Gönderi

168 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Varlık ve öz ilişkisini işleyen yeryüzünün ilk felsefik romanı Hay Bin Yakzan. Ya da dilden bağımsız bir düşünüşün ispatı olarak nitelenebilecek ilk kitap. İlk adasal aser İçerisinden Defoe’nun Robinson’u ,Spinoza ve Bacon gibi düşünür/yazar kimseleri çıkaran kitap. -Gogol’un paltosundan çıkanlara rahmet olsun.- Hikayemiz Ahmet Özalp’ın sitem dolu giriş sözleri ile başlıyor. (bu sitemli sözlere yenilerini ekleyeceğim birazdan) Ardından antik dönem Yunan karakterleri Salman ve Absalı kısa ve öz olarak tanıyor (Kitabın bu iki karakterden türediği biliniyor) hemen akabinde İbn Sina’nın Hay Bin Yakzan karakterini anlattığı asıl hikayeye geçiyoruz. İbn Sina’nın Hay bin Yakzan’ın Zülkarneyn AS’ı temsil ettiğini düşündüğümü burada belirtmek istiyorum. Kitaptaki 3.hikaye ise İbn Tufeyl’in Hay Bin Yakzan’ı ki, muhtemelen benim de çocukluğumda izlediğim Hay*çizgi filmi ile hatırlayacaksınız onu. -Hani o ıssız bir adada bir Ceylan tarafından büyütülen çocuk.- Bu kısımda bir takım rivayetlerde bulunuyor anlatıcı.Vak vak isimli meyvesi insan olan bir ağaçtan türediği,yahut Hay’ın balçıktan aşama aşama türemiş olduğu. Bu kısımlar sayfa altlarında numaralanıp açıklama olarak eklenmiş. Tavsiyem okurken zorlanmamanız için aklınıza takılan hususların numaralarını alıp okuma bittiğinde açıklama kısmından yahut Kuranı Kerim’den ayetleri bizzat bulup okumanız yönünde olur. Kitap az çok şekillendi değil mi? Öyleyse olumlamaya -ne anlattığı-üzerinden devam ediyorum ,mümkün mertebe okumamış olanların merakını öldürmemeye gayret ederek.. Kitap yahut anlatıcı; ceylan tarafından büyütülen Hay’ın yaş alırken gözlem,araştırma ve akıl yürütmeleri sonucu,evrende hiç birşeyin tesadüfi olmadığı,herşeyde mutlak ve sönmez bir gücün keşfini aktarıyor ,elbette felsefe yaparak (insani hiç bir bilginin doğuştan kendinizde olmadığınızı düşünün .Tamamen içgüdüsel bir yaşam tahayyül edin bu kısımda) Bir bilgiden bir diğer bilgiye geçişi elbette kolay olmuyor ve yıllarını alıyor-49 yıl- Düşünsenize gözlerinizi insan cinsinden uzak bir yerde sıfır bilgi,sıfır edinim,sıfır aktarım yoluyla kendi kendinizi keşfettiğinizi. Etrafa /maddeye/cisme olan merakınızı giderecek bir Google,bir Vikipedi yok. Yazısal işitsel hiç bir bilgi kırıntısı erişimizde değil. İşte böyle imkansızlıkta yer çekiminden suyun kaldırma kuvvetine kadar tüm ilimde,anatomide günümüz profesörlerine yaraşır bir yetkinliğe erişiyor Hay. Öğrendiği her yeni bilgi onu kutsal bir varlığa daha da yaklaştırıyor ve çile yolu nihayet bitip özün içinde hiç oluyor. Elbette bu metodlar anlatıcı tarafından gizli tutulmuş biz okur olarak yüzeysel kavrayabildiğimiz bir takım gerçekleri Miraç olayından biliyoruz,ancak yüzeysel. ‘Olumlama kısmından sitem/şikayet kısmına geçmenin tam vaktidir’ ve yorum kısmına taşmaz inşallah diyerek Ahmet Özalp’in girişte bahsettiği hususlara son fikirlerimi yorum sonu olarak buraya bırakıyorum. Yalnızlık edebiyatının ilk örneği sayılan bu eser nasıl bizim 100 temel eserlerimiz içinde olmaz/olamaz? 18.YY.da Defoe’in Robinson’u yüzlerce dile çevrilip,binlerce baskısı çıkartılıyorken bizim bu eseri tanımamamız,kıymet vermeyişimiz neden?? Rus,Alman,İngiliz edebiyatının tüm isimlerini/eserlerini ezbere sayıp övünebiliyorken bizim olan bizden olan bu isim ve eserlere sırt dönüşümüzün sebebi nedir? Elin Spinoza’sı,Bacon’u tercüme edip çeşitli ülkelerin ibadethanelerinde bu eserler okutulurken,bizde ilk basımının 1985 yılında yapılması neden? Basıldıktan sonra ülkemizdeki edebi kişiliklerin bu eseri tanımaması/tanıtmaması ya peki? Bu kayıtsızlığın bu ilgisizliğin kaynağı nedir? -Cevabı üzerine çokça muhasebe edilmesi gereken sorular.- İnşallah yakın bir gelecekte herkes, dillenmeyeni dillendirecek,söylenmeyeni söylecek bir insana evrilir. Son olarak:sürekli olarak değişen eğitim müfredatında, bir gün bu eser adının da geçeceği günü umutla bekleyeceğim. Dostçakalın.
Hay bin Yakzan
Hay bin Yakzanİbn-i Sina · Yapı Kredi Yayınları · 20214,781 okunma
·
299 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.