Gönderi

396 syf.
7/10 puan verdi
Asıl acınacak şey dedi; lüzumsuz bir ömrü sürüklemektir.
*Spoiler içerir. Daha önce bir kitabı okurken hiç bu kadar acı çekmemiştim. Bazı değişmez ögelerin toplum ve birey içinde var olmasını desteklediğimden midir bilinmez, toplumsal bir çöküşün ilk adımlarının şöhret yanlısı bir kadına yüklenmesi, kitaba karşı bir önyargımın oluşmasına neden oldu en başlarda. Fakat şunu söylemeden geçemeyeceğim: Bir insan daha ne kadar dengesiz davranabilir ve ne istediğini bilemeyen bir ruh haline bürünebilirdi, bilemiyorum. Böyle bir insan tiplemesinin, böyle bir hayat tarzına sahip olan bir insanın gerçek yaşamda örneği var mıdır diye düşünüyorum ara sıra ve var olma ihtimali beni dehşete düşürüyor. Kitabın son sayfalarında, bütün bu yaşanan olayların ardından çocuğunun yetim kaldığına mı üzüleyim yoksa kadının kendisine ve etrafındakilere çektirdiği ızdırapların, geç de olsa, bitmiş olmasına mı sevineyim, şaşırdım kaldım. Detaylar hakkında da uzun uzun konuşmak isterdim lakin kadının amansız bir döngü içinde olduğunu fark ettiğimden beri benim de sözcükleri sürekli olarak aynı kapıya çıkaracağımı düşündüğüm için bundan vaz geçtim. Kitabı sonuna kadar okumamın, daha doğrusu, beş kere elime alıp inatla yeniden başlamamın nedeni, modern romanın kurucusu olarak görülen Gustave Flaubert beyefendisidir. Bu nedenle diyorum ya, gerçek hayatta bu tür örnekler var ise, vay halimize! Son olarak, kitap hakkında değişmeyen tek bir düşüncem var ve o da şudur: Böyle bir karakteri yaratıp üzerine bir de bu kadar uzun uzadıya yazmak, o satırların, bir ustanın elinden çıktığını gösterir. Yine de, kitabı okuduktan sonra üzerinden belli bir süre geçti ve anladım ki, Flaubert'in demek istedikleri yalnızca bunlar ile sınırlı değildi; bu süre zarfında kitap üzerinde düşüncelere daldığım için kitapla alakalı birtakım düşüncelerim değişti, belki de kaçırdığım noktayı yakaladım, bilemiyorum. Bana göre, bu kitabı kitap yapan şey ne gerçekçiliğin ilk adımlarından birisi olmasıydı ne de karakterleri idi; bu kitabı kitap yapan şey, usta bir yazarın kaba bir taşı eğip bükerek heykel haline getirmesi idi. Çünkü bu kitapta aşkları yüzünden ayılıp bayılan bir kadın değil; dini ve ahlâkî bir çöküşün, doyumsuzluğun ve şöhretin baş gösterdiği bir zamanda yaşanacak kaosun tek bir hayat ile sınırlandırılmış olmasına rağmen ne kadar büyük bir etkiye sahip olduğunu görmemiz lazımdı. Göremeyenler ise, 'Madame Bovary' gibi insanlardan başkası değildi. “Ahlakı iki kısma ayırırım ben: Küçük olanı, boyun eğileni, şu sıradan insanlarınki, habire değişeni, şu budalalar topluluğunun ahlakı. Öteki de, ölümsüz olanı, her yanda ve her şeyin üzerinde olanıdır. O çok yücedir. Bizi kuşatan erdemler, aydınlatan mavi gökyüzü gibi yani. „
Madame Bovary
Madame BovaryGustave Flaubert · Anonim Yayınları · 200933.4k okunma
··
3,924 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.