Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

702 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Sibirya’daki sürgün zamanlarında Dostoyevski, Hegel’in “Olağanüstü İnsan” fikriyle tanışıyor: Hegel’e göre insanlar ikiye ayrılır: ahlaka dayalı sıradan insanlar ve yaptıklarıyla çığır açan ve kanunların da üstünde “kahramanlar”. Hegel bu fikre bağlı olarak, hayranı olduğu Napolyon içinse şöyle der: “Saltanatını sürmek için şehirden çıkan imparatoru –dünyanın ruhu o adamı– gördüm; bir atın üstünde otururken yalnızca tek bir noktaya konsantre olmuş halde, dünyaya uzanan ve ona hükmeden böyle bir bireyi görmek harikulade bir his.” Buna ek olarak Tarihin Felsefesi kitabında Hegel, bir davranışın doğruluğuna ya da yanlışlığını, ancak kişinin vicdanının belirleyebileceğini savunuyor. Örneğin birinin kendi çıkarı ya da sadist zevkleri uğruna cinayet işlemesi yanlış, çünkü vicdan böyle bir davranışın arkasındaki motivasyonun acı vermek olduğunu farkında. Ancak öte yandan vicdan, cinayeti masum birini kurtarmak ya da masumların acı çekmesini engellemek olarak da addedebilir –böylelikle bu doğanın faydası içindir– bu durumda takdir edilmesi gereken bir davranış olur, çünkü arkasındaki motivasyon iyi niyetlidir. Raskolnikov bir “kahraman” olmasa da, Hegel’in “Olağanüstü İnsan” kavramının vücut bulmuş hali. Eskiler, “En iyi bildiğin şeyi yaz” derler. Dostoyevski de her romanında en iyi bildiği şeyden, kendinden pek çok iz bırakmış. Suç ve Ceza’yı hakkaniyetli bir klasik yapan nedenlerden biri de bu, Dostoyevski’nin suç ve ceza kavramlarıyla bizzat tanışıyor olması: 1821 yılında Moskova’da doğan Dostoyevski, gaddar, alkolik ve disiplinli bir baba ve hasta bir anneye sahipti. Çok geçmeden annesini tüberkülozdan kaybetti. 1849’da devlet aleyhine bir komploya karıştığı iddiasıyla tutuklandı. Sekiz arkadaşıyla beraber idam cezasına çarptırıldı. Ancak son anda af kararı okundu ve cezası dört yıl kürek ve altı yıl adi hapse çevrilerek Sibirya’ya sürüldü. İşte tam bu zamanda da, suç ve ceza kavramlarıyla tanıştı. Sürgünde geçirdiği dört yılın ardından 1854 yılında kürek cezasından kurtularak er rütbesiyle kışla hizmetine verildi. Başlarda Roussky Slovo dergisi için uzun bir hikâye olarak tasarladığı Suç ve Ceza’yı harmanlayıp bir romana dönüştürdü ve roman ilk kez 1866 yılında yayımlandı. Dostoyevski, psikolojisinin oldukça gergin olduğu bir dönemde yazdığı Suç ve Ceza’da kendi ruhunu Raskolnikov’a yansımıştı. Raskolnikov “ahlaksız” bir katil olsa, hiç acı çekmeyecekti. Ve Suç ve Ceza hiç yazılmamış olacaktı. 700 sayfalık bu klasik size, “Raskolnikov’un yerinde olsam ne yapardım” sorusunu defalarca sorduruyor. Ve defalarca yanıtlıyorsunuz. Belki kuşkuya düşerek, kafanız karışarak, anlamayarak, zorlanarak. Ama yanıtlıyorsunuz. Çünkü tam olarak bu nedenle Suç ve Ceza bir klasik. . Konusundan çok fazla bahsetmek istemiyorum, az çok herkes biliyordur zaten. Tek istediğim zaman kaybetmeden okumanız
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · İş Bankası Kültür Yayınları · 2006159,9bin okunma
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.