Gönderi

SİYONİZMİN HİZMETİNDE
... Kudüs'ün Osmanlılar nezdinde Mekke kadar kutsal olduğunu, ancak, II. Abdülhamid'in Hıristiyanlığa karşı İbraniliği kullanmayı düşünebileceğini belirtir. Devamla Vambery; "Ben Siyonizm'in kalıcılığına taraftarım. Bunun için sana Padişah'tan bu randevuyu aldım. Ancak, bazı uluslararası siyasal karışıklıklara neden olabileceği endişesi ile Sultan Hamid benim yanında olmamı istemiyor. Saray mabeyincisi İbrahim Bey tercümanlığınızı yapacak" der. Yıllar sonra Vambery, II. Abdülhamid ve Sarayı'na ilişkin gözlemlerini yayımladığı makalesinde Padişah'ın bu konudaki korku ve kuşkularını anlayamadığım itiraf edecektir. 1909'da Padişah hal' edildikten sonra kaleme aldığı bu yazıda Sultan'nın kuşkularını giderebilmek için her çareye başvurduğunu, Padişah'ın aslında Musevîlerden hoşlandığını ve Filistin'de Musevî kolonizasyonunun yörede giderek artan Hıristiyan nüfuzuna karşı bir denge unsuru olup Suriye'deki hükümranlığını perçinleştireceğini belirterecektir. Ayrıca Vambery, II. Abdülhamid'in Herzl geldiğinde kendisinin neden İstanbul dışında olması gerektiğindeki ısrarının hikmetini bir türlü çözemeyecektir. Herzl, sevinç içindedir. Şaşkındır. Anılarına "Filistin'i bana derhal satmayı kabul ederse, utançtan ne yaparım. Bir an önce bu parayı bir yerden bulmalıyım" diye yazar. Gerçek şudur ki, Herzl, II. Abdülhamid'e Filistin karşılığında önereceği maddî tutarı henüz bulmuş değildir. Daha tren istasyonunda komisyonunu isteyen Vambery'den özür dileyen Herzl, yaşlı profesörden çevredeki bütün başları kendilerine çeviren yüksek perdeden bir azar işitir. Vambery, Herzl'e veda bile etmeden bastonunu sinirle sağa sola savurarak gardan ayrılacaktır.
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.