Gönderi

80 syf.
·
Not rated
İnsanca, pek insanca.
Bu kitap için hastayken okumayınız diye bir uyarı yapmak lazım. :) Kurgu da olsa ana karakterin neler hissettiğini başarılı bir şekilde yansıtan bir eser ortaya konmuş. Bu hisleri kaldırabilmek için sağlam bir bünye gerektiğini düşünüyorum, belki de biraz abartıyorum kim bilir? İnsan olarak, bir şeyin kıymetini bilmemiz için yokluğunu çekmemiz gerekmekte. Arzuladığımız bir hedefe ulaştıktan sonra veya bir şeye sahip olduktan belli bir süre sonra içimizdeki o sahip olma isteği yavaş yavaş yerini bıkkınlığa, sıradanlığa veya önemsememe haline dönüşüyor. Halbuki sahip olduğumuz şey elimizden alınsa, veya bir şekilde kaybolsa durulmuş olan isteğimiz tekrar alevleniyor. Bu kitabın konusu olarak kıymetini bilmediğimiz şey ise sağlık ve ömür. Hasta olmadan sağlığımızın kıymetini bilmiyoruz. Hastalıkları önlemeye çalışmak yerine onları tedavi etmeye çalışıyoruz. Sağlıklı beslenmek için, spor için, harcayacağımız para ve zamanı hastanelerde harcamayı tercih ediyoruz. Sanırım kolay olan bu, bazı hastalıklar genetik, kaçınılmaz ancak eminim hastalıkların bir çoğu bizim yeterince bilinçli ve dikkatli olmamamızdan kaynaklanıyor. Sağlık bozulunca da ister istemez insan durup kendini sorgulamaya başlıyor. Ben ne yaptım da bu duruma düştüm diyerek hem hayıflanıyor hem de geçmişi kurcalıyor. İşte baş kahramanımız olan İvan İlyiç de hafif hafif hissettiği ağrıları başta görmezden gelse de zamanla ciddiye almak durumunda kalıyor. Hasta olan çoğu insan gibi başlarda hemen geçeceğini düşünüyor bu sebeple tedavi sürecini biraz erteliyor. Yavaş yavaş artan ağrıları ciddi bir duruma gelince doktora başvuruyor. İlaçları kullanmaya başlayınca hemen psikolojik olarak bir rahatlama hissediyor. Ancak hasta olan her insanın istemsizce yaptığı bir davranış olarak sürekli kendini kontrol ediyor. Acaba iyi miyim? Acaba iyi miyim? Sağlıklıyken hiç haberi olmadığı uzuvları/organları birden ayrı parçalar oluyorlar. Her birini ayrı kontrol etmeye başlıyor, sanki edebilirmiş gibi! Karnım iyi mi acaba, yoksa ağrıyor mu? İnsan hasta olunca ilgi ihtiyacı birden artıyor, hasta dediğiniz biraz nazlı oluyor. Çevresindekilerden beklentileri değişiyor. İnsan yalnız kalmak istediğini söylese bile içten içe etrafında birileri bulunsun istiyor. Sanırım bu his çoğu kişide oluyordur. İvan İlyiç de doktorlardan bir ilgi bekliyor, onların reçete yazıp yollamaktan başka bir istekleri olmadığını görünce hayal kırıklığına uğruyor. Bu sefer işyerindeki arkadaşlarından ilgi bekliyor, onlarsa İvan İlyiç gitse de yerine geçsek derdindeler. Açık açık söylemiyorlar ancak karakterimiz hissediyor. Evine kapanıyor, ailesine nazlanıyor. Onlar da önemsermiş gibi yapıyorlar, ince ruhlu karakterimiz bunu da hissedince hayatını sorgulamaya başlıyor. Ne yazık ki bu sorgulamayı bizde hep hayatımızın geç dönemlerinde yapıyoruz. İş işten geçmiş oluyor, ölümü aklımıza gelince dönüp arkamıza bakıyoruz. Doğru kariyeri mi seçtim, doğru evliliği mi yaptım, doğru arkadaşlarla mı birlikteyim, istediğim gibi mi yaşadım yoksa başkalarının istediği gibi mi yaşadım? Hayatı sorgulamanızı ve doğru soruları sormanızı sağlayabilecek etkileyici bir eser, sevdiği birisini kaybedenleri biraz daha fazla etkileyebilecek bir eser. Çünkü bu sorgulamalar hep yitirince akla geliyor.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Karbon Kitaplar · 201845.4k okunma
··
64 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.