Kağnı-Ses | #kağnı #sesAdı: Kağnı-Ses
Yazarı: Sabahattin Ali
Türü: hikaye (öykü)
Sayfa: 160 sayfa
#kitapalıntısı
“Dünyada en tahammül edilemeyecek şey de artık aşık olmadığımız birisiyle beraber yaşamak mecburiyetidir.” (Bir Skandal)
“Hayatında yalnızlıktan başka bir şey görmediği için, müthiş yalnızlığının farkında bile değildi.” (Mehtaplı Bir Gece)
#kitapyorumu
Kitap Sabahattin Ali’nin iki eseri olan Kağnı ve Ses’ten oluşuyor. Her ikisi de sonu kötü biten 18 hikayeden oluşuyor. (Kağnı’da 13, Ses’te 5 hikaye var.) Konuları basit olmasına rağmen çıkarabileceğimiz onlarca ders barındırıyor. Bütün hikayeleri anlatamayacağım için kitaba ismini veren hikayeyi anlatmak istiyorum.
Kağnı: Tarla meselesi yüzünden Mevlüt Ağanın oğlu Savrukların Hüseyin, Sarı Mehmet’i vurdu. Sarı Mehmet’in ihtiyar anasından başka kimsesi yoktur. Köylü toplanır ve ihtiyar kadını şikayetçi olmaması için ikna etmeye çalıştı. İhtiyar şikayetçi olmamaya ikna oldu.
Yaklaşık bir ay sonra köye iki jandarma geldi. Savrukların Hüseyin’le kavgalı olan biri olanları hükümete bildirmişti.
Jandarma Sarı Mehmet’in anasının ifadesini de aldı ama o hiçbir şey söylemedi. Sadece “Ben kimseden davacı değilim!” diyordu.
Sarı Mehmet’in cesedi mezarından çıkarıldı. Mehmet’in anasına da kağnıyı koşmasını, oğlunu kasabaya götürmesi gerektiğini, doktorun muayene edeceğini söylediler.
Dövünerek ve ağlayarak oğlunu bir yorgana sardı. Gece yola çıktı. Jandarmalar daha öncesinde Savrukluların Hüseyin’i de alarak yola çıkmıştı.
İhtiyar kadın, iki sıska ve küçük öküzün çektiği kağnının arkasında çıplak ayaklarıyla yürüyordu.
Öküzler bazen hızlanıyordu ve kadın onlara yetişmeye, ağlamaktan çıkmayan sesiyle bağırmaya çalışıyordu.
Kağnının kenarına tutunarak biraz yürüdü. Ayakları birbirine dolanıyordu. Elleri kağnıdan kurtuldu ve yere yuvarlandı.
Kağnı ay ışığı altında, gecenin sessizliğinde ağır ağır kendi bildiğine ilerliyordu.