Gönderi

160 syf.
3/10 puan verdi
Etrafımdaki negatifliklerden tek tek kurtulduğum bu dönemde çerezlik bir roman arıyordum böyle yormayacak ama kafamı da boşaltacak bir hikâye olarak tanımlıyorum çerezlik roman kavramını. :) . Safveti Ziya, sansürle mücadele ettikten sonra İttihat Terakki’nin yönetimi ele almasıyla rahatlayarak kitabını sansürsüz yayınlamayı başarmış. Fakat burada samimiyet tartışması yapacağım. Öncelikle kitabımızdan bahsedelim. Salon Köşelerinde kitabının baş karakteri klasik bir Behlül hayatı sürer. Pera’da kahvaltı yapar, yabancı hanımlarla sohbet eder, dedikodu ve vals arasında varoluşsal kaygılara düşer. ‘’Türkler neden böyle vals edemiyor?’’ sorusuyla içi içini kemirir. Hele de aşık olduğunu düşündüğü hanımın etrafında çok güzel vals eyleyen beyler olunca bizimki kendini öz vatanında garip hisseder, çok içlenir. Aslında hemen hemen Cumhuriyet öncesi ve sonrası yeni roman tarzı diyebileceğimiz romanlarda gördüğümüz Batı’ya uyum sağlama ve kendi benliğiyle batıdaki insanların kimliği arasında sıkışma durumunu okuruz. Ancak sonlara doğru milliyetçi duygular ayyuka çıkar ve Muhteşem Gatsby ile Martin Eden arasında bir kimliğe bürünür karakterimiz. Kendini ve milletini savunma aşamasına geçtiğinde daha makul birine dönüşür. Bence hanımların arasında daha saygın hâle de gelir. Samimiyet şüphem ise şurada: Sansüre uğramış olan bu roman sonradan İttihat Terakki döneminde yayınlanınca acaba orijinalindeki fikirlerini biraz değiştirdi mi? Bu kısımdaki şüphelerimi saklı tutacağım yazarın ilk romanı olması sebebiyle. Çok umrumda olur eminim kendisinin de benim bu eleştirel yorumlarım ahahahahaha Bu arada şu fotoğraf çok güzel oldu kitap kapağıyla, bayıldım... —> instagram.com/p/CNKSlgGj4lY/?...
Salon Köşelerinde
Salon KöşelerindeSafveti Ziya · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,182 okunma
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.