Gönderi

176 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
İnsan sevilmek istiyor. Sevilmek için seviyor. Bunun içindir belki sürekli yanılması. Her yanılgının ardından kalbinde bir delik açılır bir sonrakinde geçici süre kapanmak üzere. Yeni yanılgı, aynı deliği derinleştirir. Böyle devam eder ve derin bir mezar oluşur. Bunun içindir belki; kavuşulamayan, ayrılıkla noktalanan ya da kalpten coşkuyla hareketlenip tereddütle yerini gözlerde durgunluğa bırakan ve sessiz sessiz uzaktan takip eden aşkların, kişinin kalbinde ızdırap haline gelen sızılara yol açması. Izdırap, özleme dönüşür, özlem de azme. Hayaller gerçeklerin yerini alır ve insan kendini aşık olduğu kişinin peşinde bir göçmen olarak bulur Aziz Bey gibi. Kavuştuğunu zannettiğinde ise mezarına bir kazma daha vururken soluğu alır. Böyle noktalanan aşkların ardından kişi, insanlara kırgınlık duyar, bir yandan da öfkelenir; kızar, bağırır. Kimse anlam veremez ve şaşırır bu ani tepkilere, bir süre sonra ise mizacı böyle diyerek önemsemez ve ona sırtını dönerler. Kişi, herkesin kendisine karşı olduğuna kanaat getirir bu sefer, hatta böyle olmasında ilahi bir teşebbüsün etkili olduğuna hükmederek makus kaderine karşı ya boynunu eğer ve sessizce köşesine çekilir ya da ona kin bağlayıp onun kendisini yaşamaya mecbur bıraktığı hayatla inatlaşır. Aziz Bey, inatlaşanlardan; babasına çekmiş olsa gerek. Çünkü Aziz Bey Maryam'ın peşinden şehri terk ettiği gün annesi vefat eder ve babası bu tesadüfü, başrolünde Aziz Bey'in olduğu kaderin bir oyunu olarak görür ve yıllar sonra gelip her gün kendisiyle görüşmek için kapısını çalan, notlar bırakan, karşı kaldırıma geçip pencereye yarım saat bakan oğlunu affetmez, ya da o da hayatıyla inatlaştığı için affedemez ve belki, pencerenin öteki tarafından oğlunu seyreder içi içini yiyerek tereddüt damarlarında akarken. Aziz Bey gibiler sadece kendilerini bitirmezler, yanlarında mutlaka birilerini de isterler. Bu kişi, inatlaştıkları hayatın simgesi olur ve onu üzerek, kalbini kırarak, ona öfkelenerek ama en kötüsü de onu görmezden gelerek intikam alırlar. Aziz Bey için bu kişi Vuslat adında "sessiz, silik, dikkatle bakılmadıkça görülmeyen, varlığına ihtiyaç duyulmadıkça ortaya çıkmayan; o konuşursa dinleyen, sorarsa cevap veren," ve bundan dolayı onun hayatını olabildiğince kolaylaştıracak genç bir kadındır. Fark ettiniz mi bilmiyorum, büyüklerin çoğunlukla evlenilecek ideal kadın olarak gösterdikleri biridir Vuslat ve aslında Vuslatların oluşmasında baş etken de "evlenilecek ideal kadın" şeklinde bir kalıbın varlığı ve bunun toplum tarafından benimsenmesidir. Bununla birlikte, aklıma Sabahattin Ali'nin "Değirmen" adlı hikayesinde bulunan şu cümleleri geliyor: "Siz sevemezsiniz adaşım, siz şehirde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar, siz, birine itaat eden ve birine emredenler; siz, birinden korkan ve birini tehdit edenler… Siz sevemezsiniz." Çingene bir karaktere söyletir bunları Sabahattin Ali ve böylelikle sevgiyi var edenin özgürlük olduğunu vurgular. Aziz Bey Hadisesi'ni bu kadar etkileyici kılan bence yazarın farklı duyguları okura samimi karakterlerle başarılı aktarımıdır. Örneğin; Aziz Bey'i çok seven ve ona hürmeti bol olan gazino sahibi Zeki, bence oldukça mühim ve etkileyici bir karakter. Aziz Bey, Vuslat öldükten sonra sürekli hüzünlü, acılı şarkılar çalar. İlk başta oldukça beğeni toplasa da zamanla müşterinin ayağının kesilmesine neden olur gazinodan ve haliyle Zeki, bu durumdan fazlasıyla rahatsız olur. Aziz Bey'e rica eder, olmaz; nazikçe uyarır, olmaz ve gazino için önemli bir günde Aziz Bey yine hüzünlü, acılı şekilde çalarken olanlar olur ve Zeki'nin üstünde uzun zamandır biriken öfke bir anda Aziz Bey'in üzerine boşalır: "Aylardır içinde biriken öfke doyumsuz bir hazza dönüşmüştü. Beyninde günlerdir çınlayan sözler ağzından şurup lezzetinde çıkıyor; yaşadığı hazza kendi de inanamıyor; derin, kuvvetli nefesler alıyor, bağırırken ağzından tükürükler saçılıyordu." Zeki gibi karakterler ve onlarla birlikte meydana gelen olaylar sırasında günlük hayatımızda bize çok tanıdık gelen insanları ve ruh durumlarını okumuş oluruz; bu da bize hem bir ayna tutmuş olur hem de çevremize daha dikkatli bakmamızı sağlar. Kitapta, Aziz Bey Hadisesi'nden başka beş hikaye daha bulunuyor. Bunlardan "Mikal'in Kalbi Durdu" kurgusu (şeklen) itibariyle Aziz Bey Hadisesi'ni andırıyor ve yazıldıkları zamanları göz önüne aldığımda, yazarın Mikail'in Kalbi Durdu'nun kurgusunu geliştirerek Aziz Bey Hadisesi'ni ortaya çıkardığını düşünüyorum. Bence, aynı kitap içinde yer verilmeseydi ikisine, daha güzel olurdu. Bununla birlikte, ben diğer hikayeleri de beğendim. İşlenen temalar arasında en ağır basanı ise açık ara, yalnızlık. Kitabı herkese tavsiye ederim. Keyifli okumalar..
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey HadisesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 201110,5bin okunma
··
848 görüntüleme
Semih Doğan okurunun profil resmi
Çok sevdiğim kitaplardan biri. Herkese de tavsiye ediyorum. Çünkü etrafımızda çok fazla Aziz Bey ve Vuslat var. Kaç Vuslat’ın hayatı kaç Aziz Bey’in yanında heba oluyor, kaç Aziz Bey’in hayatı Maryam gibilerinden sonra kayıp oluyor? Bütün bunlar hayatın gerçekleri. Tam olarak hayatı yansıttığı için bu eseri ayrı bir yere koyarım. İncelemen çok güzel olmuş Kaan. Emeklerine sağlık.
Kaan okurunun profil resmi
Tavsiye edilecek bir eser gerçekten, hem degindigin konusu hem de edebi dili itibariyle gayet başarılı. Teşekkür ederim, begenmene sevindim Semih. :)
Kübra Yeşil okurunun profil resmi
Bir inceleme değil de kitaptan alıntı okuyorum sandım. Anlatımınız çok güzeldi.
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.