Gönderi

Ne büyük bir aldatmaca idi yaşamak
Sabaha az kaldı. Birazdan minarenin ucundan en utangaç haliyle kendini göstermeye başlayacak aydınlık. Üst kat komşunun erken başlayan mesai zili aksamadan duyuracak kendini, bir annenin biyolojik saati hiç şaşırmadan açtıracak gözlerini, mutfaklarda çaydanlık tıkırtıları ateşe meydan okuyacak. Berrak havaya gri lekeler bırakmaya hazırlanan araba homurtuları, umduğu oksijeni bulamayan akşamdan kalma sabah çorbacılarının kaşık sesleri, hastane önü banklarında umutlu bir haber bekleyen uykusuz gözyaşlarının kopardığı gök gürültüsü, kırmızı ışıkla bir ömür kavgalı korna naraları, ellerimize yapışan elektrik süpürgesinin vurdumduymaz tantanası, en çok beklediğimiz bir telefon sesinin ucundaki - Nasılsın? sorusunun her şeye bedel mucizesi.... Hayatımızın kenarında verilmiş molalara ne çok ihtiyacımız olduğunu sere serpe döker önümüze bir biri ile aynı başlayan yaygaracı günler... *** Öğlen saatlerine doğru akıp giden zaman akşam ile yaşayacağı şiddetli kapışmadan asla korkmuyor olmalı. Çünkü bilir ki zafer daima onundur. Bizler zamanın figüranları olarak sadece yeryüzünün dar alanlarında yer değiştiriyorduk. Tabiatın farklı seslerini duymamıza imkan tanımayan şahsiyetlerin rollerini ustaca oynuyorduk. Hatta oynamaktan öte adeta yaşıyorduk. Olağan üstü çalışan bir düzenin en basit parçaları olmuştuk. Sadece duymamız gereken sesleri duyuyor, görmemiz gereken nesneleri görüyor, işlemcimize kodlanan hareketleri harfiyen yerine getiriyorduk. İtiraz tuşu iptal edilmişti belleğimizden, uslu ve tamahkar bedenlerimize kolaycı bir akılla edinilmiş ve onaylanmış tekstleri ezberlettiriyorduk. *** Duygularımızın, düşüncelerimizin, hayallerimizin ve çelişkilerimizin içinde huzursuz bir debelenme idi ömür dediğimiz süreç. Kalbimizi ellerimizle boğuyor, ruhumuzu dilimizle kandırıyorduk. Ne büyük bir aldatmaca idi yaşamak(!) Sonay Karasu #delirmeceler#cevapsızsorular #bol#sıfırlı#sonuçlar
·
11 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.