Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Alevî Dilindeki Saklı Hakikat(Zeynel KETE)
Rêya Hakk Alevî inancının Terminolojisine, inancındaki kavram ve kuramlarına derinlikli bakmak, Bu inancın dilinin hangi kültür havzasına, hangi zaman ve mekâna ait olduğunu bilmek için, dilin gelişimindeki biyolojik ve kültürel evrimi bilmek gerekiyor. Bu gerçeklikten hareketle genel olarak biyolojik gelişim ile kültürel evrim arasındaki ilişkinin dille olan iç içe ilişkisine kısaca değinmekte fayda var. “Bu günü geçmişten damıtmak ve bu günüyle geleceği kurmak, tarihe bu perspektif ile bakmak hakikatce bir yaklaşım olur.Biz tarihin başlangıcından gizli isek, geçmişte içimizden gizlidir”(1) hakikati dil için de geçerlidir.( Taylan Çintay, İnanç İktidarı, Aram yay) İnsanin biyolojik ve kültürel evrimi iç içedir,karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. İnsan en yakın akraba türlerinde kopmaya başlayıp insanlaşma yolunda ilk adımını attığında, geçirdiği biyolojik evrim aşaması( Homo-Erectus- ayakları üzerinde duran, dik duran, serpiyan) dik durup ele nazar edip, elini kullanmaya başlayınca ilk kültürel kırıntılar var oldu. Dil kavramı kültür kavramı ile sıkıca bağlantılı olup dar anlamda kültür alanının başat unsurudur. Dili dar anlamda kültür olarak tanımlayabiliriz. Dil bir toplumun kazandığı zihniyet ,ahlâk, estetik duygu ve düşüncelerin birikimidir. Bu bakımdan dil bir kimliktir. İnsan beynindeki gelişmeler dil öğrenmeye el verişli hale gelince kültürel birikim ve aktarım imkanı doğdu. İnsan beyninin en donanımlı merkezî uzun bir evrimsel sürecin sonucunda gelişen, beyin sapı denilen kadim köktür. İlk edapta bu kadim kök üzerinde Limbik sistem ( duygu merkezleri) beyin sapı çevresinde biçim almış, bu bölüm “ yüzük “ şeklinde olduğunda Latincede yüzük anlamına gelen LİMBUS’tan türetilmiştir. Dahaha sonra KORTEKS (kabuk) düşünen beyin haline gelmiştir. Yani biyolojik olarak duygusal beyin, akılcı beyinden öncedir. Günümüzde ana rahmindeki bir cenin incelendiğinde bu gelişmelerin hepsi görülmektedir. Yaklaşık 100 milyon yıl önce Korteks üzerine yeni beyin hücreleri eklenerek NEOKORTEKS(Yeni korteks) oluştu. Neokorteks düşüncenin beşiğidir, bu bölüm insana özgü bütün özellikleri barındırır, insanın kültürel gelişiminin kök hücresidir. Duyu organları ile algıladıklarımızı bir araya getirir,anlaşılır kılar. Hissettiklerimize düşünceyi katar.Neokorteks;Hissetme, duyguları tanımlama, anlamlandırma, düşünce oluşturma, hayaller, simgeler ve sanat oluşturma merkezidir. Bilgi edinme sürecinde sezgi, duygu, his,empati saf aklı dengelemiştir. İnsan beyni,Neokorteks sistemi salt aklı; yaşamın temel öznesi olarak kabul etmemiştir, işin içine duyusal aklı da almıştır.Günümüzün Kapitalist Modernist anlayışı salt akılcılık düşüncesinden hareket edince yapılan katliamdır, zulümdür, Nahak anlayıştır. Yani insan beyni temelinde salt akılcılığı kabul etmez. Biyolojik ve kültürel evrim açısından baktığımızda insan beyninin duygu ve düşünce bakımından tekçi, kalıpçı olmadığı, daha akışkan, enerjik,özgürlük eğilimine daha yatkın olduğu biliniyor.Bundan dolayı duygu ve düşünce bakımından