İlk 200 sayfa çok durağan ve kopuk geldi bana ama yazar ikinci yarıda her şeyi yerli yerine oturttu. O birbirinden alakasız görünen parçalar kusursuz bir şekilde birbirini tamamladı.
İki Şehrin hikayesi Fransız devrimi sırasında Fransa'da bulunan İngiliz bir aile özelinde dönemin toplumsal çöküşünü ve acımasız şartlarını anlatıyor. Güç ister sömürüyü yaşam haline getirmiş soylu kesimin elinde olsun, isterse yıllarca bu sömürünün altında ezilen halkın, güçlü olan diğerini acımasızca eziyor ve bu hikayede olduğu gibi masumların da canı yanıyor.
Dönemin şartları öyle hukuktan uzak ki böyle korkunç bir ortamda yargılanma fikri bile insanın tüylerini ürpertiyor. insanlar bunu 1700lerin sounda yaşamış, biz ise şunun şurasında 30 yıl önce.
Sabredip ilk 200 sayfayı devirirseniz beğeneceğinizi düşünüyorum.