Gönderi

331 syf.
·
Not rated
·
Read in 44 days
Bu kitaptan etkilenmemek imkansız. Öncelikle kitaptaki körlük normal körlükten biraz daha farklı. Kör olanlar etrafı beyaz görmeye başlıyor. Sonra bu körlük bir salgın haline dönüşüyor. Ben olay örgüsünü anlatmaktan ziyade kitabı farklı incelemeyi düşünüyorm. 1.Kör olanları boş bir akıl hastanesine kapatıyorlar ve körler burada birbirine destek olmaktansa gruplaştıkları için bu karantina sürecinin sonu hüsranla bitiyor. İnsanların başına her ne gelirse gelsin hayatta kötülük ve iyilik aynı oranda devam ediyor. Kitabın karantina bölümünde bir grup kötülük saçan körlerin iyi grubun yemeklerini çalması ve bu yemekleri alabilmeleri içinde kadınlara tecavüz etme karşılığında iyi gruba yemek vermesi beni en üzen kısımlardı. Böyle bir durumda birlik olunması gerekirken kötü insanların hâlâ kötü olması ve kadınları bir meta gibi görüp tecavüz etmesi insanı sarsıyor. Kitapta birincil ihtiyaç yemek, ikincil ihtiyaç cinsellik şeklinde olduğunu görmüş oluyorz. Tabii ki erdem ve onur duygusu ağır basınca kitabın tek gören başkahraman kadını tecavüzcülerin demirbaşını öldürüyor. Birini öldürmek büyük bir suç olsa da evrensel ahlak ilkesine göre bu yapılan davranış aslında suç olmaktan çıkıyor. Hükümetin kötü yönetimi ve kötü körlerin baskısı karantina ortamını daha da zor hâle getiriyor bununla birlikte iyi olan kör grup isyan çıkarıp binayı yakarak bir grup kör özgürlüğünü kazanıyor. Özgürlük körken bile en önemli olgu haline geliyor. Yanan bina, temizliğin ve uyanışın simgesi oluyor. 2.Kitapta kahramanların ismi yoktur. Doktor, doktorun karısı, şaşı çocuk gibi isimler kullanılıyor. Altısı kör, yedi kişilik bir grubu anlatmaya başlıyor. Doktorun karısı tek gören kişidir. Körlere rehberlik ediyor, liderlik yapıyor. Bir de bu grup; küçük bir çocuk, genç kız, orta yaş ve yaşlı şeklinderir. Yazar bir hayatın başlangıç ve bitiş noktasını bize gösterir gibi. Çocuk; umudun temsili, gençlik; hevesin temsili yaşlılık; ölüme yakınlığın temsili gibi. 3.Bir süre sonra ölümlerin normalleşmesi ve ölümün kitaptaki kahramanları şaşırtmaması.Ölüm olgusunun sıradanlaşması. 4.Körlük salgınıyla beraber sistemin çökerek elektrik suyun olmaması ve yiyeceklerin bulunmaması toplumun kaosa sürüklenmesini anlatmış.Aslında her toplumun düzgün bir devlete ve sisteme ihtiyaç duyduğunu görmüş oluyoruz.Sistemin çökmesiyle beraber kenti, insan dışkıları ve ceset kokuları sarıyor. Bu yüzden delicesine yağan yağmur temizliği temsil ediyor ve bu yağmurda üç kadının balkonda çıplak bir şekilde banyo yapması da sadece bedenlerini değil ruhlarının da kirden arındırmaya çalıştığını görüyoruz.Yine bu üç kadının yağmur altında yıkanırken gülüp eğlenmesi hayatın devam ettiğini gösteriyor. Hayatın traji-komik olduğunu tekrar görmüş oluyorz. 5.Kitabın bir bölümünde temiz içme suyu olduğunu hatırlayan kadın, bunu körlere söyleyince evdeki kör grubun buna sevinmesi ve suyun insanlık için ne kadar önemli bir olgu olduğunu görüyoruz.Körler bu suyu içerken en güzel bardaktan içip kutlama yapıyorlar. Demek ki zorlu şartlar kutlamanın içeceğini bile değiştiriyor. Yine su hayattır ve en temel içecektir bunu da görmüş oluyorz. 6.Ev unsuru körler evlerini merak etmeleri ve evlerinde olunca güvenli hissetmeleri de başka bir olgu.Hatta artık kırsal yaşanılmasına karar verdiklerinde bile evlerine bir daha gidemeyecek fikri onları üzüyor. 7. Kitabın başkahramanı bir kadının olması da toplumda ezberbozan kuralları yıkıyor. Kadınlar yapamaz, edemez safsatasını yerle bir ediyor. 8.Kitapta kör de olsalar, hayatları berbat da olsa umutları ve acabaları kitabın sonuna kadar mevcut.Yaşadığımız sürece umut vardır. Kısacası daha fazla bahsetmek isterdim kitaptan ama pek fazla ipucu da vermemek gerek okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104.2k okunma
·
54 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.