kalıpçı olan,tek tip düşünen enerjik olmayan kimselere “ beyinsiz” deniliyor. Kainatın var oluşundan bugüne kadar, canlılığa ait bütün gelişim evreleri ana kadının rahminde sürekli döngü hâlinde, kendini yeniler durumdadır. Canlılığın varoluş halindeki hakikat anakadında saklıdır. Buna sır yada ‘’Saklı Hakikat” diyebiliriz. İnsanin biyolojik ve kültürel evrimi iç içedir,karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. İnsan en yakın akraba türlerinde kopmaya başlayıp insanlaşma yolunda ilk adımını attığında, geçirdiği biyolojik evrim aşaması( Homo/ Erectus),(Serpiyan olmak,dik duran insan)ele nazar edip, elini kullanmaya başlayınca ilk kültürel kırıntılar var oldu. Artık el marifet sahibi olmuş,türlü maslahat eyleyen bir organdı. El ile dil arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. El ve dilin karşılıklı diyalektiği düşünceye muazzam bir ivme kazandırmıştır. Bu hakikat Şah Hatayî’ye ait olduğu söylenen bir deyişte şöyle dile getirilmiştir. “ Baştır gövdeyi götüren/ Ayak menzile yetiren./ Türlü maslahat bitiren iki ele nazar eyle. “ İlk kültürel kırıntılar “el” dediğimiz organımızın ürünüdür. ‘İnsan beynindeki gelişmeler dil öğrenmeye el verişli hale gelince bir kültürel birikim Mart-Nisan 2021 Dil binlerce yıllık geçmişi, hafızayı bu güne taşır ve bugünde yaşatır. Asla ve asla dil ve inanç mekânsız değildir; zaman içerisinde farklı mekânlarda, farklı kültürlerden etkilense de bir kök hücresi, zamanı ve mekanı vardır. Zamansız ve mekânsız bir kültürde bahsedemeyiz. Bu tarihsel hakikat göz önüne alınarak toplumların zihniyet dünyasını, toplum gerçekliğini, dilini, kültürel birikimini, toplumsal hafızasını el almalıyız. Başta Rêya Hakk Kürt Alevî inancı olmak üzere diğer Alevî süreklerine de bu çerçevede bakılırsa;Bu inancın tarihî,coğrafyası, dili ile ilgili hakikati açığa çıkarmış oluruz. Bugüne kadar yapılan araştırmalara bakıldığında, ilk defa yerleşik hayata geçen, bundan hareketle din- inanç ile ilgili olguları yerleşik ya da yarı yerleşik yaşam tarzına göre örgütleyen kültürün Aryenik Kültür olduğu kabul ezilmiştir. Aryenik Kültür,demokratik toplum, Rıza Toplumu, komünal toplum olarak adlandırılan Neolitik kültürün imkanı doğmuştur” kültürel bir evrilmeye de yol açmıştır. Evrimsel gelişme, dil ve kültür arasında birebir bir ilişki mevcuttur. “insan davranışları milyonlarca yıllık birikimim eseridir. Yarattığı kültür bir bakıma sahip olduğu genetik yapıyla da ilintilidir. Kültürü algılardan, algıları ise biyolojik özelliklerden tümden ayıramayız.”(2) (Taylan Çintay,age.) Zamansız ve mekânsız kültür olmaz,her kültürün bir zamanı ve mekanı vardır. Bu hakikatın sonucu olarak; konuştuğumuz dilin, kavramların, kelimelerin de bir coğrafyası, zamanı, gelişim süreci vardır. Kavram yada kelimeler bir toplumun kültür tarihi açısından önemli birikime sahiptir.Toplumun üzerinde yaşadığı; varlığını, birliğini, dirliğini sürdürdüğü mekan dil ve maddi kültürün oluşumunda belirleyici olmuştur. Bir örnek verecek olursak “Heq, Xizir, Xwedé, Ezda, Star,Jiyar,Homa,Homet..”gibi kavramlar, kelimeler Rêya Hakk Alevî inancında sıkça kullanılır. Bu kavramlar bizi Aryenik