Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

600 syf.
3/10 puan verdi
·
30 günde okudu
Bir miktar spoiler var!
İki arada bir derede kaldığım yazarın okumuş olduğum bu altıncı kitabıyla net kanaatime varmış bulunuyorum, bu kadının kalemini sevmediğimi nihayet anladım. Kurgulara hakim olabilmek adına çok beğenilen, popüler kültür kitaplarını takip etmeye özen gösteriyorum ve aralarında gerçekten cevherler de çıkmıyor değil ama bana göre Sarah’ın kitapları benim cevherlerimin arasında yer almaya yeterli nitelik taşımıyor. Öncelikle çok ağdalı bir dili var, betimlemenin güzelliği, karmaşıklığı ve uzunluğundan esas alınmaz, yazar sanki ne kadar olay ya da hissedilen duygu varsa sağdan soldan tuttuğum tüm metaforları ekleyeyim de güzelleşsin kafasında gibi yazıyor. Betimlemeyi etkileyici az ve öz kelimelerle süsle yeter ama uzattıkça uzatıyor, alakasız yerlere göndermeler yapıyor bu da kurgudan kopmama sebep oluyor. Bir diğeri bunun bir durum değil olay kitabı olmasına rağmen kitabın onda sekizlik kısmını karakterin düşünceleriyle bezemesi. Bana olayı öylesine anlatıp geçme bana olayı yaşat. Bir diğerine geçelim karakteri sevdirmek mi istiyorsun bana? O halde onu övme, bana onu gözlemleme fırsatı vererek tanıt, seversem ben senin yerine yüceltirim zaten. Bu noktada değineceğim Bir Rowan karakteri var ki evlerden ırak, Chaol ve Aeidon karakterinin yanında esas kızımızın neden aşık olduğunu bir türlü anlayamadığım biri. Aralarında hiçbir duygusal paylaşım, etkileşim olmadan aşık oluyor, bunu belirtiyorum çünkü ilk görüşte aşk da değil. Ben yazarın oluşturduğu bir hayaletim diye çığlık çığlığa bağırıyor. Ne yazık ki duyguları bana geçiremedi, yazarımız burada genç kızları etkileyeceğini düşündüğü küstah, soğuk, Kaba bir erkek karakter koymuş ve kızımızın buna aşık olması gerekli diyerek yapıştırmış. Ki söylediğim bu kişilik özellikleri Rowan karakterinin yanında iltifat kalır. Onca savaşçı, suikastçı kitabı okudum hiçbirinde adam kadını pata küte döverek eğitmiyordu. Ya da hususi eziyet etmiyordu. Eziyetlerinin sonucunu bir olaya ya da başarıya bağlayamadı. Ben kitapları zaman zaman okuyucu modundan çıkıp teknik açıdan değerlendiriyorum ister istemez ama gerçekten başarılı olan kitapların, bana bunu unutturup hipnotize etmediği de olmuyor değil, yani demek istediğim tamamen mesleki deformasyon da söz konusu değil. Değinmek istediğim bir başka konu da diğer serisiyle (dikenler ve güller sarayı) neredeyse birebir benzerliği. Özellikle Feyre ve Aelin karakteri tıpatıp aynı, sadece isimleri ve bulundukları kitaplar farklı. Ben bu karakteri açlık oyunlarındaki Katniss karakterine çok benzetiyorum, yazarın besbelli esinlendiği bir karakter. Sadece daha kaprislisi, daha mantıksızı, daha kafasızı, daha çekilmez olanı. Katniss karakterini severim bu arada ama bu karakterden zerre kadar hoşlanmadım. Asla bir şeyleri kabullenmiyor, sorunlar olduğunda çözmek yerine tripten tribe giriyor. Karakter gelişimi sıfır. Ciddi manada seriye nasıl devam edeceğim bilmiyorum, bu kitabımızda da 500 sayfa boyunca kızın sadece kim olduğunu kabullenip güçlerini kullanmayı öğrenmesini okuduk. Ağır aksak geçen koskoca 500 sayfa. Fenalıklar geldi, reading slumplara çaldı geçti. Yazar bunu bir taktik olarak kullanmaya çalışırken zaman olgusundaki hakimiyetini kaybedip hikayeyi sarkıtıyor, bu da geveze metin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Tüm olay son 100 sayfadaydı ama artık orada yaşanan ters köşeler bile kitapları gözümde kurtaramıyor. Ha, kitabın güzellikleri hiç mi yok? Yiğidi öldürürüm ama hakkını da yemem kusursuz bir şekilde oluşturulmuş bir karakter vardı ki bayıldım, o da Manon karakteriydi. Manon ve ejderhası en sevdiklerim oldu, -senin o çiçek kokusu seven burnunu ısırırım şapşal, ejderhayım demeden çiçek böcek seviyor. Ayrıca kitapta çok absürt durumların da yer aldığını belirtmeden önce küçük bir ön açıklama yapmak istiyorum; bize kurmaca metinleri okutan ve hikayeye kendimizi kaptırmamızı sağlayan temel unsur, sahicilik yanılsamasıdır. Kitabın fantastik bir kitap olmasına rağmen oturmayan olguları vardı, mesela Aelin ve Rowan karakteri (üzerine basıyorum) ‘telepati yetenekleri olmadığı halde’ konuşmadan sohbet ediyorlar. Bu bir bakışın karşıya attığı ima değil, bildiğin beş satırlık cümleler, bilgi alışverişi. Bir diğeri yine Aelin karakterinin inme iner gibi olayları aniden anlama şekli. Sahne bütünlüğü olmadığı için çıkarımları nasıl yaptığını anlayamıyorsunuz, çünkü herhangi bir ipucu sürmüyor, resmen yazar size bildirge veriyor, e haliyle bunu hissetmek de evet işte ben bir yazarın hayali yazılarını okuyorum dedirtiyor. Gerçeklik duygusunu büsbütün silip atıyor. Son olarak kitabı sevenler için hiçbir lafım olmadığını belirtmek isterim, kitaplar bizim ne aradığımızla ilgilidir, ben aradığımı bulamadığım için sevemedim.
Ateşin Varisi
Ateşin VarisiSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20201,711 okunma
··
636 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.