Gönderi

88 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 21 hours
"İncelememi Rodrigo Gitar Konçertosu eşliğinde yazmak istiyorum. Tam kitabın ve idamın ruhuna göre. Çünkü bu konçertoyu Deniz Gezmiş idam edilmeden önce dinlemek istemiştir. Ama tabi ki dinleyememiştir. Ona ve tüm yoldaşlarına, onurluca bir hayat sürmek için darağacına gitmekten korkmayan, yaşamın yaşla değil eylemle ilgili olduğuna inanan, özgürlüğe teslimiyetle kalan yüreği güzel tüm cesur insanlara selam olsun... Bu kitap bana izlediğim filmleri, okuduğum bazı eski kitapları, ve benim için önemli olan bir mektubu hatırlattı... Bu mektup Ferzad Kemange'rin İran zindanında idamı beklerken organlarını bağışladığına dair yazdığı mektuptu... Bu mektup yakın bir zamanda yazılmış ve bu kitap yıllar öncesine uzanıyor. Arada çok uzun bir zaman dilimi var ve yapılan şey zerre değişmiyor... Belki tek değişen şimdilerde bunu daha sade bir tören şeklinde uygulamaları. Konu ölüm, adaletsizlik, acı, olunca insan bir türlü asıl şeye odaklanamayabiliyor. Dağınık bir şekilde ordan burdan bir şeyler sıkıştırabiliyor...... Şunu tüm içtenligimle soruyorum şuan yazdıklarım bile içimi ürpertirken nasıl oluyor da o idama sebep olan, kurtarabilecekken bunun için zerre çaba göstermeyen ve idam günü bunu şenlik havasına dönüştürebiliyor insanlar? Bir yerde okumuştum tarih dehşet vericidir diyordu ne kadar da doğru. Şuan bile 58 ülkede idam cezası var. Ve bunun büyük bir kısmı Asya'da üstelik çok iyi bir şeymiş gibi bir de çeşitlilik yapıyorlar bunda. Kimileri aç bırakarak, kimileri kurşuna dizerek kimi de asarak. Kitapta diyor ya "bu yaşta ve bu şekilde ölmek." Daha doğrusu ölüme terk edilmek ya da bizzat bunu onların yapması, büyük bir ciddiyet ve özenle... İdam edilmeden önce altı hafta siz de o hücrede onunla birlikte volta atıyorsunuz, birlikte tırnaklarınızı yiyiyorsunuz, birlikte o kulakları patlatacak kadar sessiz olan zindan koridorlarını dinliyorsunuz, uyurken bile yarı uyanıksınız, bir yandan geride bıraktıklarınız bir yandan bilmediğiniz suçunuz, bir yandan aleyhinize işleyen zaman ve bu öyle bir zaman ki kendi deyişiyle her on beş dakikada bir yıl yaşlanıyor... O kadar acı diyaloglar var ki kitapta. Yani kendi acılarına gülecek kadar umursamaz ruhlardan bahsediyorum. Hepsi ezilirken sistem tarafından birbirlerini koruyup kollayacaklarına onlar bile birbirine zulm ediyor. İşte buna çok kızdım... Kendi içimde kitabın sonuna gelmeden şunu düşünüyordum. Hani kaçmayı düşünüyordu ya. Tarlalara doğru. Dedim ki ya kaçarsa herhalde mutluluktan yerimde duramazdım. Ama kaçamadı ve sonun başlangıcında diyor ki: "Aman tanrım elbisesinde halen kıvrımlar olan ben gerçekten ölecek miyim?" Ne acı bir kabullenmişlik... Tarih boyunca yapılan bütün zulümlere, haksızlıklara lanet ediyorum. Ve son olarak şunu eklemek istiyorum. Zulmün, sömürünün olduğu yerde tarafsızlık diye bir şey yoktur. Ya ezenden yanasın ya da ezilenden. Üç maymunu oynamayan küçük büyük demeden adaletsizliğe karşı duran durabilme cesaretini gösteren tüm okurlara selam olsun...
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023121.8k okunma
·
22 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.