Kültüre ve bu kültürün mekanına,coğrafyasına götürür. Dili dar anlamda kültür olarak tanımlayabiliriz. Dil bir toplumun kazandığı zihniyet ,ahlâk, estetik duygu ve düşüncelerin birikimidir. Bu bakımdan dil bir kimliktir. merkezidir.Fırat ve Dicle nehirleri bu kültürün hayat kaynağıdır. Aryen kültürünün yaşam kaynağı olması, enerjik, akışkan, çevreyi etkileyen,patlama yaratan,yığılmalı gelişen,yaratıcı bir kültür olması,zihniyet ve inanç alanında eşik olması tarihi bir hakikattir. Dil Aynı zamanda etnisiteyi,tarih ve medeniyeti kollektif bir kimliğin meşrulaştırılmasında coğrafya( mekan) ile doğrudan bağlantılıdır. Her sözün her kavramın bir yolculuğu vardır. Rêya Heq Alevi zihniyet dünyasında toprak yer değildir, doğada bağımsız ele alınmaz; ‘’Hérda Devréş’’tır ,’’Teberika Zérin’’dir, Mekane Anafatmadır,hakkın görünür olduğu mekandır. Çünkü insanlığın kültür değerlerine öz ve biçim kazandırır. Sürekli çark-ı pervaz halindedir, kendisini yeniler, kendi doğumunu gerçekleştirir Büyük Ana(Ana Mezın) dır. Bu Hakikatten dolayıdır “ Haktan geldik yine Hakk’a gidiyoruz” deniliyor. Kürtçede ‘’Xweza’’ kelimesinin “doğa, tabiat anlamına gelmesi Kendi doğumunu gerçekleştiren” manasına gelmesi bu gerçekliğe tamda karşılık gelmektedirler. Xwe”kendi”, Za”doğum” anlamına gelir. Sırrı hakikat Ana Kadının “Ma ve Za” hakikatinde gizlidir.Bu hakikat doğum kapısıdır.”MA” Hakk yasasıdır, “Za” ise bu yasanın görünür olduğu,yenilendiği, sırrı Hakikat Kapısıdır,”doğum” manasına gelir.Her sürek kendi rengi ile bu kapıdan görünür olur. MA: kırmançki-Zazaca Anne anlamına gelir, bu da aynı zamanda “biz” anlamına geldiği gibi doğal bir sesleniş manasına da gelir.”MA/ME” kavramları hemen hemen bütün dillerde anneye karşılık gelmektedir. Her can bu kapıdan görünür olurken mutlaka seslenir,seslenmek,dillenmek,bağırmak yaşam belirtisidir.Bu bakımdan dil var oluş gerekçesidir,kimliktir.Seslenmek zamanda ve mekânda yer almaktır. Kavramlar kültürel tarih için neden önemlidir? Alevî inancındaki kavramların kökenine inmek,ilk tanımlandığı anlam dünyasına bakmak tarih açısından neden önemlidir? Toplumların tarihinde, inancında, ritüellerinde ve hayattaki önemi nedir? “Her kavramın bir zamanı ve mekanı vardır”derken anlatılmak istenen nedir? Kavramla kimlik arasında ilişki var mıdır? Kavramlar nasıl inşa edildiler? Kavramların gerçek anlamı ile sonra yüklenen anlamı toplumda neyi ifade ediyor? İnsan aklı ile kavram inşası arasında nasıl bir ilişki vardır? İnsan aklının gelişmişlik düzeyi ile kullanılan kavram arasında bir bağlantı var mı? Kavramlar gerçeği açığa çıkara bilir mi? Gerçeğin üstünü örtmede kavramların gücü nedir? Mart-Nisan 2021 Nahak zihniyet Rıza Toplumu kavramlarının içini nasıl boşaltıyor? Kavramlardaki anlam yitimi ile kültürel soykırım arasında nasıl bir ilişki vardır? Bir dildeki kavramlar ile toplumun kültürel gelişimi arasında nasıl bir ilişki vardır? Toplumlarda yaşam,inanç ve kavramlar arasındaki ilişki toplumun hangi gelişmişlik düzeyini dile getirir? Köklü bir kültüre sahip olmak ile dil ve kavram ilişkisi arasında nasıl bir diyalektik bağ mevcuttur? Bir toplumun inancında, kimliğinin