Pirinç kenti, ilk sayfasından son sayfasına içine çeken bir anlatıma sahip, efsaneler ve masalları gerçekçi bir üslupla biçimlendiren, zengin mitolojik ve fantastik öğelerin epik bir kurgu içinde verildiği etkileyici bir ilk kitaptı. Hikaye 18.yüzyılda Kahire' de başlıyor. Nehri geçimini şifa verdiği düşünülen muska ve tılsımlar satarak sağlayan bir dolandırıcıdır. Nehri, bütün bunları hırsızlık amacı ile yapsa da hastalıkları hissedebilme, ve bazı hastalıklara şifa verme yeteneğine sahiptir. Aynı zamanda kimseden işitmediği bir dili konuşabilen Nehri kökenlerine dair bir bilgiye sahip değildir. Bir gün hiç konuşamayan , sıkıntılı olduğu düşünülen bir kızı iyileştirme amacı ile ayin düzenler. Ayinlere ve ayinlerle çağrıldığı söylenen efsanevi varlıklara inanmasa da, kullandığı dilin etkisiyle farklı boyuttan istemeden bir varlığı kendi dünyasına getirir. Ancak Dara isimli bu varlık tek gelen değildir. Onunla birlikte kötücül güçler de Nehri' nin peşine düşmüştür. Dara ile Nehri bu güçlerden kurtulmak amacı ile Nehri' nin memleketi olduğu düşünülen, ateş varlıklarının yaşadığı Divyurduna doğru yola çıkarlar. Bu sırada Divyurdun' da hüküm süren soy olan Kahtanilerden Prens Alizeyd el Kahtani 6 farklı cin klanı ve hem cin hem insan kanı taşıyan şafitler arası çatışmada kilit bir rol oynamaktadır. Hikaye bir Nehri'nin bir Ali' nin bakış açısından soru işaretleri incelikle giderilerek etkileyici ve akıcı bir şekilde aktarılıyor. Ateş, su ve hava elemental varlıkları, Dara'nın gizemli geçmişi, ifritler ve şaşırtıcı kökenleri, Süleyman ve mühür yüzüğünün büyülü güçleri ile adalet ve eşitlik kavramlarının zengin mitolojik ve fantastik öğelerle işlendiği bu kitabı hayran kalarak okudum. Tek sorun bir üçleme olması ve devam kitaplarını bekleyecek olmam. Arap mitolojisine dair öğeler içeren bu kitabı epik fantastik kurgu seven herkese öneriyorum.

Pirinç KentiS. A. Chakraborty · Epsilon Yayınevi · 202194 okunma

·

716 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Aylin Büyüksavaş