Emma, ( Madam Bovary) bugüne kadar okuduğum en zor karakterlerden birisiydi.. Burada en büyük etki elbette ki yazarda. Karakter bize tam olarak yansıtılmamıştı. Emma' nın duygularını asla tam olarak bilemedik. Karakterin bir erkek tarafından yazıldığı inanılmaz belliydi. Oysa ki Zweig, Dickens ve Balzac gibi yazarlardan bir kadın karakteri okuduğumda asla yadırgamam aksine oldukça hoşuma da gider. Çünkü karakterin duygularına, hayatına daha fazla hâkim olma fırsatı yakalarız. Emma fazlasıyla tek düze yazılmış bir karakterdi. Üstelik bir kadının böylesine vasıfsız, amaçsız yazılması ve böyle bir kitabın fazla ilgi çekmesi de oldukça tuhafıma gitti. ( sanırım insanların gizli tuttuğu tutkuları yüzünden bu tarz kitaplar garip bir şekilde seviliyor.) Yazarın yazdığı ilk eser olduğu için de ilk 100 sayfa da ani konu atlamaları.. Sayfalarca karakteri unutup başka konuya dalması oldukça kötüydü. Ben azıcık Emma kendisine çeki düzen verir derken.. Tüm ilgim alâkam Charles' ın ( ah Charles..) hekimliğine ve Eczacı karakterine kaydı. En azından kitabın bu kısımlarında gerçek bir şeylerle uğraşan insanlar vardı. Betimlemeleri asla ağır değildi.. Ama yazarın karakteri unutup 3 sayfa oradan buradan bahsetmesi kitabı oldukça sıkıcı hâle getirmiş. Reading Slump olmanın eşiğinden çok döndüm. Konusundan da bahsedeyim artık :') Emma, hayatını hekim Charles ile birleştirerek güzel bir evlilik yapar. Başlarda evliliği içini kıpır kıpır eder. Ancak zamanla yaşadığı evlilik, kocası ve hayatı ona yeterli gelmez. Emma, bambaşka tutkuların peşinden koşmaya başlar. Onun için her an çabalayan kocası.. Çocuğu asla gözünü görmezken kendisini yavaş yavaş süslü bir dünyanın bataklığına çeker. Kitapta bir şeyler hep eksik kalmıştı. Asıl anlatılmak istenen konu daha kısa ve daha etkili anlatılabilirdi diye düşünüyorum.

Madam BovaryGustave Flaubert · Can Yayınları · 202233,2bin okunma

·

13 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Büşra Feride