oluşmasında, tarih ve mekan içindeki gelişiminde dil ve kavramlar belirleyici durumdadır. Bu hakikatin farkında olan Kapitalist Modernist zihniyet, hakikat ve özgürlük arayışında bulunan toplumların kimliğini yok etmek için dil kırımına başlar ve kavramların içeriğini boşaltır. Çünkü kavramların anlam gücü aynı zamanda özgürleşen enerji gibidir,sürekli akışkan ve hareket halindedir. “Anlam birikimi ne kadar çok olursa olsun, eğer bu anlam birikimi enerji haline gelmiyorsa, dışa açılamıyorsa, dile gelmiyorsa özgürlüğü de açığa çıkaramaz........Bundan dolayı dil toplumsallaşmanın, toplumsal özgürlüğün temel varoluş koşullarındandır.(3) Erkan Pişkin, Yöntem,Hakikat ve Mitoloji. Aram yay. Sayfa:187 Doğru söz Hak kelamıdır Rêya Hakk Alevîler inançlarını “ sesin söze dönüştüğü dem i davrandan” başlatırlar. Serpiyan( ayakları üzerine durmak) oldukları günden beri Hakikat arayışı içinde olduklarına inanırlar. Sesin söze dönüştüğü an aynı zamanda, doğadaki ilişkiyi dile getirir, bunun için ilk heceleri çıkarır, varlığa anlam vermek ister “ varlığa anlam vermek ve onu haykırmaya çalışmak sesi ve ardından sözü açığa çıkarır.”Bundan dolayıdır Hakikat ve Özgürlük arayışı, sesin söze dönüştüğü anda başlamıştır.(4) (Erkan Pişkin. Age) Başlangıçta söz vardı, doğru söz hak kelamıdır. Bütün kutsal kitaplar sözü kutsamıştır. Yuhanna İncili’nde” Başlangıçta söz vardı söz Tanrı ile birlikteydi. Ve söz Tanrıydı” diyor. Kur ‘an “ oku” diyor. Zerdüşt inancında “Gotin” diyor. Gotin “ söylemek, söz” anlamına gelir. Bir Alevi deyişinde geçen aşağıdaki dörtlükte Qewl/Kavil kelimesini ,İkrarından dönmemek, İkrarına bağlı kalmak anlamına geldiği gibi, sözün kutsallığı, sözün gücü anlamlarınada gelir. Söz ağızdan çıkar ama kalpten gelir, kalpte Hakk’ın mihman olduğu gönül sarayıdır. Alevî inancında doğru söz “Hakk kelamıdır”, Qawl’ ine sadık kalma Rıza Toplumunun temel ahlâk ilkesidir. Qavl’ine sadık kalmayan ‘’Nahak’’ zihniyettir, bu da Rızasız Toplumu temsil eder. ‘’Qewl’’ kelimesi aynı zamanda Ezîdilerin İlahilerini tanımlamak için kullanılır, İlahilerin ismidir. Emri haktan kavli nebi, Tutarsın büyük sevabı, Çıkınca haklı cevabı, Elbet nefeste can olur Qavl’ine sadık kalma,Hakkın emri rızası olarak kabul edilir. Kullanılan sözcük yada isim bir kimliktir,temsil ettikleri değerleri taşırlar, o değerler ile aynı şeydirler. “ sözcüklerin kutsallığı; ...ruh taşıyıcılıklarından ileri gelir. Bu nedenledir ki, doğru ve yerinde kullanılmaları gerekir.......insanlara verilecek isimlerin de; onda karekter belirleme yada karakterine uyma özelliğine inanılır “(5) Alevî Zihniyet Dünyasındaki Kavramlar; Dilin hafızası “ Kelimeler, kavramlar, kuramlar gerçeği ortaya çıkarmanında gerçeğin üstünü örtmenin de aracı olabiliyor. Aynı şekilde özgürleşmenin veya köleleştirmenin araçları da olabildikleri gibi “.......” kavramlar, kuramlar gökten zembille iniyor degillerdir. Somut tarihsel-toplumsal koşullarda ortaya çıkıyorlar “(6) Kavramlar Sözlüğü. Editor:(Fikret Başkaya, Özgür Üniversite yay.) Kavramlar madem insanlarca inşa edilmişse, toplumsal boyutu varsa her kavram, zaman ve mekan sahibidir. Zaman ve mekan içerisinde