Gönderi

https://youtu.be/PtsMi4dtl1o
susia ülkesi moldova'dan tıp fakültesini bitirir bitirmez daha yüksek kazançlı bir ülke olarak gördüğü türkiye'ye gelir. istanbul'da bir poliklinikten iş teklifi almıştır. daha önce bir kez tatil için geldiği ve hayran kaldığı istanbul'da yaşamak fikri ona çok cazip gelmiştir. gelmeden önce istanbul'la alakalı kötü anıları olan arkadaşları onu vazgeçirmeye çalışsa da susia bu söylentilere kulak asmaz ve nitekim kadıköy'de poliklinikte işe başladığında bu kulak asmayışın ne kadar yerinde bir kulak asmayış olduğunu kanıtlar. polikliniğin sahibi, susia'nın patronu çok iyi bir kadındır. susia'ya ya adeta bir arkadaş gibi davranır. ev bulur, eşya almasına yardımcı olur. hatta ona türk mutfağını öğretir. cumartesi akşamları dışarı çıkarlar. nevizade geceleri yaparlar. tek sıkıntı susia'nın patronu biraz abazan bir kadındır ve gözüne kestirdiği erkekleri susia'nın güzelliğini kullanarak eve atar. patronunu kullanarak susia'ya ulaşmaya çalışan erkekleri susia bir daha görmez. bir gece, sabaha karşı korkunç çığlık sesleriyle yatağından uyanan susia banyoya gittiğinde küvette kanlar içinde yatan adamı görür. adam '' böbreğim, böbreğimi çalmışlar '' şeklinde çığlıklar atmaktadır. patronu koşarak oraya gelir, küvetin içinde çığlıklar atan adamın kafasına sert bir cisimle vurup bayıltır ve telefona sarılır; - lan gerizekalılar, organı alıp adamı burada ne halt etmeye bıraktınız? + böbreği acil yetiştirmemiz lazımdı. geri gelip alacaktık araba kaza yaptı. - ne demek araba kaza yaptı? başka birisi gelip alsaydı. çabuk gelin alın bunu buradan. der ve telefonu kapatır. sonra susia'yı karşısına alıp hakikati ona anlatır. susia organ mafyasının kucağındadır. arkadaşları ona kadın satanlardan filan bahsettiği için bu durum o kadar da ürkütücü gelmez. hatta yüksek kar oranını duyunca severek bu işi yapmayı kabul eder. artık her gece nevizade'de uygun tipler aramaktadırlar. belli bir süre işler iyi gitse de bu sevişme vaadiyle kandırılıp böbreği çalınan erkekler çoğalınca plan deşifre olmuştur ve kolay kolay kimseyi eve atamaz olmuşlardır. işlerin bozulması susia ve patronu arasındaki dostluğu da bozmuştur. elleri boş döndükleri her nevizade gecesi sonrası tünelden karaköy iskeleye kadar kavga etmektedirler. patronu susia'yı beceriksizlikle suçlamaktadır. Yine böyle kavgalı bir yolculuğun ardından tünelden çıkınca susia patronuna kızıp iskele yerine galata köprüsüne doğru ilerler. kasım ayının sonlarıdır ve hava soğuktur. susia kollarını dolamış, elleriyle omuzlarını ısıtmaya çalışarak haliç'e doğru bakarken arkasından bir adam yaklaşır. üşüyorsan ceketimi verebilirim der. ve sonra susia'yı evine davet eder. susia'nın beyninde şimşek çakar. taktik değiştirmek. erkekler bizim evimize gelmiyorsa, biz onların evine gideriz. çantasını kontrol eder, yeterli miktarda narkoz ve böbreği almak için uygun aletler oradadır. centilmen erkeğin teklifini kabul eder ve evine giderler. Duş aldıktan sonra gelip havluyu düşürerek adamı baştan çıkarır. ateşli bir sevişme sonrası uyuyor numarası yapar ve adam uyuyana kadar bekler. adamın uyuduğundan emin olan susia narkozu verir ve onu bayıltıp böbreğini alır. dışarıda kar yağmaktadır ve pencere camının buğusu donmuştur. donmuş pencere camının buğusuna '' hoşçakal '' yazar ve evden çıkar. Gece ağrıyla uyanıp yanında kızı göremeyince pencere camının buğusundaki yazıya odaklanan adam, yine bana yalnızlık, yine bana hüsran deyip ağrılarını her zamanki gibi yalnızlığa yorar ve köşedeki gitarı alıp bu puslu atmosferden bi ekmek çıkarmanın peşine düşer. sandalyenin üzerinde yarı çıplak, çalınmış böbreğinden bi haber, yalnızlık sancılarıyla beste yapan o adam teoman'dır. ve o şarkıda bir zamanlar hepimizin diline pelesenk olan kupa kızı ve sinek valesi'dir. Zaten bu klip de o gecenin hikâyesini anlatmaktadır.
·
38 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.