Dünya edebiyat tarihinin en büyük isimlerinden biri şüphesiz
Fyodor Dostoyevski’dir. Onun eserlerini hakkını vererek okuyabilmek ve anlayabilmek için hayat hikâyesini bilmek gerekiyor. Yoksa kitaplarını okurken kahramanlarının dünyasına nüfuz etmekte zorlanıyor insan. Gerçekten de onun hikâyesi acıların kıskacında yoğrulmuş bir hikâye. Çektiği yalnızlığı, yoksulluğu, hastalığı, sefaleti ve sıkıntıları adeta iliğine kadar işliyor. Hayatında üç kere zirveye çıktığı halde her defasında tekrar geldiği noktaya dönüyor. O bunların hiçbirinden şikâyetçi olmadan düştüğü yerden kaleme aldığı muhteşem eserleriyle kalkmayı başarıyor.
• • •
“
Beyaz Geceler” onun bir insan olarak yalnızca bir eser meydana getirme zevkiyle yazdığı ilk ve son kitabı olarak biliniyor. Bundan sonra onun için yazmak para kazanmak, borçlarını ödemek ve sefaletle mücadele etmek anlamına geliyordu. Öyle ki eserlerini daha doğmadan önce sattığından yazarlık mesleği onun için bir kölelik haline gelmişti. Stefan Zweig’in ifadesiyle o, yaşamı boyunca “edebiyatın kürek mahkûmluğu”nu yapmıştı. Ayağındaki bukağılardan ancak ölümüyle kurtulabilmişti.
• • •
Üç Büyük Usta” adlı eserinde onun bu halini, “Eşi bitişik odada doğum sancıları içerisinde kıvranırken, o bütün gece çalışıyordu. Sara illeti yakasına yapışmıştı, kirasını alamayan ev sahibi onu polise vermekle tehdit ediyordu; ebe, ücretini istiyordu. O ise Suç ve Ceza’yı, Budala’yı, Ecinniler’i, Kumarbaz’ı, manevi dünyamıza biçim veren, 19. yüzyılın o büyük eserlerini yazıyordu” ifadeleriyle anlatıyor. Doğrusu böylesi bir yaşamı sıradan her insanın kaldırabilmesi, omuzlarında bir yük olarak taşıyabilmesi ve düştüğü yerden yeniden ve yeniden kalkabilmesi mümkün görünmüyor.
• • •
Dostoyevski insanı çıldırma noktasına getiren tüm bu zorlukların üstesinden roman ve hikâyelerindeki kahramanlarını konuşturarak gelmeye çalışıyor. Zira o konuşturduğu her bir kahramanın şahsında adeta kendi yüreğindeki dertlerini, sıkıntılarını ve acılarını dökerek rahatlıyor ve yaşama tutunuyor. İşte bu yönüyle tüm romanlarında olduğu gibi henüz yirmi yedi yaşındayken hikâye olarak kaleme aldığı “Beyaz Geceler”de de yalnızlığını, kimsesizliğini, hayalperestliğini, aşkını ve hayal kırıklığını anlatan psikolojik çözümlemelerinden ipuçları görüyoruz. Nitekim bu hikâyenin kahramanı olan genç adam, bir gün Petersburg sokaklarında dolaşırken genç bir kadınla tanışıyor. Bu genç kadınla dört gün boyunca sanki yirmi yıldır tanışıyormuş gibi hikâyelerini ve hayallerini paylaşıyor.
• • •
Dostoyevski’nin “Beyaz Geceler” adıyla yayınlanan bu eserinde yalnızca bu başlıktaki hikâyesi yer almıyor, aynı zamanda “Başkasının Karısı”, “Neol Ağacı ve Nikâh”, “Haysiyetli Hırsız” ve “Yufka Yürekli” başlıklarını taşıyan “kıskançlık, çıkarcılık, yoksulluk, hırsızlık ve yufka yüreklilik” gibi konuların işlendiği hikâyeleri de yer alıyor. Kitaptaki tüm hikâyelerini sevmekle birlikte en çok “Beyaz Geceler”den etkilendiğimi söyleyebilirim. Özellikle de “Beyaz Geceler” ve “Başkasının Karısı” adlı hikâyeleri bir tiyatro eseri tadındaydı. Petersburg’un beyaz gecelerinde dolaşmak, yalnız ve hayalperest bir gencin dünyasına konuk olmak, kıskanç bir adamın dünyasını keşfetmek, hırsızın haysiyetlisi de olur muymuş sorusuna cevap aramak, yufka yürekli bir adamın psikolojisini anlamak isteyen okurlara “Beyaz Geceler”i mutlaka okumalarını tavsiye ederim.
“Yüreğim konuşurken ben susmayı beceremem”* sözünün ne anlama geldiğini merak eden okurlara…
Keyifli okumalar dilerim!
..........................................
*(#117415424).
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202074.5k okunma
Harika bir inceleme olmuş, yüreğinize sağlık kitabı okudum. Kitabı okumama rağmen sizin bu güzel incelemeniz daha farklı bir bakış açısı oluşturdu bende...
Bazı kitapları tekrar tekrar okumak gerektiği kanısını taşıyorum.
İnsan her gün farklı bir ruh dünyasında olabiliyor, kitap okumanın hazzını ve dinginliğini tadabilmek için kitaba odaklanmak gerek, kimi günlük olumsuzluklar düşüncelerimiz de kaldığında okuduğumuza odaklanamama gibi durumlar olabiliyor.
Kısa bir teşekkür yazayım derken bende yazıyı uzattım.
Bir kez daha teşekkürler inceleme çok güzel olmuş efendim. Zihniniz açık olsun...
İncelemeniz herzaman ki gibi hassasiyetle yazılmış yazarın ne zorluklarla kaleme aldığı ve sonuçta kalıcı eserler bıraktığı dünyaca sevilerek okunduğu ortada emeğinize sağlık.