Gönderi

64 syf.
·
Puan vermedi
AMOK KOŞUCUSU (STEFAN ZWEIG)
(Zweig, Stefan, Amok Koşucusu, Almanca aslından çeviren: Nafer Ermiş, İş Bankası Kültür Yayınları, 13. Basım, Ocak 2020, İstanbul, s. 60.) Okumak, doktorların gerekmedikçe evlerinizden çıkmayın deyip durduğu şu günlerde belki en eski, en sıradan ve en bilindik hobilerden biri olabilir; fakat bu uğraş, özellikle böyle zamanlarda önemli bir tercih olmayı da sürdürüyor. Bahçeli, kümesli veya atölyeli bir evimiz yok ki iki tavuk yemlesek ya da ahşap yontsak… Ya telefonlara gömüleceğiz ya da kitap okuyacağız… Hepi topu 60 sayfalık bir uzun hikâye için bu kadar giriş yeter, değil mi? Evet, bugün Amok Koşucusu’nu okudum. 2004’te tanışmıştım Zweig’la, Günlükler’ini okumuştum ilkin. Gözüm hep kitaplarına ilişip durdu o yıldan beri. Neler okudum, neler okumadım bir dökümünü yapmayacağım şimdi. Size bu güzel öyküden bahsetmek istiyorum. Önce nedir bu amok ona bakalım: Bir tür psikiyatrik hastalıkmış amok. “Bugüne kadar tespit edilmiş olan psikiyatrik hastalıklara oranla çok daha nadir olarak görülen bu hastalık, kişilerde saldırganlığa neden olur ve ölüme neden olabilecek kadar ciddi boyutlara ulaşabilir. Hastalığın daha yaygın olarak görüldüğü Malezya'da halk dilinde daha kaba bir tabirle öldürücü çılgınlık anlamına gelen "Mengamok" veya dünya çapındaki adıyla "Running Amok" şeklinde de ifade edilir. Hastalık genellikle ani olarak gelişir ve bireyde istemsiz hareketler, şuur kaybı, saldırgan tavırlar gibi olumsuzluklara yol açabilir. Bu tür semptomlarla birlikte hem hastanın kendisi hem de çevresindeki bireyler yaşamsal tehdit altına girebilirler. Hastalığın gelişim mekanizması tam olarak bilinememekle birlikte Malezya bölgesinde yoğunlaşmış olması nedeniyle tıp alanında kültüre bağlı bir sendrom olarak da açıklanır.”* Okuyanlar kitapta yukarıdaki gibi bir durumun olup olmadığını tartışabilirler. Ben daha ziyade, hem zor duruma düşen kadındaki hem de kadının başvurduğu doktordaki gurura dikkat kesildim. Doğrusu, Amok Koşucusu’nu değerli kılan da bu; insan ruhunun karanlık taraflarına projektör tutması. Aşağıya bu uzun öykünün veya küçük romanın (novella) geniş bir özetini alıyorum. Kitabı okumayı düşünenler es geçsinler lütfen J. Keyifli okumalar dilerim. -Spoiler!- Öykünün ismi verilmeyen birinci şahıs anlatıcısı, 1912 yılında Güney Asya taraflarından Avrupa'ya sefer eden bir gemide yolculuk yapmaktadır. Bir gece, güvertede tek başına takılan rahatsız ve korkmuş bir adamla tanışır. Ertesi gece anlatıcı bu adamla tekrar karşılaşır. İlk başta gözünü korkutsa da, adam kısa süre sonra anlatıcıya güvenmeye başlar ve ona hikâyesini anlatır. Bu adam, mesleğini yapmak için Almanya’dan Güney Asya taraflarındaki küçük ve ücra bir köye taşınan bir doktordur. Bir süre sonra, derin bir yalnızlık çeker; kendisini ağında aylardır hareketsiz duran bir örümcek gibi hisseder. Bir gün, beyaz bir kadın, yıllar sonra karşılaştığı ilk beyaz kadın, beklenmedik bir şekilde onun evine gelir. Kadın kibirli ve mesafeli doğasıyla doktoru büyüler. Kadın Hollandalı bir tüccarın İngiliz karısıdır ve onu görmeye gizli bir kürtaj için gelmiştir. Bunun için de doktora çok büyük miktarda bir para teklif eder. Ancak ani bir tutkuya kapılan doktor parayı istemez; kadının kibirli hâlinden rahatsız olur, onu kürtaj için rica etmeye zorlar, âdeta yalvartmak ister. Kadın buna yanaşmaz. Doktor bu kez de kadınla beraber olma isteğini ima eder, fakat kadın bunu da reddedip doktorun evini terk eder. Bunun üzerine doktor cinayete meyilli bir manyak gibi, kadını evine kadar takip eder, onu korkutur ve daha da uzaklaştırır. Kadının seyahatte olan kocası da iki üç gün içinde dönecektir. Durumun ortaya çıkmasını istemeyen kadın pis bir mekânda ilkel bir yolla kürtaj olmaya kalkar; fakat işlem başarısız olur ve kadın çok kan kaybedip acı içinde ölür. Son anlarında kadının yanında olan doktor, ona yardım edememenin de pişmanlığıyla en azından sırrının öğrenilmemesini sağlamaya çalışır. Kadının son arzusu da budur. Artık doktor kadının son arzusunu yerine getirme konusuna kafayı takmıştır. Bunun için sahte bir ölüm belgesi düzenletir. Ancak ölen kadının kocası tabutu İngiltere’ye götürmeye karar verir. Bunun üzerine doktor kariyerini ve emekli maaşını feda ederek kaçak bir yolcu olarak tabutun bulunduğu gemiye biner. Her ne pahasına olursa olsun kadının ölüm nedeni hakkında daha fazla soruşturma ve otopsi yapılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Doktoru buraya kadar dinleyen anlatıcı, ona yardım etmeyi teklif eder, fakat doktor bunu kabul etmez ve gemide ortadan kaybolur. Anlatıcı, Napoli'ye vardığında, kargo tahliye edilirken meydana gelen gizemli bir kazayı öğrenir. Kaza ile doktor arasındaki bağlantıyı kurması ise zor olmayacaktır: Kadının bulunduğu kurşun tabut indirilirken, doktor kendini halatlara bağlamış ve tabutun üzerine atlamıştır. Doktor ölmüştür ama kurşun tabutu da sırrıyla birlikte denizin dibine göndermeyi başarmıştır. ** * medicalpark.com.tr/amok-hastaligi/... (Erişim: 02.01.2021) ** en.wikipedia.org/wiki/Amok_(novella)#:~:text=As%20Zweig%20was%20fascinated%20and,%2C%20eventually%2C%20to%20commit%20suicide (Erişim: 03.01.2021)
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021112,6bin okunma
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.