Gönderi

1823 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 29 days
^^Bu bir inceleme değildir, naçizane okurken aldığım parça parça notlardır.^^ Okuyanlar arasında, bunalıp da; 'amaan bize ne Rus tarihinden' diyenler oldukça fazla fakat Tolstoy gibi milliyetçilik karşısında duran bir yazarın bu kitapta anlatmak istediği sadece kendi tarihleri değildi. Toplumların savaşını anlatırken bir yandan da bireyin iç savaşını anlatıyor. Buna inanç arayışı, benlik arayışı ya da toplumda yer edinme savaşı da diyebiliriz. Salt savaş okumuş bile olsak, iyi bir tarih araştırmasının sonucu olduğu için giden zamana fazlasıyla değeceğini düşünüyorum. * İlahi yazgı konusuna sık sık vurgu vardı; savaşların, yaşananların, ölümlerin insan ağzından çıkmış gibi gözüküp aslında Tanrı kalemiyle yazıldığını farkediş hali. Tolstoy bu kitabı yazdığı dönemde derin bir inanç arayışındaydı, satır aralarında bu detay farkediliyor. * Tolstoy Kırım Savaşı'nda askerdi ve bu kitaptaki ölüm sahnelerini kendi anılarından yazdı aslında. "Savaştan bahsedince atların üstündeki asil askerler, sancaklar ve marşlar geliyor aklınıza ama orda sadece kan kokusu var, acı var, ölüm var ve bütün bunlar koca bir hiç için." diye yazmış makalesinde. * Tolstoy'un savaş hakkındaki fikirlerini araştırmak istedim biraz. Öyle güzel anlatmış ki hayatla ölüm arasındaki çizgiyi ve savaşın boşunalığını, bazı cümlelerde takılıp kalıyorsunuz. Bu anlamda 2.cilt daha doyurucu oldu ilkine göre. Savaş ve Askerlik Üzerine kitabında, bu konudaki makaleleri yer alıyor. Sonradan toparlanıp kitaplaştırılmış o dönemki yazıları. Halkı savaşa özendiren milliyetçiliği ve yurtseverliği sertçe eleştiriyor. Ayrıca bazı savaşların tanrı adına yapılıyor gösterilmesinin nedenini dine bağlıyor ve bu yüzden dine karşı çıkıyor. Ona göre asıl sebep yurtseverlik ve milliyetçiliktir, bunun bencillik olduğunu düşünüyor. Hiçbir milletin ya da ülkenin diğerlerine göre üstünlüğü yok diyor ısrarla. Hak vermemek mümkün değil. * Tolstoy, Anna Karenina'da Levin'e kendinden izler aktarmıştı. Bu kitapta da Piyer ve Andrey için aynı durum söz konusu. Kendi çıkmazlarını karakterler üzerinden yazmayı seviyor; inanç arayışını, varoluş sorgusunu sık sık yaşadığı için genellikle satırlarda bunu görüyoruz. Mesela Andrey'in babasını kendi babasından etkilenerek yazdığını okudum, eşinin notlarıyla alakalı bir araştırma metninde. Velhasılı kelam, Dostoyevski'nin de Tolstoy'un da kitap karakterlerinde kendi hayatlarından belirgin izler var. * Sık sık kullanılan Fransızca diyolaglar hakkında: Bunu aşağılık kompleksi diye yorumlayan tarihçiler var, Fransa medeniyetine ve sosyetesine özenti ile başlayan, sınıf atlama çabası sonucu oluşan bir durum. Ayrıca Tolstoy bu kitapta eleştiriyor bunu, savaş başlayana kadar yoğun Fransızca kullandı kitapta fakat savaş sonrası bölümlerde azalttı. Okuduğum makalelere göre bu Tolstoy'un ironisi. * Aslında tam anlamıyla bir tarih kitabı yazmak istiyordu fakat okunabilirliği kolaylaştırmak için araya ilgi çekici karakterler ve olay örgüsü katmaya karar verdi. Tolstoy'un babası bu savaş sırasında kıdemli askerdi ve sık sık not tutardı. Babasının bu notlarından çok faydalandı ve yıllarca araştırmalar yaptı. Ayrıca bazı bölümlerde geçen kont Tolstoy, babası anısına oluşturulmuş karakterdi. Bu kitabı roman olarak değil, savaşı ve etkilerini anlatan bir kitap olarak değerlendiriyordu. En büyük romanım diye nitelendirdiği Anna Karenina'ydı. * Dostoyevski ile kıyaslamak yanlış olur belki fakat yan yana getirirsek sanki bir şeyler eksik gibi geliyor Tolstoy okurken. Dostoyevski karşıt görüşleri daha çok bir arada tutuyor, savaştırıyor fikirleri ve kişilik analizlerini yoğun şekilde yazıyor. Tolstoy ise kendi fikrini ön planda tutuyor, fikrini haklı çıkarıcı şekilde hikayeyi geliştiriyor ve kişilik analizlerine derinlemesine girmiyor. Alt metinle doyurma olarak eğer bir kıyas yapacaksam, Dostoyevski kadar beni de doyurmuyor fakat yine kendi kalemiyle kıyaslarsam Anna Karenina'ya göre daha tatmin edici. * Filme göz attım. 1958'de çekilmiş olan filmdeki karakterleri görmek istedim, hayalimdeki görüntülerle benzerlik var mı diye. Nataşa'yı Audrey Hepburn canlandırıyor, çok severim ve gerçekten de çok uymuş kitaptaki tanımlamaya. Spoiler yememek için balo sahnelerine bakabilirsiniz sadece, kısa kısa var youtubeda ve gerçekten çok hoş.
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)Lev Tolstoy · İletişim Yayınları · 201721.2k okunma
·
33 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.