Gönderi

339 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 20 days
Bu Ülke Kitap Tanıtımı
BU ÜLKE -Kitap Tanıtımı- İsmet ÇİFTÇİ KÜNYE BİLGİSİ: Cemil Meriç (2020). Bu Ülke (61. Baskı). Cemil Meriç Bütün Eserleri 2/ İletişim Yayınları. Cemil Meriç’in kaleme aldığı “Bu Ülke” isimli eser, ilk baskısı 1974’te Ötüken yayınları tarafından yapılan ve Meriç’in en çok okunan kitabıdır. Kitap iki kısımdan oluşuyor diyebiliriz. Birinci kısımda kendi dilinden kendi hayatını okuyoruz. Kitabın ikinci ana kısmı ise Cemil Meriç’in denemelerinden oluşmaktadır. Kitabında Türkiye'deki edebiyat ve siyaset dünyasını, Doğu'nun fikir âlemini ve önemli düşünce insanlarını ele almaktadır. Eserde yazarın kendisini tanıma çabasından başlayarak dünyayı anlama anlamlandırma çabası göze çarpmaktadır. Batı’nın bozuk medeniyetini modernleşme adı altında benimsemeyi eleştirmektedir. Yazarımızın kitabınını her ne kadar tanıtmaya gayret etsekte kendisi kadar anlatamayız. Meriç kitabı için "Bu sayfalarda hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim; etimin eti, kemiğimin kemiği" demiştir. Kitabın girişinde Mahmut Ali Meriç “Entelektüel Bir Otobiyografi” adlı yazıyla Cemil Meriç’i anlatmıştır. Daha sonra yine oğlu, babasının kendi ağzından kendini anlattığı bir bölüm ve “Cemil Meriç Kronolojisi” hazırlamıştır. Ardından Bu Ülke ana başlığı altında birçok alt başlık bulunmaktadır. Kitabın sonunda yazılarında geçen değişik isimlerin kavramların kısa tanıtımı yapılmıştır. Birinci Bölüm Yazar bu bölümde bazı başlıklar altında uzunca kendi hayatını, yaşadıklarını, çektiği sıkıntıları anlatmış ve söylemek istediklerini de olaylar üzerinden giderek zikretmiştir. Daha önce söylediği sözleri kitaplarından alıntılayarak bir sentez şeklinde bu bölümde aktarmıştır. Cemil Meriç hayatında sürekli bir yalnızlık dışlanmışlık hissetmektedir. Anlam arayışı içerisindedir. Bundan dolayı kendisini kitaplara vermiştir. Kendisine tek dost olarak kitapları görmektedir. Nitekim şu sözlerinden bunu açık görmekteyiz:’’Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım ve kitaplardaki insanları sokaklardakilerden daha çok sevdim.’’ İlk olarak Avrupa kültür edebiyatını okuyor. 38 yaşında gözlerini kaybediyor ruhi olarak bir bunalım geçiriyor diyebiliriz. Daha sonra Hind ve Asya kültürünü okuyor ve çok etkileniyor. Son olarak Asya’dan, Türk aydın düşüncesine, İslam gerçeğine, Osmanlı düşüncesine yöneliyor. İkinci Bölüm Gerçek Entelektüel Cemil Meriç bu bölümde öncelikle bir aydın tarifi yapmıştır. Meriç’e göre aydın; öncelikle insan olmalı, düşünen, seçen, hisseden, uyanık olan, şuurlu, karanlığı aydınlatan, diyalog kuran öğrenen ve öğreten kavganın içinde yer almayan, hakikati tenkit süzgecinden geçiren gerçek bir entelektüel olmalıdır. Türkiye de sağcı ve solculuğun ortaya çıkarıldığını bu probleme kimsenin kafa yormadığını tek ortak noktalarının düşmanlık olduğunu, Türk aydınları da dâhil aralarında hiçbir diyalog kurulamadığını anlatmıştır. Yine bu başlık altında kendisinin ne sağcı ne solcu olduğuna herhangi bir tarikatın sözcüsü olmadığına hayatını öğrenmeye ve öğretmeye adadığına değinir. Karanlıkları devirmek aydınlık bir çağın kapısı açmak istediğinden bununda ancak kalemle yapılabileceğinden bahsetmektedir. Aynının görevinin tamda bu olduğundan telaş etmeden, öfkelenmeden, kin beslemeden okumaya, düşünmeye sevmeye başlamak gerektiğinden söz eder. Son olarak bu bölümde