Gönderi

Necid çöllerinden
youtu.be/Gmb6SBv9wn4 Yâ Nebî, şu hâlime bak!  Nasıl ki bağrı yanar, gün kızınca, sahranın;  Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın!  Harîm-i pâkine can atmak istedim durdum;  Gerildi karşıma yıllarca ailem, yurdum.  “Tahammül et!" dediler... Hangi bir zamana kadar?  Ne bitmez olsa tahammül, onun da bir sonu var!  Gözümde tüttü bu andıkça yandığım toprak;  Önümde durmadı artık, ne hânümân, ne ocak... Yıkıldı hepsi... Ben aştım diyâr-ı Sûdân'ı,  Üç ay "Tihâme!" deyip çiğnedim beyabanı.  Kemiklerim bile yanmıştı belki sahrada;  Yetişmeseydin eğer, yâ Muhammed, imdada:  Eserdi kumda yüzerken serin serin nefesin;  Akar sular gibi çağlardı her tarafta sesin!  İrâdem olduğu gündür senin irâdene ram,  Bir ân için bana yollarda durmak oldu haram.  Bütün heyâkil-i hilkatle hasbıhâl ettim;  Leyâle derdimi döktüm, cibâli söylettim!  Yanıp tutuşmadan aylarca yummadım gözümü...  Nücûma sor ki bu kirpikler uyku görmüş mü?  Azâb-ı hecrine katlandım elli üç senedir...  Sonunda alnıma çarpan bu zâlim örtü nedir?  Beş altı sineyi hicran içinde inleterek,  Çıkan yüreklere hüsran mı, merhamet mi gerek?  Demir nikaabını kaldır mezâr-ı pâkinden;  Bu hasta ruhumu artık ayırma hâkinden!  Nedir o meş'ale? Nurun mu? Yâ Resûlallâh!...  Mehmet Akif Ersoy
·
4 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.