Gönderi

Aslında hiçbir şey göründüğü kadar küçük değildir; doğanın derin gizemlerinin buyruğuna girmiş herkes bunu bilir. Felsefede mutlak gerçeğe varılamasa da, neden de sonuç gibi sınırlandırılamazsa da, derin düşüncelere dalan biri ayrıştırılan tüm güçlerin tek bir bütünde sonlanması karşısında büyük bir coşkuya kapılır. Her şey her şey için çalışır. Cebir bulutlara uygulanabilir; yıldızların saçtıkları ışıklar gül için yararlıdır; hiçbir düşünür akdikenin yaydığı kokunun takımyıldızları etkilemediğini söyleyemeye cüret edemez. Bir molekülün ne kadar yol katettiğini kim hesaplayabilir? Bu dünyadaki varlıkların kum tanelerinin yeryüzüne düşmesiyle ortaya çıkmadıklarını iddia edebilir miyiz? Sonsuz büyük ve sonsuz küçüğün karşılıklı gelgitleri, nedenlerin varlığın uçurumlarındaki yankısı ve yaratılışın çığları hakkında ne biliyor? Peynir kurdu önemlidir; küçük büyüktür, büyük küçüktür; zorunluluk ilişkisi içinde her şey dengededir, zihin için ürkütücü bir düşünce. Varlıklar ve şeyler arasında mucizevi ilişkiler vardır; bu tükenmez birliktelikte güneşten çiçek bitine kadar hiçbir şey hor görülemez; her şey bir başka şeye ihtiyaç duyar. Işık dünyevi kokuları gökyüzüne taşırken ne yaptığını bilir; gece yıldızların özünü uykudaki çiçeklere dağıtır. Uçan tüm kuşların ayakları bir iple sonsuzluğa bağlıdır. Filizlenme bir meteorun parçalanmasına, yumurtayı kıran kırlangıcın gaga darbelerine karışır, bir yer solucan doğumuyla Sokrates'in gelişini birlikte yönetir. Teleskobun işlevini yitirdiği yerde devreye mikroskop girer. Hangisinin görüş alanı daha geniştir? Siz karar verin. Bir küf parçası bir çiçek topluluğudur; bir nebülöz yıldızlar kümesidir. Daha da umulmadık olan zekânın olaylarının maddenin olgularıyla iç içe bulunmasıdır. Elementler ve ilkeler maddi dünya ile manevi dünyayı aynı ışıkla aydınlatana dek birbirlerine karışır, bütünleşir, çoğalırlar. Olgular kendi içlerinde sürekli bir gizem taşırlar. Evrendeki büyük değiştokuşlarda, evrensel yaşam bilinmeyen niceliklerde gelip gider, her şeyi etrafa yayılanların görünmez gizemine sürükler, tek bir düşü tek bir uykuyu gözden kaçırmaz, burada bir mikroorganizmayı serperken, şurada bir yıldızı ufalar, salınır, kıvrılır ve ışığı saçılan bir kuvvete, düşünceyi de bölünemez bir elemente dönüştürür, o geometrik nokta yani ben dışında her şeyi eritir, her şeyi atom-ruha dönüştürür, her şeyi Tanrı'nın içinde geliştirir, en üstten en alta tüm edimleri baş döndürücü bir mekanizma içinde birbirlerine karıştırır, bir sineğin uçuşuyla dünyanın hareketini birbirine bağlar; kim bilir belki de yasa gereğince gökkubbedeki kuyruklu yıldızın evrimini bir su damlasındaki tek hücreli bir organizmanın hareketine bağımlı kılar? Zihinden bir makine. Devindirici gücü küçük bir sinek, son çarkı Zodyak olan devasa bir düzenek.
Sayfa 185
·
28 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.