1961 Pulitzer Ödülü’ne layık görülen Bülbülü Öldürmek kitabı, dokuz yaşında küçük bir kız olan Scout’un ağzından kaleme alınıyor. Bu açıdan kitabın dili duru ve çocuksu diyebiliriz. Bir çocuk gözüyle, Amerika’daki siyahiler ve beyazlar arasındaki problemleri Scout’un dilinden okumak çok etkileyici. Abisi Jem ile birlikte, yaşananlara anlam vermeye çalışan çocukların kendi maceralı dünyasına da konuk olmuş oluyoruz kitabı okurken. Açıkçası çocukların maceralarını dinlemek sizi kendi çocukluğunuza alıp götürüyor ve kalbinizde bir sıcaklık hissetmenize sebep oluyor. Çocukların babası olan Atticus, kasabada saygın bir avukat ve siyahi bir gencin avukatlığını yapma görevi ona veriliyor ve olaylar tam olarak böyle başlıyor. Kendisi de bir beyaz olan Atticus, görevini layıkıyla yapmaya çalışsa da beyazların eleştirilerinden ve baskılarından nasibini alıyor. Bunun bedelini ailesiyle birlikte ödüyor aslında. Kitap beni çok etkiledi. Kiliseleri bile ayrı olan siyahilerin, toplumlarında hizmetçi, aşçı, hamal veyahut uşak gibi roller dışında bir yerleri olmaması hiç adil değil. En acısı da günümüzde, bilimsel ve teknolojik açıdan bu kadar gelişmiş olmamıza rağmen halen daha aynı zihniyeti korumuş birçok insan var. Bu kimseler kendilerini bilim ve teknoloji alanında yaptıklarından dolayı mucit olarak görebilirler, lakin bu, zihniyetlerinde bir adım öteye bile gidememiş bireyler olarak insanlıktan sınıfta kalmış oldukları gerçeğini değiştiremez. Herkesin eşit olduğu ütopik bir dünya hayal ederiz hep, vûkû bulmasını imkansız hâle getiren zihniyetlerimizle. Kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Belki birgün, bizden Farklı olanla kardeşçe yaşamasını öğreniriz. Bir umut.

Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Epsilon Yayınevi · 202072,4bin okunma

·

28 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sarajka