Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Agrippina’nın da öldürülmesiyle Augustus’un evindeki son kadın ,Livia hariç en saygın isimlerinden biri de öldü. Ailesi , toplumsal sınıfı ve Roma için öldü. Böylece , imparatorluğu kuran Livia ve Augustus’un dışında , ailenin tüm üyelerinin kaderlerinin birbirine benzediğini , bu ailenin antik dünyanın en talihsiz ve en mutsuz ailelerinden biri olduğunu görüyoruz .Yine imparatorluğun iki kurucusunu , Drusus ve Germanicus gibi genç yaşta ölecek kadar şanslı olanları hariç tutarsak , Roma onlardan her şeyi esirgedi ; onlardan yaşamlarını ya da onurlarını , çoğunlukla her ikisini birden esirgedi . Tiberius ve Agrippina gibi Roma geleneklerini savunanlar da , Caligula ve Nero gibi bu gelenekleri yıkmak isteyenler de nefretle karşılandı . Eğilimi ya da niyeti ne olursa olsun , bu aileden tek bir kişi bile kendisini ne kendi zamanındakilere ne de gelecek kuşaklara anlatamadı, yanlış anlaşılmak ortak kaderleri oldu ,bu yüzden korkunç iftiralara uğradılar . Kadınların kaderi erkeklerinkinden daha üzücüydü; zira , bu ayrıcalıklı aileye mensup olmanın bedeli olarak en nadir bulunan ve ulaşılması güç erdemlere sahip olmaları bekleniyordu onlardan . Eski dünyanın kaybolup yeni bir dünyanın oluşmaya başladığı sırada yaşamayan biri yaşamın trajedisini farkedemez , çünkü bu dönemde eski hala yeninin saldırılarına direnebilecek kadar güçlüdür . Yeni olan her ne kadar giderek yayılsa da eskiyi yıkıp , yıkıntılar üzerinde yeni bir düzen oluşturabilecek kadar güçlü değildir . İnsanların hem zor sorunlara çözüm bulması hem de gerekli ve imkansız olan girişimlere atılması gerekir . Her yerde kargaşa hakimdir ; hem insanların zihninde hem de dışardaki dünyada . Birbirine yardım etmesi gereken insanları nefret birbirinden ayırır, birbiri ile savaşması gereken insanlar ise birbirine yakın durur. Böylesi dönemlerde kadınlar erkeklerden daha fazla acı çeker , çünkü onların durumundaki her değişiklik biraz daha tehlikeli görünür . Kadınların insanlar içindeki daha iffetli olması gereken taraf olması fikrinden gelir bu durum da . Bu nedenle erkeklerden daha muhafazakar , daha itiyatlı ve erdemli olmaları gerektiğine inanılır . Ailenin sağlamlığı ve türümüzün geleceği erkeklerden çok kadınlara aşılanan erdemlere bağlanmıştır . Bir dünyanın yok olduğu ve yerine yeni bir dünyanın kurulduğu dönemlerde tüm kavramlar karışır ve gösterilen tüm çabalar istem dışı sonuçlar verir . Korumak isteyen kişi genelde korumak istediğine zarar verir , Erdem kötü bir şey gibi , kötülükler ise Erdem gibi görünür . Bu yüzden bir kadın için üstlendiği sorumluluğu yerine getirmek erkek için olduğundan daha zordur , çünkü her an yolunu kaybetme ve esas görevini ıskalama tehlikesiyle karşı karşıyadır . Doğal kaderini gerçekleştirmede başarısız olma ihtimali yüksek olduğu için talihsiz bir yaşam yazgısına boyun eğecektir . Augustus’un ailesinin , özellikle de kadınlarının kaderi de böyleydi. Roma’yı ziyaret edenler pazar günü öğleden sonraları eskiden Korea diye adlandırılan Piazza del Popolo yakınlarındaki dar bir caddedeki binalardan birinden gelen muhteşem müziği duyabilir . Bu bina Antik Roma kalıntılarının üstüne inşa edilmiştir ve Augustus’un Flaminian Yolu üzerinde kendisi ve ailesi için yaptırdığı mezarın girişidir . Batının uygarlık öncesi güçlü Gensleri ; Irokua gensi, Atina gensi, Roma gensi , Cermen ve Keltler .. Roma denildiğinde Sezar gelir akla ve Roma’nın yıkılışına kadar damgasını vurur. Bu dönemin güçlü kadınları Livia, Julia , Agrippina, Octavia ve Messalina yaşamları ve devlet içindeki rolleri ile Osmanlı’daki Kösem ve Hürrem Sultanları getirir akla.. Evlilik , aile yapısı , eğitim , özgürlük kavramları ve bunların zaman içinde nasıl değiştiğini anlatan sürükleyici bir tarih kitabı Sezarların kadınları ...
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.