Göçmen Edebiyatı
Göçmen edebiyatı denilen bir tür var. Ozellikle Amerika'ya goc etmis Yahudilerin yazdigi bir tür bu.Paul Auster ,Philiph Roth ve bu kitabin yazarı Bernard Malamud bu türün en güzel örneklerini yazmışlar. Göçmenin dünyası zordur. Gittigin yerde kabul görmek, sil baştan yeni bir yaşam kurmak , hayatını idame ettirebilmek ,hem maddi hem sosyal sıkıntıların üstesinden gelebilmek,gittiğin yerin dilini öğrenebilmek.....gibi.
Bu romanda bir bakkal dükkanı işleten Yahudi bir ailenin yasama tutunma çabalarını okuruz. Bana Morris inanılmaz iyi niyetli bir karakterdir. Bütün iyi niyetlilerin yaşadığı gibi suistimale açık biridir. Karısı Ida ve kızı Helen ile birlikte dükkanın üstünde yaşamaktadırlar. Helen üniversite okumak istemektedir ;ancak maddi sikintilar nedeniyle çalışmak zorundadır . Derken bir gün dükkana Italyan göçmen Frank Alpine gelir ve işler değişmeye başlar......
Romanın anlatımından bahsedersek ,yazar sonradan Ingilizce öğrenen Morris ve Ida'nin diyaloglarında bozuk Ingilizce'yi cok guzel yansıtmış. Çevirmen de bu cümleleri Türkçe 'ye çok güzel çevirmiş. Ilk basta okurken neden böyle yazmış, acaba imla hataları mi yapmışlar diye düşündüm. Ama roman ilerledikce bunun bir anlatim bicimi oldugunu gordum. Yine de bazi anlatim bozukluklari ve imla hataları gözümden kacmadi .
Kitap ile ilgili yazacak şey var aslında. Mesela göçmenler gittikleri yerlerde genellikle bir arada yasamaya çalışırlar. Güya birbirlerine destek olurlar. Ama en büyük kazığı da yine kendileri atarlar. Bu romanda da bunu sıklıkla görüyoruz. Acaba Yahudi göçmenler mi böyle yoksa hepsi mi bunu bilemedim. Iyi niyetli insanların sömürülmesi kadar beni bu hayatta rahatsız eden başka bir şey olamaz. Ama maalesef dünya böyle saf,temiz insanların hatırına dönüyor.