Gönderi

375 syf.
·
Puan vermedi
" Kim bilir ne kadar gururlanır­dı. " İtiraf ediyorum tüm seride içimde ukde kalan tek şey bu oldu. Büyükannenin , Prenses Selene ' nin başardığını görememesi ve her şeyden öte Prensesin de büyükanneyi tanıyamaması. Aslında bilinse iyi olurdu dediğim çok şey var, Winter' in, babasını kraliçenin öldürdüğünü öğrenmesi, Luc 'un ( Scarlet' in babası ) babasının bir aylı olduğunu öğrenmesi, Scarlet 'in büyükbabasıyla tanışması gibi gibi. Ama genel ölçüt " Ne değişirdi ? " oldu hep benim için. Eğer bu dediklerim olsaydı ne değişirdi ? Belki de hiç bir şey. Ama prensesin büyükanneyle tanışması çok şey ifade ederdi. Yıllarca hiç bir şey hatırlamadan, kendini bir ucube sanarak, hep itilerek ötekileştirilerek yetişen küçük bir kız çocuğunun / genç kızın belki de tüm hayatını değiştirirdi bu bilgi. 5 sene boyunca - hiç bir yaşamsal tepki göstermediği halde - canı pahasına ona bakan, onunla ilgilenen, farkında bile olmadan onunla arasında bir bağ kuran, ona isim veren ve en önemlisi onu seven bir kadının bir yerlerde var olduğunu bilmemek bana göre prensesimizin en büyük eksiği olmalı. Tamam hayatının bir noktasında bir sürü arkadaşı oluyor, çok mutlu oluyor ve çok seviliyor ama geçmişine dönüp baktığında o kızın hiç bir bağı yok. Ne annesi, ne teyzesi, ne babası. Ona sevgi verdiğini duyduğu, öğrendiği, hatırladığı hiç kimsesi yok üvey kuzeni olan çocuk hariç. Scarlet kitabında Cinder hangardaki o odaya iniyor, görüyor ama tüm o olayların içinde bunun ne anlama geldiğini ben hiç durup düşünmedim bile. O yüzden bu kitabın ilk bölümünde o kadar duygulandım ki ben. Büyükannenin gözüyle anlatılan tüm o sayfalar burnumun direğini sızlattı. Yazar yine döktürmüş. Aradaki androidle ilgili bölüm ve sonda yer alan - galiba başka bir kitabın ilk 2 bölümü - bölüm hariç o kadar güzeldi ki. Kahramanlarımızın hayatlarının dönüm noktaları , aradaki boşluklar, merak ettiklerimiz yine o kadar güzel anlatılmış ki bu kadar olur. Özellikle son bölüm beni mest etti. Savaşsız, kaçışsız, aksiyonsuz bir zamanda kahramanlarımız ki hepsi kendi özünde birer prens ve prenses olarak nasıl zaman geçiriyorlar, neler yaşıyorlar, arkadaşlıkları nasıl gidiyor, nasıl bir ortamdalar hepsi tek bölümde çok güzel verilmiş. Normalde sevdiğim içine sinen her kitaptan sonra biraz ara veririm damağımdaki tat dağılmasın, biraz tadını çıkarayım diye ama Uzak Yıldızlar 'da istisnasız her bölümde yaptım onu. Ödüm koptu bitecek diye. Ne kadar bitmesini istemesem de seriyi bitirdim, daha kaç kez okurum bilmiyorum. Her okuduğumda farklı bir tat alır mıyım, gözümden kaçan bir şey görür müyüm, yeni bir nokta yakalar mıyım bilmiyorum zira İko ' yu geçtim Rampion' a bile bayılıyorum.Daha ötesi olur mu merak ediyorum :) Seri olarak kalbimde taht kurdu. Dilerim herkes aynı tadı alır. ( Yazım o kadar uzun olmuş ki inanamadım. Sanırım bunu hüzünlü bir veda konuşması olarak kabul edebiliriz :) )
Uzak Yıldızlar
Uzak YıldızlarMarissa Meyer · Artemis Yayınları · 20161,525 okunma
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.