Cemil Meriç bu hayattaki amacını şu sözlerle ifade etmiştir: ‘’Öyle bir ifade yaratmak istiyorum ki, Türk insanının uyuşan ruhuna bir alev mızrak gibi saplansın’’ (Mağaradakiler, s. 325). Bu Ülke Bu bölümün girişinde yazar, sağ ve solu toplumdan uzak iki ifrit olarak nitelendiriyor. Bu iki ifritin toplum yapımızla uyuşmadığından bizim için bir salgın hastalık olduğundan bahsetmiştir. Gericilik üzerine düşüncelerini dile getirerek ‘’murdar bir halden muhteşem maziye kanatlanmak gericilikse her namuslu insan gericidir.’’ demektedir. Kelamın bütünüyle haysiyet olduğunu, dilimize sahip çıkmamız gerektiğini ifade eder. Kamusu bir milletin hafızası olarak nitelendirmektedir. Obskürantizm (müstehcenlik) heyulası yok edilmedikçe, toplumda herhangi bir dirilişin söz konusu olamayacağını vurgular. Millet olarak gözlerimizi açmamız gerektiğini, bütün ideolojilere kapıları açıp hepsini tanıyarak, tartışarak, tarihimizin büyük mirasına dayanarak, Türkiye’nin kaderini çizmemiz gerektiğine vurgu yapar. Avrupa’dan ithal edilen ‘’çağdaşlaşmanın’’ şuurları felce uğratan bir metaı olduğunu dile getirir. İrfan asaletini kaybettiğimizi kavramlarımızı dahi yitirmekte olduğumuzu dilimize sahip çıkmamız gerektiğini belirtir. Kendini yığın haline getiren bir milletin payidar olamayacağını kitap okurken bile nitelikli okuma yapmamız gerektiğini ancak başkalarının sözleriyle yetinmek, her konuda başkalarının fikirlerine başvurmanın alışkanlıkların en kötüsü olduğunu söyler. Okurken, okuduğumuz şeyi tahlil edip daha önce okuduklarımızla karşılaştırmamız gerektiğini dile getirir. Tercümelerde lafza teslimiyetin dilimize ihanet olduğunu düşünmektedir. Meriç’e göre yapacağımız inkılap Avrupa’ya bir teslimiyet olmamalıdır. "Nezleye yakalanır gibi ideolojilere yakalandığımızdan’’ bahsederek ne olduğunu tam manasıyla bilmediğimiz fikirlerin zehirli olduğunu dile getirir. Buradan hareketle tarih ve dinin iyi bilinmesi gerektiğini vurgular. Çünkü tarih ve dinin insanı dolduran unsurlar olduğunu söyler. Ülkenin 1989’dan beri su alan bir gemi olduğunu aydınların bile tarihten koptuğunu dile getirir. Batı hayranlığın ve taklidinin medeniyetimizin sonu olduğunu ifade eder. Aydınlarımızın batının her hastalığını ithale memur bir ‘’anonim şirkete’’ dönüştüğünü dile getirir. Demokrasi ve İslamiyet’e de değinen yazar batının gerçekleştirmeye çalıştığı nizamı eşitliği İslam’ın çoktan gerçekleştirdiğini fakat toplumumuzun bunun farkında olmadığını dile getirir. Asıl demokrasinin ta kendisinin İslam da olduğunu belirtir. Avrupa’nın Tanzimat’tan bu yana Türk aydınının mukaddesi olan İslam’ı öldürerek yerine kendi mukaddesini getirmek istediğini söyler. Ezeli düşmanı olan Müslümanları bu sayede istediği kalıba sokabileceğini, bir toz yığını haline getirebileceğine değinir. Yine Avrupa’nın tarihinin bir sınıf kavgası tarihi olduğuna, dinin onlar için bir afyon olduğuna, Osmanlı için dinin bir şuur olduğuna, tenasüt, sevgi olduğuna değinir. Avrupa’nın Osmanlıya papaz göndermesinin sebebinin Osmanlı’yı Hıristiyanlığa davet etmek değil Osmanlıyı dinsizleştirmek için olduğunu beyan eder. İslamiyet’e göre inananların kardeş olduğunu, insanları bir birleştiren şeyin İslam olduğunu maddeciliğin topluma zarar vereceğini ifade eder. Yine batının diyalektiğinden faydalanmak gerektiğini ancak batıya ahmakça bir hayranlık içinde olunmaması gerektiğini dile getirir. Doğuya empoze edilen despotizmin