Sen hiç, bir su değirmeninin içini dolaştın mı adaşım? ....
......
.......
Ben çok eskiden böyle bir değirmen görmüştüm adaşım ama bir daha görmek istemem.
Değirmeninin içini geziyorsunuz, içinde var olanları sesiyle, soluğuyla isiyle, pasıyla geziyorsunuz. Tam burada işte bu cümle devreye giriyor. Bu cümle okurun merak duygusunu en can alıcı yerinden vuruyor. İkilem arasında kalıyorsunuz. Ya anlatıcının değirmeni ya da kendi değirmeniniz ile başbaşa kalacaksınız.