Gönderi

·
Not rated
TOPLUMCU GERÇEKÇİLİĞİN KAYNAKLARI (AHMET OKTAY)
(Ahmet Oktay; Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları; İthaki Yayınları, 4. Baskı, Temmuz 2008, İstanbul.) 483 sayfalık bu hacimli kitap Sosyalist Realizm Üstüne Eleştirel Bir Çalışma alt başlığını taşıyor. İlk baskısı 1986'da yapılmış. Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları (TGK), bir miktar karıştırdığım Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı 1923-1950 adlı eserini ve birkaç şiirini saymazsak Ahmet Oktay'dan okuduğum ilk eser. İlk iki bölümde ana vatanı olan Sovyetlerde toplumcu gerçekçiliğin nasıl ortaya çıktığı ve nasıl uygulandığı konusunda bilgiler veriliyor. Daha Giriş'te Sovyet deneyimini şöyle özetliyor Ahmet Oktay: "[...] Toplumcu Gerçekçilik, anavatanında birkaç kez yeniden düzeltilmiş, günün koşullarına uydurulmuş olmasına karşın, son kertede ve resmi yorumunda hep aynı bakış açısına bağlı kalmıştır denebilir: Bir kuram ve yöntem olarak, yalnızca yazınsal yapıtın nasıl okunması gerektiğine ilişkin ilkeleri dizgeleştirmekle kalmaz Toplumcu Gerçekçilik; doğrudan siyasal işlevle görevlendirilmiş yazarın yapıtını oluştururken uyması gereken ilkeleri de belirler. Bu çifte görev, toplumun, daha doğrusu dünyanın dönüştürülmesini öngören Marksçılığın genel ilkelerinde içerilmiş varsayılır ve dolayısıyla yazın'ın görece özerk bir düzey kurduğuna ilişkin her yaklaşım (Plehanov ve Troçki ilk örnekleri oluşturur) sapma olarak nitelenir. [s. 21]" Ahmet Oktay, Cumhuriyet Öncesinde Türkiye'de Kültürel Ortam başlıklı üçüncü bölümde "[...] Türkiye solunun tarihini, bir tür olgunlaşmamışlık kategorisi içinde değerlendirmek zorundayız gibime geliyor. Ötesi, yani Türkiye solunun geçmişinde kuramsal bir temel görme eğilimi, olsa olsa romantikliktir. [s. 209]" iddiasında bulunuyor. Devam eden sayfalarda bu görüşünün sağlamasını ustaca yapıyor. Bunu yaparken yazınsal görünümle sosyo-ekonomik ve yönetsel verileri birlikte kullanıyor. Cumhuriyet Döneminde Yazın başlıklı dördüncü bölümde, siyasal erkle sanat(çılar) arasındaki ilişkinin daha ziyade 1940'lara kadarki durumu ele alınıyor. Bu bölümde, resmî ideolojinin solculuğu sorgulanmış, resmî söylemle solculuk ve sosyalizmin özellikle halkçılık ve köycülük dolayımında görülen geçişkenlik veya birlikteliği ilgi çekici örneklerle ele alınmıştır. Bu bağlamda aşağıdaki alıntı yazarın meramını büyük ölçüde dile getirecektir: "1925-1940 arasında, yazın alanında gerek kuramsal gerekse kılgısal düzeyde, Toplumcu Gerçekçiliğin kendi terimleri ile açıklandığı ve örneklendirildiği söylenemez. Bu yüzden, gerçekçi ve topluma dönük bir yazın, dönemin tüm yazarlarınca paylaşılan ve onları benzer kılan bir görüş olmuştur. 1940'lara kadar, profesyonel politikacı değilse bile profesyonel Toplumcu Gerçekçi yazar, kendisini ötekilerden ayıran kuramsal öncülleri ne yazık ki yeterince açıklayamamıştır. Üretilen yazınla eleştirel ilişkinin 1944'lerden sonra başladığı söylenebilir sanıyorum. 1925-1940 arasında yazılanlar, çok genel hatlı yazılardır, bu özellikleri dolayısıyla da radikal burjuva yazarlarınca da kabul edilebilir ve kabul edilmiş açıklamalar ve öneriler olarak değerlendirilmişlerdir. [s. 386]" Aynı doğrultudaki şu satırlara da yer verelim: "1925-1940 arası yazınının, popüler-demokratik ideoloji doğrultusunda geliştiğini, halkçılığın toplumculukla ortak-yaşarlık içinde bulunduğunu, hattâ bu eğilimin günümüzde bile zaman zaman korunduğunu da öne sürdüm. Emekçi kesimlerin mutluluk ve özgürlük isteğini, daha iyi bir yaşam beklentisini dile getiren bu popüler-demokratik öğelerin yalnızca Marksizme özgü olduğunu sanmak yanlıştır, daha önce de gösterdiğim gibi. Ne var ki, bu öğeler, işçi sınıfı söylemi içinde de eklemlenebilirler. Burjuvazinin söylemine eklemlenebildikleri gibi. [s. 390]" Ahmet Oktay, beşinci bölümü uygulamalı bir çalışmaya ayırmış: İlk sayısı İlk Teşrin 1940'ta yayımlanan Yeni Edebiyat dergisi hem genel olarak hem de içeriğine de oldukça nüfuz edilerek değerlendirilmiş. Ahmet Oktay benzerlerine göre doğrultusu ve tutarlılığıyla daha üstün tuttuğu Yeni Edebiyat'ı yazarları ve yazıları itibarıyla da büyük ölçüde müspet bulur. Ancak derginin bazı yetersizliklerinin de farkındadır ve bunları da verili şartları göz ardı etmeden dile getirmeye çalışır. --- TGK ufuk açıcı bir yapıt; özenli, ciddi, gevezelik etmeyen, insafı elden bırakmayan bir çalışma. Eleştirinin olgunlukla, anlayışla da bir güzel yapılabileceğinin kanıtı. Ben çok şey öğrendim bu geç kalmış okumadan. Kitabın en önemli eksikliği indeksinin bulunmaması. Umarım yeni baskılarında mevcuttur, bendeki baskıda yok. Kapsamlı bir dizin bu değerli eserden yararlanmayı kolaylaştıracaktır. Ahmet Oktay'ın bazıları (hâlâ) tutup yaygınlaşmamış Öz Türkçe kelimeleri eskilerine yeğlediğini ve bolca kullandığını da söyleyeyim. Hazırlıklı olunmalı.
Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları
Toplumcu Gerçekçiliğin KaynaklarıAhmet Oktay · İthaki Yayınları · 20084 okunma
·
66 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.