Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Sükût nefes alıp veren bir varlık Eyüp'te. Organik bir varlığın DNAsını örüyor sessiz harfler. Sessizlik mi ölümden, ölüm mü sessizlikten? Hayata dair bir soru, ölüm dair bir cevap Eyüp. Aklıma sükûta avîze olan mezar taşları geliyor. Taşları tezyin eden harfler, harflerin sessiz kıvrımları, o kıvrımlarda cereyan eden sükût girdapları. O harfleri görmezden gelebilir miyim? Sahi kaç bin harf vardır orada? Harflerle vücud bulan kelimeler, şiirler, ağıtlar, serzenişler...Kaybolmuş isimler, şiire tövbe etmiş şairler, vezareti terk edip türbede inzivaya çekilmiş paşalar, hayatı sükût, ölümü sükût dervişler, bildiklerini unutmuş âlimler, ölümü ibadet bilmiş âbidler... Hangimiz hayatımızı birkaç harfe irca edebiliriz? Eyüp bir ölüm lügati; kelimelerimizin karşılığına bir de bu lügatten bakmak gerek. Âh min'el mevt! Bu ifade tüm kelimelerin anlamına tesir ediyor. Eyüp deyince çenem açılıyor kusura bakılmasın. Kitap ciddi bir araştırma neticesinde yazılmış görünüyor. O kadar isim zikredilmiş ki. Oradaki hayatları uç uca eklesek zamanın derinliğine dair bir fikir sahibi olabileceğiz. İstanbulun manevi manada fethi sanırım Eyüp'ten başlar. Surların içinde değildir ama kendisi bir sur gibi dikilir zahirimiz ile batınımız arasında. O surların üzerine çıkabilirsek âsûde ölüm ülkesine bakabileceğiz. Ölüm ülkesini fethetmeden, diriler ülkesini fetih ne kadar mümkün olabilir. Son olarak kitapta hatalı olabileceğini düşündüğüm iki husus var kaydetmek istiyorum: Yanlış olabilir: 46. Son devrin meşhur şairlerinden Mehmet Akif’in kabri, 48. Önüne geleni hicvettiğinden dolayı, Topkapı Sarayı’nın odunluğunda saray baltacılarına boğdurulan meşhur şair Baki’nin kabri,
Eyüp Sultan ve Haliç
Eyüp Sultan ve HaliçZiya Şakir · Akıl Fikir Yayınları · 20119 okunma
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.