biraz daha uyusam
bütün bu olanlardan kurtulabilir miyim?
odamda günlerdir yalnızım...
ziyanı yok
dünyada da yıllarca yalnız değil miydim?
düşler...
sona ermedikçe kişi uyanmaz uykusundan
herkes beraberinde taşıdığı
bir parmaklığın ardında yaşıyor
olmamasına razıyım,
oluyormuş gibi olmasın yeter.
sürekli değişen,
hiç kalıcı ve samimi olmayan
insan ilişkileri...
benim yalnızlığım insanlarla dolu...
söyleyecek söz bulamıyorum,
ne yapayım?
öyle bir sessizlik çöktü ki,
bu sessizliğin içine seslenemiyor insan...
palto giymeye bile üşenirken...
bu koca dünyayı
sırtımda nasıl taşırım ben?
içinde bulunduğum durumu
kimseye anlatamam...
sen de anlamazsın.
ben bile anlamıyorum ki...
başkasına nasıl anlatabilirim?
iki saattir kanepede uzanmış yatıyorum.
ve bu süre boyunca
senden başka hiçbir şey düşünmedim...
mesela neden senin odanda duran,
sen sandalyende,
ya da çalışma masanda otururken,
uzanırken ya da uyurken...
seni bütünüyle gören
mutlu bir dolap değilim?
neden değilim?
Milena,
sen başkaydın...
hasta bir adamı sevecek kadar
hastaydın...
kalbimin içerisinde sen varken
her şeye katlanabilirim
evet...
seni seviyorum budala!
tıpkı denizin,
kendi dibindeki bir çakıl taşını
sevmesi gibi...
evet, işte sevgim seni böyle kaplıyor.
ve Tanrı izin verirse,
senin yanında bu kez
ben çakıl taşı olacağım...
bak Milena,
" en çok seni seviyorum. " diyorum...
ama gerçek sevgi bu değil belki
sen bir bıçaksın,
ben de durmadan içimi deşiyorum
o bıçakla dersem,
gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki...
ve senin yanında öylesine huzurlu
öylesine huzursuz
öylesine baskı altında
ve öylesine özgürüm ki...
Ah Milena,
bugün yağmur göz kapaklarıma yağıyor...
ve sana hitap ederken
her şeyi unutuyorum...
yanımda yürüyordun Milena,
düşünsene...
yanımda yürümüştün!
aşık biri için
ne büyük bir nimet değil mi?
eğer mutluluktan ölünüyorsa,
işte bu benim başıma gelmeli.
benim okumaktan kaçındığım
her satırda
sen yazılısın...
sustukça birikiyor içimdeki kelimeler,
sanki çığlık çığlığa söyleyemediklerim...
yorgunum...
istediğim tek şey yüzümü kucağına koymak
başımın üstünde dolaşan elini hissetmek
ve sonsuza dek öyle kalmak...
aynı saatte
aynı şiirde
aynı satırda
yıldızlar eşliğinde buluşalım...
şimdi...
kafesin biri kuş aramaya çıktı bile...