toplumsal hafızayı, zihniyet dünyasını açığa çıkarır, içinde taşır. Dildeki her sözcük veya her kavramın geçirmiş olduğuaşamalar,değişim dönüşümler,duraklardilin hafızasını oluşturur. Dildeki kavramın değişimi aynı zamanda toplumundagelişiminianlatır. Mart-Nisan 2021 Rêya Hakk Alevî kavramları da binlerce yıldır toplum hafızasında, zaman ve mekan içerisinde kendini güncelleyerek, geçmişi geleceğe taşıyarak rıza toplumunun oluşturucu gücüdür. Hâk Söz İkrardır aynı zamanda güçtür, bu güç iktidarı inşa eden değil, Rıza Toplumunun Ahlâkî ve Politik gücünü oluşturur. Söz vardır keser savaşı Söz vardır kestirir başı Söz vardır bal ile yağ eder Ağulu aşı ( Yunus Emre) Sözün gücü toplumsallığı içinde var etmekle orantılıdır. Bundandır “ Pir Sözü Hakk Nefesidir. “ İçinde hilâf olmaz, binlerce yıllık yaşanmışlığın, zihniyet dünyasının, toplumsal hafızanın bileşkesidir . Hâk nefesini söylemek ummana dalmakla eştir. Toplumsal hafıza o toplumum varlığı, birliği, dirliği için gerekli olan ne varsa içinde barındırır. Toplumum yaşam şekli, kültürel değerleri, zaman ve mekanını,iklimi, doğa, birey ilişkisini; sistematik düşünce, zeka, kurgu, tasarım, mimari, deneyim, tecrübe gibi bir çok konuyu barındırır. Alevî inancında ki her kavram dil ve anlam bakımından zaman ve mekanı içinde barındırır, her kavram bir evrendir. “ Hak “ kavramı için “ Yedi kat yerde yedi kat gökte,arşta kürşte ,on sekiz bin âlemde kendine nakşeyleyen, insana bahşeyleyen “ şeklinde büyük bir zihniyetin devrimini dile getirir. Burada Alevi kavramlarının Etimolojik yapısına girmeyeceğiz. Binlerce Aryenik kelimenin tarihsel hafızasına da değinmeyeceğiz. Genel bir çerçeve çizmeye çalışıyoruz. Alevî hafızasındaki her kavram bu evrenin bir parçasını oluşturur. Her kavram,her söz ummandaki damladır. Her kavram yaşamın güçlü gerekçesi olmuştur. Bir dilin gelişmişlik düzeyi yaşamın gelişmişlik düzeyini, yaşamın gelişmişlik düzeyi de dilin gelişmişlik düzeyi’ni gösterir. “ Dile kavuşmuş toplum yaşamın güçlü gerekçesine sahip olmuş demektir. Dilin gelişmişlik düzeyi yaşamın gelişmişlik düzeyidir.” Bir nefeslik söyleyeyim Dinlemezsen neyleyeyim Aşk deryasın boyayayım Ummana dalmaya geldim ( Pir sultan abdal) Dilin maddi ve zihinsel dünyamızla ilişkisi Mart-Nisan 2021 Her toolumsal yapının kendisini üzerinde inşa ettiği zihinsel form vardır.Örnek verirsek, Klan Örgütleme modelinin zihinsel formu animizmdir. Toplumun Ahlâkî Politik olması, İkrar ve Rızalı yaşamı dilin kapsama alanını, zenginliğini, kelime sayısını, ifade gücünü etkiliyor. Zihniyet yapısı, ekonomik ilişkiler, doğa ile olan ilişkileri, zihniyet yapılanması dilin yapısını etkiler. Bir Semitik dil ve kültürü ile, Aryen dil gurubu ve kültürü; birey,toplum ve doğayla ilişki tarzları, paradigmaları farklı olduğundan dolayı bu farklılık birebir dile yansımıştır. Aryenik dil ve kültür yapısı ile Semitik dil ve kültür yapısı aynı zenginlikte simgesel dili ve kavramları inşa edemez ve kullanmazlar. Ya da devletli sistemlerin kavram inşa etme, ad koyma, rızalı yaşam düzeyleri ne kadardır? Nahak zihniyetin toplumsallaşma düzeyi sürekli savaş, öldürmek, katliam, taciz, tecavüz, avcılık