Gülüm... Ne güzel hitap şekliymiş, okuyunca daha da sevdim.
Nereden başlasam bilemiyorum fakat kitaba vurularak almıştım, vurularak ayrıldım kendisinden. Bu kadar uzun sürede okumamın nedeni de bitmesini istemediğim onlarca şiirin var oluşuydu. Sanıyorum ki bu kitapta Nazım'ın en güzel şiirlerini toplamışlar. Çünkü kötü diyebileceğim tek bir şiire rastlamadım, hoş, haddime de değil ya.
Kitabı elime alır almaz kitaba bu güzel ismi veren şiiri açtım: Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri
Volter Rıhtımı'nda dayayıp seni duvara
öpmeliyim ağzından...
Bir öpüş, bu kadar mı hissettirilir... Daha nice betimleme örnekleri var, hayran kalınası muhteşem güzellikte betimlemeler.
Otobiyografi adlı şiirini sona koymaları daha güzel olmuş çünkü şiirleri okudukça insanın Nazım merakı artıyor. Sırası da bir o kadar güzel şiirlerin. Ne diyebilirim ki öve öve bitiremedim :)