Bütün cümlelerim ebedi uykusunda yatan babama, babalara ve onları çok seven evlatlara adanmıştır.
Bu cümlelerle başlıyor Çağlayan Aslan'ın ilk kitabı, ilk sancısı, ilk heyecanı...
Babalar, babalarımız... Anneler kadar çok sahne önünde olmayan, duruşlarıyla, ağırlıklarıyla, suskunluklarıyla, bakışlarıyla hep bizi bir adım geriden izleyen, sırtımızdaki dağ, arkamızdaki kapı, hayattaki güvencemiz, ilk aşkımız, ilk yangınımız...
Ölüm, ölüm dedi! Ölüm babamın ağlamasıymış. (Sayfa/44)
İnsanı dedi, ölümden eceli korurmuş, bir de babasının gözyaşları... (Sayfa/44)
Babamın Gözyaşları kitabında, bu sözlerle anlatmış yazar, babasına olan sevgisini, hasretini, yangınını...
Öykü, deneme, biyografi ne derseniz deyin yazdıklarına. Hayata karşı duruş, haykırış, kafa tutma belki de, öyle yalın, öyle içten, öyle özgürce ve kaygısızca anlatılmış ki... Çağlayanca... Çok beğendim birbirinden özgün hikâyeleri, yaşananları ya da yaşanası olası şeyleri...
Belli ki yazılanlar yazılacak olanlara gebe Çağlayan Aslan. İnanıyorum ki kaç tane eser yazarsanız yazın bu ilk eserinizin yeri hep bambaşka olacak hayatınızda, ilk çocuk misali... Bazen kahkahalarla, bazen gözlerim dolu dolu okudum yazılanları. Final kısmı derinden etkiledi beni. Kaybedilen tüm babaların mekânı cennet olsun. Asla unutulmuyor gün geçtikçe daha çok özleniyorlar.
Çocukken kurduğu hayalleri gercekleştirebilen insanlar mutlu insanlardır.
Böyle demişsiniz final bölümünün ilk paragrafında. Hayatın özeti gibi...Hayalinizi gerçekleştirmeye başladığınız bu ilk adımda ve diğer adımlarda başarılar diliyorum. Kaleminiz daim, okurunuz bol olsun. Herkes gönlünün ekmeğini yermiş derler, sizin de bu ekmeği gönlünüzce yiyeceğinize eminim...
Sevgiyle ❤