üzerine inşa edilmişken, bu yapıları ile ne kadar Hakk kelamı söyleye bilirler. Bu tarihsel Hakikatten hareketle Nahak anlayış, iktidarcı sistemler Hakk kelamını söyleme, yada kavram inşa etme güçleri olmaz,ancak ve ancak kavramların içini boşaltır, arsızlık, hırsızlık yapar, kavramların manaları ile oynar, basitleştirir. Dilin bu özelliği politik bir alan olduğunun da göstergesidir. “Dil iktidar ile iktidar dışı/ karşıtı kesimlerin mücadele alanıdır aynı zamanda. Dilin maddi ve zihinsel dünyamızı şekillendirme gücü, iktidar sistemlerinin dilde hegemonya geliştirmeyi sürekli gündemlerinde tutmalarının sebebidir. Dilde ideolojik hakimiyet, yaşamda ideolojik hakimiyetin garantisi olarak ele alınmıştır “ Alevi inancında ki kelime ve kavramlar kullanılarak başkası üzerine hegemonya kurulamaz. Alevi Deyişlerinde, Gulbanklarında, kullanılan dil Xizir’ın dili olduğu için bir tahakküm aracına dönüşemez. Alevi inancında kullanılan dil daha çok Ana Kadının Kemaleti ile ilgilidir, hakikat ve özgürlüğün dilidir, bundan dolayı Alevi dili iktidar aracı olamaz. Söz ağızdan söylenir ama kalpten çıkar, kalp Hakkın gönül sarayıdır bu gönül sarayında iktidar olmaz. Aleviler “ Ya Xizir “ diyerek başkasını öldüremezler yada “ Ya Haq” denilerek cinayet işlenmez, “Heq” ismi ağza alınarak katliam yapılmaz. Toplumsal dinamikler kavramlara yüklenen anlamı belirlediği gibi varlıklarını bu kavramlar üzerinden devam ettirirler. Hâk Yol Alevî sürekleri farkı coğrafyalarda farklı isimlerle var olsalar da Hakk yolun kavramlarını kendi dillerine taşımışlardır. Aleviler Kelimeleriyle, Kılamlarıyla,Kelâmlarıyla, Gulbanklarıyla, Avazlarıyla bu inancın zihin yapısını, coşkusunu, kainatla iletişimini, sazın teli ile Turna avazında, Zakirin dilinde canlı tutmuşlardır. Hakikat ve özgürlük arayışı Alevi kavramlarında kendisini en üst düzeyde gösterir. Birey,toplum ve doğa ilişkisi bütünsel bir ilişkidir, aralarında İkrar ve Rızalık esası vardır. Mansur’ un “Enel Hak” söylemi özgürlük arayışının zihin dünyasını anlatır, Toplumun özgürlük arayışını dile getirir. Hakk,birey,toplum ilişkisini serden geçmesine neden olacak iki kelime ili özetlemiştir. Tarihsel hakikat bize göstermiştir ki özgür düşünce yoksa dil enerjik olmaz. “ özgür düşünce dilin özelleşmesi ile mümkündür. Özgür düşüncenin dili barış dilidir. Özgür düşünce insanın en yüce marifetidir. Marifet el, göz, dil ile başlar “ (10) (,Özcan İnce,XIZIR Hakyol, Dört Kapı kırk Makam. Nokta yay.sayfa,34.) Rêya Hakk Kürt aleviler dillerini tanımlarken “Zimané Me Zimané Xizir’e” derler. Tamda özgür düşünce, doğa ile ikrarlı ilişki, kainatın sürekli kendisini yenilemesi, evrendeki özgürlük arayışını esas alarak bu marifetli cümleyi kurmuşlardır. Xizir’ın dili, baskı, tahakküm, zor,öldürme, taciz, tecavüz,umutsuzluk dili olamaz. Xizir yoksa Hakk da yoktur,o hâlde Xizir’in dili Hakk kelamıdır. İnsanlığa ait bütün marifetleri içinde barındırır. Xizir’ın dili Aryen Dil gurubunun dilidir, semitik çoban dili aşılarak yeni kelime ve kavramlar inşa ederek,dilin dağarcığında devrim yaratmıştır. Aryen dil gurubu “ insanlığın kaybolmayan hafızasının temelidir” Hak Yol