MISRA AVLAMAK
O yılların İstanbul'unda kırlık alanlar çoktu. Orhan Veli böylesi ıssız yerlerde dolaşmayı pek severdi. Kâh adaların ıssız tepelerinde, kâh kıyı semtlerinin kuş seslerinden başka bir şey işitilmeyen geniş alanlarında dolaşırdı. Ne diyordu üstat?
Gün olur alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Havaların güzelleştiği bir bahar günü, edebiyat fakültesinde okuyan şiir tutkunu iki genç, biri kız biri erkek, kendilerini Florya kırlarına atmıştı. Kırların ıssızlığında dolaşırken, şiirlerini severek okudukları şairin karşıdan gelmekte olduğunu gördüler... Orhan Veli'ydi bu. O, inlerin cinlerin top oynadığı kırlarda üstadı görmenin şaşkınlığı içinde yaklaştı ve sordular:
"Hayrola üstat, siz burada ne arıyorsunuz?"
Orhan Veli en içten haliyle yanıtladı:
"Ne olsun be çocuklar? Mısra avına çıktım..."