Gönderi

110 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
dikkat, aşırı doz spoiler içerir!
Merhaba öncelikle bu yazı biraz inceleme olmaktan çıkabilir çünkü hem kitaptan biraz özet geçeceğim hem de bazı olaylar hakkında yorumlarımı yazacağım, uzun mu olur kısa mı olur bilemiyorum ama iyi, kötü eleştirilerimi dile getirmeden geçemeyeceğim:) Kitaba başlamadan önce nasıl bir hikaye olur hiç tahmin yürütemedim, ismi, kapağı hiçbir fikir vermedi bana. Normal bir dünya klasiği olabileceğini varsaydım. Kitaba başlamamla çok beğendiğim bir şey vardı; kitabın birinci ağızdan yazılması ve başlangıç cümlesi. Çok şaşırtıcı bir başlangıcı vardı. Ama şaşırtıcı bir başlangıç yüzümü güldürmeye yetti;) " Bugün anne öldü. Belki de dün, bilmiyorum." (Belki de bu başlangıç karakter hakkında az çok fikir edinmemi sağlamış olabilir) Kitabın ilk bölümü karakterin annesinin cenazesine gidişini, iş yerindeki patronuyla diyaloğunu, iş yerinden bir arkadaşıyla olan ilişkisini, mahallesindeki komşularıyla olan sohbetlerini ve karakterin aşırı sıkıcı kişiliğini anlatıyor. İlk bölümde karakterin komşusu Raymond'un yaşadığı bir olayı anlatmasıyla asıl olay başladı diyebilirim. Raymond onu kandıran sevgilisinden intikam almak istemesi üzerine karakterimiz Mersault'a içini dökmüş ve ondan yardım istemiş. Bundan sonra birkaç olay yaşanıyor ve Raymond ile Mersault arkadaş oluyor. Mersault ve sevgilisi Marie, bir de Raymond bir seyahate çıkıyorlar Raymond'un bir arkadaşı ve eşi onları ağırlıyor. Raymond'u bir Arap grubu takip ediyor, bunlardan biriyle daha önceden bir münasebeti olmuş. Ve yine onlarla kavga ediyor. Bu da biraz sinir bozucu bence; yani arkadaşım sen neden adamlar sana bir şey yapmazken gidiyorsun yanlarına kavgayı başlatıyorsun git usulca tatilini yap. Ama yok işte. Bir kere bulaşıyor sonra Mersault'un da başını yakıyor. Evet her şey böyle başlıyor Raymond'un tabancası Mersault'dayken yalnız olduğu vakit sahilden geçerken Araplardan birini görüyor ve onu vuruyor. Saçmalığa bak! İlk defa bir kitabın baş karakterinden bu kadar nefret ediyorum. Mersault, yazarın ilgilendiği edebi akımlarını çok iyi yansıttığı bir karakter. Özellikle absürdizm akımını çok yansıtıyor bu yüzden çok daha fazla gıcık olmuş olabilirim:') 1.kısım başında beni çok sıksa da sonunda hayretler içinde bıraktı. Gerçekten şok oldum. Yazar hep böyle şaşırtmaya devam etti beni ikinci kısımda da. Asıl konu 2.kısımda başladı. Mersault bir avukat tutmadı ve bir avukat tayin edildi (çok gerekli bir bilgiydi evet ama benim ilgimi çekmişti saçma bir şekilde:")). Son kısımda Mersault'un yargılanması boyunca hep Mersault haricindeki tarafı savundum. Çünkü nefret etmiştim karakterden, söylediğim gibi. Avukatla ilk konuşması boyunca geçen konularda avukat haklıydı bence. Yani bir insan annesinin cenazesi boyunca neden kayıtsızlık timsali davranışlar sergiler ki. Karakter çok fazla bir umursamazlık içindeymiş gibi geldi bana. Ben bu ruh halinden nefret ediyorum, onun için yazarın bu ruh haline sokma çabalarına da ayrı bir sinir oldum diyebilirim. Mersault yalan söylemeye karşı çıktı ama bilmiyordu ki onun asıl düşüncelerini belirtmesi onun sonu olacak. İnsanlar, onun bu davranışları haricinde düşüncelerinin de davranışlarını doğrulamasından dolayı onu suçlu bulmakta haklı olabilir. Ama annesinin ölümünü sorgulamaya ne gerek var ki? Annesinin cenazesindeki davranışları veya annesiyle olan ilişkisini onu bir katil yapmaz, kötü bir insan yapmaz. Evet belki bazılarına göre yanlış düşünüyor -hatta bana göre de- ama düşüncelerinden vazgeçirmeye çalışmak yerine sorgulamamak, saygı duymak gerekir. Zaten bir katil onun bu suçunu farklı şeylere yormak anlamsız, o bir suçlu ve cezasını kesinlikle çekmeli. Sorgu yargıcının Mersault'la olan konuşması harikaydı. Sanırım sorgu yargıcı, kitapta en sevdiğim karakter durumuna geçmiş olabilir o konuşmasıyla. "Neden, yerde yatan bir adama neden ateş ettiniz?" (Benim iç sesim onun kelimeleri olmuştu, bu sorgu konuşmasına bayıldım.) "Sizinki kadar katılaşmış bir kalbe daha önce hiç rastlamadım" (Özellikle bu bana bile dokundu.) Sorgu yargıcının etkileyici konuşması Mersault'u etkilemedi, bir kere düşündürtmedi bile. Mersault'un bu umursamazlığı beni delirtti. Savcının yargılama sürecine gelecek olursam. Tam bir karmaşaydı. Düşüncelerim de çok karışmıştı. Bazen savcıya çok hak veriyorum; Mersault'un suçlu olarak yargılanmasını istiyorum. Bazen Mersault'a acıyorum ve hafif bir ceza almasını istiyordum. Ara sıra da savcuya sinir oluyordum. Kesinlikle bir karmaşa içindeymişim:)) Hiç beklemediğim bir şekilde sonuçlandı ama. İnanamadım cidden; nasıl idam cezası verilebilir aklım almıyor. Bu kadar ağırını hak etmemiş olabilir aslında. Acımadım değil yani ama bazen de hak ettiğini düşünmek geliyor içimden. Şu da bir gerçek ki insan ne yaparsa yapsın idam cezasını hak etmiyor, etse de buna kimsenin karar vermeye veya bunu yapmaya hakkı yok. Sonu bilinmezlik içinde bitti .Af mı edilir, yoksa idam mı edilir bir kesinlik yok. Bence böyle bitmesi güzeldi. Bir de karakter ne kadar bir absürdist gibi düşünse de sonlarda ölmek istemedi, ben biraz pişmanlık hissettim bu davranışlarında. Kitap genel anlamda güzeldi sadece absürdizm hakkındaki düşüncelerimden dolayı ruh halini pek sevmedim. Ama Albert Camus işte, yine de harika bir yazarın yazımından dolayı hayranlık duymadan edemeyeceğim. Harika bir eser , mutlaka okunması gereken bir kitap.
Yabancı
Yabancı
Albert Camus
Albert Camus
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2020112,4bin okunma
··
667 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.