alevi sürekleri, özellikle Kürt Alevîler kabul görülmek istiyorlarsa, Toplumsallığı güçlü kılmak istiyorlarsa, özgür düşünceyi görünür kılmak istiyorlarsa mutlaka ama mutlaka kendi Ana dilleri ile inancını yaşamalılar. Dil; etnisiteyi, kültürü, tarihi ve medeniyeti içinde barındırır. Dil,kollektif kimliğin meşrulaştırılmasında en önemli araçtır. Dil artık bireysel bir hak değildir toplumsaldır. Alevi erkânlarında söylenen deyişler, okunan gulbanklar aynı zamanda toolumsal hafızayı barındırır. Kendi Dilimizi Oluşturmak Her dil bir tarih oluşturur. Alevi sürekleri hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar, Aryenik kavram ve kelimler olmadan zihniyet dünyalarını anlatamazlar. Hakk Yol Alevî inancına ait kelimeleri kendi inançlarına taşırlar yada inançları içerisinde karşılık gelen kelimeleri bulur, zihin dünyasını zenginleştirirler. Aleviler farklı coğrafyalarda, farklı inanç mensupları ile yaşarken; O topluma ait olan demokratik değerleri inkar etmez, kendi marifetlerini o değerler ile sentez hale getirirler. Hâk Yolu, bütün süreklerdeki Rıza Toplumu inancıdır, sadece Alevi süreklerinin inancı değildir. Bu bakımda Aleviler içine girdikleri toplumun Hakk yok değerlerine kendi marifetini taşır, kendi dili ile tanımlar ad koyar. Örnek verirsek Hz.Ali’ yi, “ Şahı Merdan, Şir’i Yezdan, Ebu Turap “ sıfatları ile adlandırmıştır. Adlandırma, isim verme bir kimlik kazandırmaktır. ‘’Ali’’ismine kendi dilleri ile marifet kazandırmışlardır. Bundan dolayıdır ki, Aleviler “ Ali çoktur Şahı Merdan bulunmaz “ demişlerdir. Bu söylemde dile getirilen hakikat nedir? “ Hakikat insanlığın demokrasi ve özgürlüğe susamışlığının adıdır. Kızılbaş Alevîler ‘’Ya Xizir, Ya Hakk derken; Mart-Nisan 2021 aradıkları özgürlük, hakikatin kendisidir.’’ Ya Ali’’ demeleri hakikatın ne kadar yüce bir değer olduğuna inanmalarıdır.”Burada önemli olan Aleviliğin farklı insanlardaki hangi değerleri aldığı, bu değerleri hangi kavramlar üzerinde inşa ettiğidir. Aleviler Hıristiyan, Musevî ve İslamiyetin hangi değerlerini aldı? Bu değerleri hangi kavramlarla adlandırdı? Hangi değerleri kendi düşünce süzgeçinde geçirerek marifet kazandırdılar? Örnek verirsek İmam Hüseyin için “ Şehitler Serdar-ı “ sıfatını uygun görmesi ne anlama geliyor? “ Serdar “ kelimesi hala Kürtlerin içerisinde, özellikle Kürt Alevilerce çok kullanılan bir isimdir. Bu isim hangi tarihsel hafızayı taşır? İslam iktidarına karşı , İslamın demokratik damarını, direnen inanç gerçekliğini, biat etmemeyi, ikrarından dönmemenin sembolü olan ‘‘Hüseyni’’ duruş ile “ Serdar olma” sıfatı arasında nasıl bir ilişki vardır? Aleviler zaman ve mekan içinde beraber yaşadıkları farklı inançlarda ki iyi,doğru ve güzelliğe ait kutsalları tanımsız bırakmamış mutlaka yolun dili,kemaleti ve marifeti esas alacak şekilde bir tanımlama yapmıştır. Kutsal olanı hiçselleştirmek, tanımsız bırakmak Nahak zihniyetin, Kapitalist Modernist anlayışın tarzıdır. Dile sadece bir iletişim aracı olarak bakmak dilin anlamını daraltmaktır.Her dil toplumun tarihsel hafızasını,kültürel dokusunu,zaman ve mekan içindeki gelişimini, değişimini barındırır. Dil aynı zamanda kültür