bizzat batı tarafından münakaşasız benimsendiğini düşünmektedir. Yazar, şiddeti Avrupa’nın Tanrısı olarak görmektedir. Semavi kitaplarda ‘’öldürmeyeceksin’’ emri olmasına rağmen Hıristiyan Avrupa’nın en sefil çıkarları için dünyanın bütün mandarenlerini öldürmeye hazır olduğunu vurgulamıştır. Münzevi Yıldızlar Bu bölümde yazar Dante, İbn Haldun, Balzac, Said Nursî, Kemal Tahir, Kerim Sâdi gibi kişileri kendi bakış açısıyla tanıtmaktadır. Bu kişilerden alıntılar yaparak görüşleri hakkında bilgi vermiştir. Fildişi Kuleden Kitabın ilk başlarındaki bölümlerden daha kısa ve daha genel mefhumlar üzerine durmuştur. Kısa fakat etkileyici cümleler kurmuştur. Çiçeğe benzettiği ‘’kelimelerden’’, tılsımlı bir saraya benzettiği ‘’kitaplardan’’ bahsetmiştir. Baki Kalan Okuyucu derin düşüncelere sevk eden kısa öz cümlelerle derin mesajlar veren bir birinden bağımsız konulardan bahsettiği bölümdür. Özellikle ‘’Batan bir gemidesin, senden ne kalacak yarına! Kıyılarda imdat isteyen sesin…’’ cümlesi beni derinden etkilemiştir. Bazı Yazarların Bu Ülke Hakkında Görüşleri Politikacısı, sosyalist, hümanist, hatta milliyetçi aydını ile ‘’Batı çıkmazı’’ içinde kaybolmuş zavallılar kafilesinin, zorla öldürülen büyük Osmanlı’nın mirasçısı Türklüğe biçtikleri zulümlü kaderin, bu kitap edebi hikayesidir. Bir üslup ki, teksif edilmiş fikir ve dünya görüşü; bir bakış ki, bugünkü nesil değilse, yarınkiler mutlaka düstur edinecekler. (Ahmet Kabaklı, Tercüman, 19.5.1974) ‘’Bu ülkenin, yani bizim ülkemizin trajedisini, hem de komedisini anlatan zevkle okunacak bir eser.’’ (Haluk İmamoğlu Yeni Asya 7.2.1977) Bu Ülke yüz elli yıldan beri bir sarâlılar kafilesi halinde, kendi kültür ve medeniyetlerinden kopup Batı’ya sığınan Tanzimat ve Cumhuriyet devrim aydınlarının hazin macerasıdır. Bu kitap yüz elli yıl sonra da olsa Türk düşüncesinin haysiyetini kurtarmıştır. Bu Ülke harikulade bir üslup, temiz sağlam Türkçesiyle Türk nesrinde Cumhuriyet devrinin bir şaheseri olarak övülmeye değer bir eser. Türk düşünce tarihi ise bu kitapla bir haysiyet mücadelesi vermiştir. (Ömer Öztürkmen, Orta Doğu, 17.5.1974) Değerlendirme Cemil Meriç 'in ‘’Bu Ülke’’ isimli eseri düşüncelerinden, izlenimlerinden, duygularından, anılarından oluşan, kendini anlamak ve anlatmak için kaleme aldığı, yayımlanmış ya da yayımlanmamış yazılarının kronolojik bir sıra içinde derlenmesinden oluşmuştur. Meriç’in bu eserinin başında yer alan otobiyografisini okuduğumuzda çileli bir hayat geçirdiğini söyleyebiliriz. Sağ - sol ayrışmasından kendisini uzak tutmaya çalışmış, düşünce dünyasında sürekli değişimler, gelişimler yaşamıştır. Sürekli okumuş, araştırmış bunun bedelini iki çift gözle ödemiş bir fikir adamıdır diyebilirim. Eserinde hiçbir izm’e bağlı olmayıp, hiçbir ideolojinin boyunduruğunda kalmadığını dile getirmektedir. Her fikri her sorgulamak, her düşünceye saygı göstermek gerektiği kanaatindedir. Bu Ülke adlı eser, ülkemizin trajedisini anlatan önemli bir denemedir. Osmanlı'dan günümüz Türkiye'sine uzanan tarihimizin Batı-Doğu arasında sıkışmışlığını, daha doğrusu gelenek olarak Doğu'ya bağlı kalıp fikir olarak Batı'ya olan düşkünlüğü eleştiriyor. Batının bozuk medeniyetini özümsemememiz gerektiğini, asıl kurtuluşun kendi kültürümüzde olduğunu da net bir şekilde ifade etmiştir.
Bu Ülke
Bu ÜlkeCemil Meriç · İletişim Yayınları · 201821.2k okunma
·
209 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.