Gönderi

248 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Modern kölelik üzerine...
Paris ve Londra'da Beş Parasız... Açıkcası bu yazıyı kitabı incelemekten ziyade anlatılanlar üzerine zihin yormak adına yazıyorum. Kitapta bir hikaye anlatılmıyor, daha ziyade bir kesit ve bu kesitte karşılaşılan toplumsal -muhtemelen evrensel- bazı çürümüşlükler anlatılıyor. İki kısma ayırmak gerekir, evet doğru bildiniz, Paris kısmı ve Londra kısmı. Paris'le başlayalım... Yazar kesinlikle Paris'i daha çok sevmiş, oldukça belli bu. Paris'te plongeur dedikleri aşçı yamağı mı demeli, komi mi demeli, yoksa hiç kafa yormadan vasıfsız mutfak personeli mi demeli, o pozisyondaki işçiler üzerinden gidiyor yazar, onlar üzerinden Paris'in ayak takımının yaşamını inceliyoruz. Öncelikle şunu söylemek gerek, okuyanlar nasıl okudular bilmiyorum ama ben hiç de "Paris'teki ayak takımının hayatı ne zormuş, ne geçim dertleri varmış öyle" diye okumadım, 2021 Türkiye'sini hissederek okudum. Günlük geliriniz giderinizi karşılıyor ve o gelir için 15 ila 18 saat çalışıyorsunuz. Günün sonunda elinize geçen tek şey o günü de ölmeden, karnınız yarı aç yarı tok bitirmiş olmak. Vasıfsızlığın getirdiği fakirlik, fakirliğin getirdiği vasıfsızlıkla birleşip kısır döngü halinde ölene kadar devam edebilir, talihiniz yaver gitmezse, gidişe dur demezseniz. Hikayede yazar dur dedi. Daha mı iyi oldu? Londra... Paris'ten daha soğuk, daha katı, daha sıkıcı. İş bulmak zor ama aç kalmak daha zor. Çünkü burada kitapta "fıçı" diye bahsedilen çeşitli barınaklar var. Bir koğuşta 50-60 kişinin yerde yattığı ve ayda bir-iki gün kalma hakkınız olan, iki dilim ekmekle çay verilen yerler. İki günden fazla kalırsanız bir hafta hapis cezası alıyorsunuz. O yüzden çeşitli barınma evlerini dolaşarak, hepsinde bir iki gün konaklayan bir toplumsal sınıf ortaya çıkıyor: Berduşlar. Yine plongeurler gibi niye ve ne için yaşadığı belli olmayan bir grup insan. Bunlar oldukça verimli işlerde kullanılabilecek güçlerini, kilometreler yürüyerek bedava konak ve ekmek-çay için harcıyorlar. Yazar burdaki saçmalığın üzerinde duruyor. Orwell bu kısımları uzun uzun anlatmış, hiç oraları debertmeye lüzum görmüyorum, ben burdan sonra kendi fikirlerimle devam etmek istiyorum. Modern köle nedir? Herkesçe aynı anlama gelen köleliğin görünüş değiştirmiş biçimi ve o kadar silik çizgilere sahip ki, siz de potansiyel bir modern kölesiniz veya halihazırda kölesiniz. Para denilen maddenin bizleri köle yaptığı aşikar, konuyu Zeitgeist'e bağlamayı hiç istemiyorum ancak burda akla şu soru geliyor, modern bir köle, ne zaman özgürleşir? Özgürleşebilir mi? Özgürleşmeden kastımız, para kazandı tomarla, artık özgür demek değil, o hala potansiyel bir köle. Bitcoincinin biri tokatlayıp onu soğana çevirebilir ve köleliğe geri dönebilir. Ben özgürleşmek olarak, sistemden komple kurtulmaktan bahsediyorum, kağıt üzerinde imkansız görünen özgürleşmeden. Gelir-gider terazisinin olmadığı, sınırsız olan, karşılıksız olan bir dünya belki. Şimdi bu bir hayli ütopik oldu, diyeceksiniz ki modern bir köle için, potansitel köle olmak, yani parası olan köle olmak yeterli. Kapitalist sistemler için bu geçerli, kendi büyük çıkışını yakalamayı bekleyen milyonlarca köle var, yakalayan birkaç tane belki, diğerleri ise köleliğe devam ediyor. Modern köle ne için yaşıyor? Dünyanın imkanlarından faydalanan şanslı kişiler olmadıktan sonra sırf yaşamaya devam etmek için yaşamak, saçma değil mi? Şimdi de başka bir bakış açısıyla konuyu ele alalım, birden beşe kadar sayılar bir düzen kursa, bir ve ikinin köle olduğu bir sistemle karşılaşırız. Bir ve iki sisteme başkaldırdı, iş bıraktı, intihar etti, açlıktan öldü diyelim. Sistem kendine yeni köle bulur, artık üç köle oldu. Bu örneği verme sebebim zincirdeki "üç"lerin konumunu vurgulamak, sistem bugün hala çalışıyorsa onu çalıtıran "üç"ler. Modern kölelerini bezdirmeden, minimal vererek maksimum alarak kendi statüsünü korumaya çalışan bir tabaka her daim var olmuştur. Devlet bugün belki bu konuma konulabilir. Beş kim diyeceksiniz? Daha büyükleri, büyük çıkışı yakalamış olanlar veya doğuştan şanslılar. Her neyse büyükler bizi ilgilendirmiyor, konuyu büyük güçlere, derin devlete falan bağlamaya hiç niyetim yok, onlar all-time winners. Biz kölelere geri dönersek, sistem, hangi çağda olursak olalım kölelerini seçer, kölelik sözde kaldırılır ama hep varolur. Biraz karamsar basalım burda, evet sistemin bir parçasıyız ve asla kaçamayacağız, kabullenelim bunu. Ha bir köle olarak şunu söylemek isterim, size kendi konumlarını korumak için sözde iyilik yapan "üç"lere asla minnettar olmayın. Gururlu köleler olun. Ha bir de sevgili köle, unutmaki özgür olduğun tek yer kafanın içi... O yüzden bol bol oku :))
Paris ve Londra'da Beş Parasız
Paris ve Londra'da Beş ParasızGeorge Orwell · Can Yayınları · 20216.4k okunma
·
558 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.