Gönderi

Kadın Özgürlüğü Hareketinden sadece kadınların sorumlu olduğunu mu düşünüyorsunuz? Dünyada sürmekte olan Kadın Özgürlüğü Hareketi, erkeklerin yarattığı bir olgudur. Bunun da bir erkek komplosu olması seni şaşırtacaktır. Şimdi, erkek kadından kurtulmak istiyor. O hiç sorumluluk istemiyor. O kadınların tadını çıkarmak istiyor ama sadece eğlence olarak. Bununla birlikte gelen tüm diğer sorumlulukları istemiyor. Şimdi bu çok ince bir komplodur: Erkek tüm dünyadaki kadınları, kadının bağımsızlığı için ikna etmeye çalışıyor. Bu ince bir kandırmacadır. Ve erkek zihni kurnazdır ve erkek zihni başarılı oluyor. Ve artık pek çok kadın bu fikir tarafından zehirlenmiş durumdadır. Biliyor musun? Erkek ve kadın eşitliğinden bahsetmeye başlayan ilk kişiler erkeklerdi, kadınlar değil. Tohum erkek zihninden geliyor ve bu her zaman böyle olmuştur. Bir erkek kendi lehine olduğunu hissederse bunu becerir. Onun kurnazlığı çok sinsidir ve bazen o bunu öyle becerir ki kadınları, kendi kendine yaptığını zanneder. Erkek en az kadın kadar özgürleşmeye ihtiyaç duyar. Her ikisinin de özgürleşmeye, zihinlerinden özgürleşmeye ihtiyacı vardır. Gerçek özgürlük hareketi bu olacaktır. Bu geçmişte de böyleydi. Erkek, geçmişte kadınları saf varlıklar, melekler olduklarına ikna etmişti. Erkek kirlidir, oğlan çocuk oğlan çocuktur ama kadın? O ilahidir. Erkek, kadını yüksek bir kaideye oturttu; bu onun kadını kontrol etme numarasıydı. Erkek kadına tapındı ve tapınarak onu kontrol etti. Ve doğal olarak kadın kaidenin üzerindeyken kendisinin ilahi bir şey olduğunu düşündü. O erkeğin yaptığı şeyleri yapamıyordu, yapamadı çünkü bu onun egosuna ters düştü. Bu yüksek kaide egosunu çok tatmin ediyordu. O anneydi, o kutsaldı; onun erkekten daha çok ilahi niteliği vardı. Erkek çirkindir ve ahlaksızdır ve buna benzer şeylerdir. Erkekler bağışlanmak zorundadır. Böylelikle çağlar boyunca erkek bildiği yoldan şaşmadı. Ve kadın yüksekteydi. Ancak bu bir kandırmacaydı; ego ikna edilmişti. Ve bir kez egon ikna edildiğinde tuzağa düşmüşsündür. O zaman konumunu değiştiremezsin. Eşitlik istemek bir çeşit düşmek olacaktır; eşit olman için aşağı inmen gerekecek. Bu bir stratejiydi ve kadın bunu izledi. O evlenene kadar saf kaldı, bakire olarak kaldı. Batı'da erkek kadını, "Artık özgürleşmek zorundasın, eşit olmak zorundasın" fikrine ikna etti. Çünkü artık her şey değişti, zaman değişti: Bir erkek kendi karısından daha fazla kadınla sefa sürmek istiyor. Artık o kesin bir özgürlük istiyor. Ve kesin özgürlüğe sahip olmanın tek yolu kadına kesin özgürlük vermektir. Ve erkek kadını yine ikna etmiştir. Ve şimdi kadın protestocular ve özgürlükçüler tüm kalpleriyle özgürlük ve eşitlik için bağırıyorlar. Ve onlar yine aynı tuzağa düştüklerini bilmiyorlar: Bir kez daha erkek onları kandırıyor. Artık erkek onları hiçbir sorumluluğa bağlı kalmadan kullanıp atmak istiyor. Eğer bunun derinine inecek olursan şaşıracaksın. Erkek zihni çok kurnaz bir zihindir. Kadın daha masumdur; o bu kadar stratejik ve bu kadar politik olmaz. O her zaman erkeğe inanmıştır. Ve şaşıracaksın: Bu özgürlükçü kadınlar yine erkeğe inanıyorlar! Hiçbir şey değişmedi. Şimdi keğin işine bu geliyor: Özgür olmalı ve hiçbir bağlılık istememelisin. Erkek kendisini bağlamak istemiyor, o tüm özgürlüğe sahip olmak istiyor. O senin çocuklarının sorumluluğunu üstlenmek istemiyor. O seninle sonsuza kadar yaşamak istemiyor, o her gün farklı bir kadın istiyor. Fakat erkek yeniden güzel sözler uyduruyor: Kişi taahhüt altında yaşamamalı. Kişi bağlanmadan yaşamalı. Sahiplenmemeli, kıskanmamalı. Erkekler tıpkı daha önce olduğu gibi güzel bir felsefe yaratıyor. Bunu daha önceden de yapmıştı; kadınlar o zaman da kandırılmıştı ve onlar gene kandırılıyor. Kadınlar güvenir. Güvenmek onlar için kolaydır; sevgi onlara mantıktan daha kolay gelir. Ve kadınlar hep elde olanla ilgilenir. Erkek ise her zaman stratejilerle, taktiklerle, ilerde ne olacağı veya nasıl olacağını düşünür. Geleceği düşünür, gelecek üstüne plan yapar... Kadının erkekle eşit olması gerekiyormuş gibi bir ortam var. Eviyle, ailesiyle, çocuklarıyla veya anneliğiyle ilgilenmemesi gerekiyor. Şiirle, edebiyatla, resim le, bilimle, teknolojiyle, şununla bununla ilgilenmek zorunda kalıyorlar. Artık, bilinçlendirme çalışmaları yapmak için dünyanın her köşesinde kadın grupları toplanıyor. Ve onların tüm bilinçlendirme çalışmaları tek bir şey içeriyor: Kadınlıklarının derininde bulunan şeyi yok etmek. Ancak o zaman erkeklerle yarışabilecekler. Kadınlar yumuşaktır, doğuştan yumuşaktır. Erkeklerle yanşamazlar. Yarışmak istiyorlarsa sertleşmek zorundalar. Özgürlükçü bir kadınla ne zaman karşılaşsan yüzündeki yumuşaklığın kaybolduğunu görürsün. Bu kadınlara 'Canım' demek zordur, çok zordur. Ve kızacaktır da, hoşuna gitmeyecektir. Niçin 'Canım?' O seninle eşit. Sertlik ortaya çıkar. Her türlü mücadele sertlik getirir. Ve belki de evinle ilgilenmemeye çalışıyorsun çünkü eğer evinle ilgilenirsen dünyayla yarışamazsın. Çocuklarla ilgilenirsen dünyayla yarışamazsın, o zaman onlar senin dikkatini dağıtır. Ve şayet dünyayla yarışmak ve erkekler kadar güçlü olduğunu ispat etmek istiyorsan, bir şekilde erkek gibi olmalısın. İnsanlığın tek ümidi kadınların yum uşaklığıdır, erkeğin sertliği değil. Erkeklerin sertliği yüzünden yeterince acı çektik. İhtiyaç duyulan şey kadınların erkeklere benzemesindense, erkeklerin kadınlara benzemesidir.
··
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.