Tanpınar’ın ifadesiyle “Efendi Paris’i Evliya Çelebi’nin Viyana’yı seyrettiği gibi Kanunî devrinin şanlı hatıraları arasından ve bir serhat mücahidinin mağrur gözü ile görmez. O, 18. asır Parisine Karlofça’nın ve Pasarofça’nın millî şuurda açtığı hazin gediklerden ve devlet işlerinde pişmiş zeki bir memurun tecrübesiyle bakar.”
Özellikle ikinci Viyana kuşatmasından sonra başlayan savaş meydanındaki yenilgiler Osmanlı’da batı dünyasını araştırma düşüncesini doğurmuş ve bu yolda ilk defa Fransa’ya olağanüstü bir elçi göndermiştir. Amaç Fransa üzerinden daha fazla bilgi edinmek, iki devlet arasında dostluk bağı kurmak ve siyasi bir görev olarak addedilen Avusturya’ya karşı müttefik bir hareket imkanı bulmak. Askeri, bilim ve sanat alanındaki gelişmeleri takip için gönderilen elçimiz sanat alanında çeşmelerden,saraylardan, kadınların toplum içindeki durumundan, dönemin salgın hastalığı ve uygulanan karantinadan oldukça fazla etkilenmiş olacak ki tarihe geçen şu cümleyi kurar: ‘Dünya müslümanlar için hapishaneyken kafirler için cennettir.’ Memlekete döndüğünde verdiği bilgilerden çok etkilenen III. Ahmet Versailles Sarayına benzer saray yaptırmaya kalkar. Savaşlardaki yenilgi sebebi sarayla çözülemese de elçimizin oğlu Said efendi, İbrahim Müteferrika ile ilk matbaamızı açma hareketinin içinde yer alacaktır. Tabi bizim kadar Avrupa’da etkilenir ve yerleşik elçi göndermemiz Batı’da Turguerie akımının doğmasına vesile olur.
Not1: Yeniçeri ocağının 28. ortasında bulunduğu için ismi Yirmisekiz Mehmet Çelebi olarak geçiyor.
Not2: Fransa’nın başında 10 yaşındaki XV. Louis bulunduğunu da belirtmek isterim.
Not3: Yirmisekiz Mehmet Çelebi Paşamızın kabri ise Yavru vatan Kıbrıs’ta bulunmaktadır.