Gönderi

448 syf.
9/10 puan verdi
“Hepsi Masum Hepsi suçlu.”
Aşk, yalan, ihanet, intikam, acı, dostluk geçidi. Hepsi masum, hepsi suçlu... Şey sanırım bir kişi masum değil ama her neyse. Ben bu kitap ilk çıktığında arka kapağı okuyunca ilk söylediğim şey: Ay bu klişe, olmuştu. Bir alışveriş sitesi bana bedava kupon verince alacak şey bulamayıp kapağı güzel diye bunu aldım ve diyorum ki: İYİ Kİ ALMIŞIM. Önemli olan yazılan konu değil, işleniş ve detaylardır. Bunu hatırlamış oldum bu kitapla birlikte. Nadiren klişelerin iyi işlendiğini görürüz. Bu kitap o nadirlerden biri. Bu uygulama neden iki günde bitirdiğimi söylüyor bilmem çünkü kitabı verdiğim aralar ve uyuma molasıyla on iki saatte bitirdim. Çok sürükleyiciydi, çok eğlenceliydi ve bazı noktalarda çok dramatikti. Ağladım. (Ben zaten hemen hemen her kitapta ağlarım ama bu kitapta empatiden, Lou’ya kıyamadığımdan ağladım. Hayatı seven, ondan keyif almak için çabalayan ve aslında hüzünlü hikayesi olan karakterlere zaafım var.) Gerçekten beklediğimin üç dört katı iyilikte bir kitap buldum. Basit bir aşk kitabı sandım, sonuna kadar vasat didişmeler, romantizmler yaşanır ve sonunda da oğlan kızın cadı olduğunu öğrenir yine de onu sever. Kitap biter. Neredeee? Burada olmadığı kesin. Cadı meclisleri; kan cadıları, toprak cadıları, orman cinleri, kurt adamlar, zampara prensler ve krallar, cadı avcıları, deneyler daha neler neler. Tam bir KAOS. Ama mizah ve hüzünle birlikte. Lou’ya bayıldım... Çünkü onun en büyük korkusu ölüm. Genç yaşında bunu düşünecek ve bundan bu kadar korkacak bir sebebi var. Bu sebebin de ona sunduğu bir bakış açısı. Hayatı sevmesi, bu kadar anlam yüklemesi, değer vermesi, gökyüzü, rüzgar, yıldızları, çörekleri daha fazla görmek, daha fazla yaşamak için mücadele etmesi benim de onu sevmemi sağladı... Ben bunu yaşadım, babam anam beni sevmedi, elimde sütüm hayata küsüm karakterlerden o kadar nefret ederim ki her şeye inat doyasıya yaşamak için savaşan karakterlerin olduğu kitaplar kafadan 8/10 ile başlar bende. Daha düşük bir puan vermem asla. Lou tam bir savaşçı. Bencil diyebilirsiniz ona ama ben akıllı diyorum. Fedakarlık bence büyük ahmaklık. Lou’nun bozuk ağzı, alaycılığı ve sürekli birilerinden sevgi beklemesi ama hep karşılığında gönül yarası kazanması beni kalbimden vurdu... Kitabın yarısı güldürdü, yarısı ağlattı diyebilirim. Birbirlerine de düşman iki büyük düşmana sahip olan Lou’nun hayatta kalmak için düşmanlarından birini seçmek zorunda kalması zekiceydi. Neden mantık hatası olarak görenler var anlamıyorum? Tek düşmanla savaşmak ikisiyle aynı anda savaşmaktan iyidir. Özellikle de diğer tarafta kimin olduğu düşünüşdüğünde ve yanında olduğun düşman seni korumaya yemin ettiğinde... Yine de Lou’nun bu koruma yemini işini fazla ciddiye almadığını, hatta dikkatsiz ve açık davrandığını söyleyebilir ve bu konuda onu eleştirebilirim rahatlıkla. Tavırları daha uyumlu olsa onun için daha güvenli olurdu. Ama zaten bir suçlu olduğu bilindiğinden hiçbir konuda geri adım atmadı, papazla atışmaları eğlenceliydi ve kitap bu şekilde daha iyi bir hâl aldı o yüzden şikayetim yok. Reid’in kalın kafalı olduğu zamanlar beni gerçekten şaşırttı. Bir insanın Lou’nun ne olduğunu anlamaması için salak olması lazımdı ama işte cadılar şeytandır inancı o kadar güçlüydü ki Lou’nun cadı olması ihtimalini gördüyse bile hemen reddetti. Çünkü cadılar Lou gibi olamazdı... İşte sıkı sıkıya bağlandığımız inançlar bizi böyle kör ediyor. Bize zarar veriyor. Açık fikirli olmakta fayda var. Coco’yu ve Ansel’ı çok sevdim. Ama final biraz havada kaldı. Kitap içinde La Voisin’den bahsedildi de ben mi kaçırdım? Bu kimdi ya diye boş boş baktım çünkü. İyi bir kitaptı. Sözde tam kapanma döneminde herkes fıldır fıldır gezerken evde kafayı yemeyip eğlenmeme yardımcı oldu. Devamı çabuk çıkar umarım.
Yılan ve Güvercin
Yılan ve GüvercinShelby Mahurin · Yabancı Yayınları · 20212,313 okunma
·
207 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.