımlılıkları her geçen gün artmakta. Bu da bizim için karamsar bir tablonun ortaya çıkmasına sebep oluyor. Görülebileceği gibi teknolojiyi üreten değil, onu takip eden konumunda yer alıyoruz. Adeta yeni bir şey icat etseler de bize satsalar diye bekliyoruz. Bu teknolojileri geliştirenlere büyük hayranlıklar besliyoruz ancak benzer adımları atma isteğimiz hiç yok. Hazıra alışmak, tembellik bizi daha da kötü bir duruma doğru itiyor. Durumun farkında olmak bize avantaj mı getiriyor, dezavantaj mı bilemiyorum. Ancak durum ne yazık ki bundan ibaret. Son olarak kitap iyi, hoş, güzel bilgilere değiniyor ancak sanıyorum işin içinden bir mühendisin veya yazılımcının kitabı okuyunca hissedeceği bazı duygular "hadi oradan sende" gibi olacaktır. Çünkü bu tip bilgiler genelde ufuk açsa da çoğu magazinsel diye tabir edebileceğimiz bilgiler. Sanırım belli bir okur kitlesine ulaşmak için bu şekilde metinler hazırlamak şart.
Makinenin Kalbi
Makinenin KalbiRichard Yonck · Paloma Yayınevi · 201912 okunma
··
261 görüntüleme
RoadNotTaken okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme, her cümlesini keyifle okudum. Etik ve ahlak kısmında gerildim, zira "insan elinden çıkmış bir yapay zekâ ister istemez onu yapan kişi veya ekibin özelliklerini de taşıyor." cümlesi, hem ülkemiz hem dünya ölçeğinde nasıl felaketlere yol açabilir diye düşündürdü, sonuç kesinlikle fecaat...
Semih okurunun profil resmi
Teşekkürler. Kesinlikle katılıyorum, insanlığın elinden iyi bir şey çıkıp daha sonra da iyi amaçlarla kullanılması fikri ne yazık ki çok uç nokta, uzak bir ihtimal gibi. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.