aktarım ve benlik kazanım aracıdır. Dildeki her kavramın zaman ve mekanla ilişkisi vardır.Her kültür belli bir zaman aralığında ve mekânda görünür olur. Zaman ve mekân olmadan kültür olmaz. Dildeki kelimeler,kavramlar zaman ve mekanı içinde barındırır. Dildeki kullanılan kelimeler,kelimelerin fonetik, Etimolojik kökeni o toplumun hangi zihniyet yapılanmasına sahip olduğu ve hangi kültürel ortamdan geldiğini gösterir. Çoban kültürü olan Semitik kültürde dilin kelime sayıları sınırlıdır,orjinal bir kültür ve sanat yaratmamıştır. Buna karşılık Aryen dil gurubu Semitik dil gurubu aşılarak yeni kelime dağarcığı ile devrim yaratmıştır. Bu hakikatten dolayı, insanlığın kaybolmayan hafızası Aryen dil gurubunda gizlidir. Dil kavramlarla kendisini görünür kılar,her kavram evrendeki varlığa verilmiş bir isimdir. Bir isme sahip olmak var olmaktır,bir kimliktir. Varlığa anlam vermek varlığı tanımak,söylemek, seslenmektir.Haykırınca ses söze dönüşüyor. Evrendeki sesi,değişimi en iyi derecede gö- zlemleyen Ana Kadın, bu sesleri kendisine uyar- lar. Bundan dolayı ilk ad koyucular kadınlardır. Mart-Nisan 2021 Tarihsel ve kültürel değerlerine, zaman ve mekana bağlı olarak kendisini tanımlaya biliyorlar mı? Kendi Anadilleri ile derneklerde Xiziri çağıra biliyorlar mı? Kendi hanelerinde Anadili ile Çerağ uyandırabiliyorlar mı? Sözdeki keramet Ana Kadının içinde gi- zlidir;çocuk doğurduğu için nefes al- ma,çığlık,hareket,ritim,ruh,can, bunların hepsi birbiriyle ilişki hâlindedir ve Tanrı- çalık ile özdeştir. Bundan dolayı dil Ana kadının eseridir.Her doğum kendi dili ile var olur. Bu bakımdan Anadil bir ulusun kimliğidir.Baskı altına alınan ulusal kim- likler kendilerini tanımlarken etnisite ve dilden yararlanırlar.Dil geçmişi ve gelecegi anda birleştiren en canlı kaynaktır. Dildeki kavramların anlam gücü tarih- sel ve kültürel kökleri ,Ana kadın ile olan ilişkisi bu kadar güçlü iken,alevî sürekleri özellikle Rêya Heq Kürt Alevî süreği bu değerin farkında değildir? Tarihsel ve kültürel değerlerine, zaman ve mekana bağlı olarak kendisini tanımlaya biliyorlar mı? Kendi Anadilleri ile derneklerde Xiziri çağıra biliyorlar mı? Kendi hanelerinde Anadili ile Çerağ uyandırabiliyorlar mı? Bir çok deyişte geçen”Delil,Maz- lum,Rayber,Munzur,Fırat,Hay- dar,Çerağ,pir,Mürşit,Musahip, sersal,Qağant,Qavut,Dem,Devran,- Meydan,Peyker,Marifet,Hakikat,Bext,- text,Cemal,Cem,Civat,Çeper,Çar,Çi- le,Çıra,Destur,Dewreş,Dundıl,Cax,- Fam,Guman,Fél,Hewtemal,Xélas, Niyaz,Xweda,Star,Şah,Erd,Azman,Nur,- Şah,Heq, Xizir,Qewl,...vb” kavramların hangi dil ailesine, hangi zaman ve mekâna ait oldukları, Etimolojik kökenleri hakkın- da araştırma yapmak gerekmiyor mu? Aleviler söyledikleri Deyişlerde geçen kavramlardan ve çocuklarına verdikleri isimlerden bile bir hakikat inşa edebilirler. Günümüzde Aleviler ve özelde Kürt Alevi- ler kendilerini görünür kılmak istiyorlarsa, Ocaxlarına dönmeli, Pirlerine İkrar taze- lemeli, kendi dilleri ile Aleviliği yaşamalı. Özellikle Kürt Aleviler kendi dilleriyle Cem olmalılar. Hakikat arayışı olacak- sa zaman, mekân ve dille olmalı.
·
1.983 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.