Gönderi

282 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 11 days
"Baba, gemi­ler batarken denizin canı acır mı?.."
'Sevgili dost, bir kitabı okurken insanın canı acır mı?..' Acıdı... 9 yaşındaki Cahide ve Kaya. İkisi de 9 yaşında. Hani herkesin dünyasının renkli vakitleri; cıvıl cıvıl, parlak, rengarenk... Ama bu çocukların dünyası karanlık sulara gömüldü. Son saatlerinde gördükleri mavi renk yuttu ve siyaha götürdü onları. Mustafa Bal, 9 ya­şındaki kızı Cahide'nin, "Babacığım bana ayakkabı al" di­ye yalvarmalarına daha fazla dayanamaz ve elinden tuta­rak İzmit'e doğru yola koyulur... 1958 yılının 1 Mart gü­nü, Cahide, yeni ayakkabılarını bir an önce annesine gös­terme isteğiyle, İzmit İskelesi'ne yanaşmakta olan Üsküdar vapurunu sabırsızlıkla izler. Kaya Sökmen de, ayakkabı almaya gittiği babasıyla birlikte boğularak ölen Cahide gibi 9 yaşındadır. İzmit Devlet Hastanesi'nde menenjit teşhisiyle tedavi gören Ka­ya, uzun süre ölümle pençeleşir. Sonunda doktorlar sevin­dirici haberi verirler Kaya'nın babasına: "Oğlun tehlikeyi atlattı. Pazartesi günü hastaneden çıkarabilirsin." Üs­küdar vapuruna binerlerken, anne ve baba, aralarına al­dıkları çocuğun iki elinden sıkıca tutmaktaydılar!.. Sadece çocuklar değil onlarca insanın dünyası kararıyor bu gemiler battığında. Adına türküler yazılan denizaltılarından taa Transatlantiğe kadar yazılı bu kitapta. NATO tarafından düzenlenen “Mavi Deniz” tatbikatı sonrası, yorgun bir şekilde dönüş yolundadır Dumlupınar denizaltısı. Tatbikatın yorgunluğu, eve dönüşün heyecanıyla yol alırken, bilmiyordu elbette gemide görevli 81 mürettebat, Nara Burnu açıklarında denizcilik tarihimizin en acı olaylarından birinin kahramanları olarak tarihe geçeceklerini. Nara Burnu, Çanakkale Boğazı'nın en derin, üst ve dip akıntılarının en sert olduğu bölgeydi. Bu sebeple boğazdan geçişler, denizciler için hep zorlu olurdu. Dumlupınar Denizaltısı'nın hazin öyküsü de bu sularda başlar. 1953 yılının 4 Nisan gecesi. Saatler 02:15'i göstermektedir. Dumlupınar Denizaltısı'na, İsveç bandıralı Naboland isimli yük gemisi çarpar ve denizaltı aldığı bu sert darbe ile birkaç dakika içinde boğazın serin sularına gömülür, 81 mürettebattan sadece 22 denizci sağ kalmış; onlar da torpido dairesine sığınmışlardır. İlk şaşkınlık ve panik havasının dağılmasıyla sağ kalan 22 denizci, kurtuluş umudu olarak yüzeye bir telefon şamandırası gönderir. şamandırada şu not yazmaktadır. “Dumlupınar Denizaltısı burada battı; kapağı açın ve irtibat kurun.” -Alo -Buyrun, ben Astsubay Selami -Nasılsınız? Kaç kişisiniz? -22 kişiyiz. Neredeyiz ? Ne oldu ? -Nara'dasınız geminiz battı. Endişelenmeyin Kurtaran yolda; sizi kurtaracağız -Ailelerimize selam söylüyoruz. Bizi kurtaracağınızdan eminiz. Vatan Sağolsun. Dumlupınar'la beraber yolculuk eden İ. İnönü Denizaltısı olayı fark etmeden geçip gitmiş, olayı haber alınca hemen geri dönmüştür. İkinci komutan Üsteğmen Suat da onlara seslenerek teselli ve tembihlerde bulunur. Sonra durumu haber vermek üzere kıyıya döner ve rapor verdikten sonra dönüp bir konuşma daha yapar. - Alo... Dumlu... - Evet... Dumlu... - Selami, nasılsınız? - Efendim, hava biraz fenalaştı. - Morallerinizi bozmayın, o hava size iki gün yeter. Sen çocukları yatır. Sigara içmeyin sakın. - Hepsi yatıyor. Sigara içmiyoruz. Işık da yok, karanlıktayız. - İhtiyaç lambalarını kullanmayın, ileride lazım olacak. - Kullanmıyoruz zaten, birinin ışığı çok zayıfladı. Kurtaran, Kazadan ancak 10 saat sonra gelebilmiştir. Şamandıra kablosu kılavuz olarak kullanılacak; aşağıya bir Çan gönderilerek mahsur kalanlar kurtarılacak planı yapılır. Ancak Kurtaran gemisi manevra sırasında şamandıra kablosunu da kopartınca tüm umutlar kesilir. Artık kılavuzluk yapacak bir kablo da yoktur. Bunun üzerine dalgıçlar 11 dalış gerçekleştirir ama hiçbirinde Dumlupınar'a ulaşamazlar. 7 nisan günü Milli Savunma Bakanlığı son bir tebliğ yayınlar ve çalışmaların durdurulduğunu, artık hiçbir ümidin kalmadığını açıklar. “Artık konuşabilirler, türkü söyleyebilirler, hatta cigara bile içebilirlerdi...” Akgün Akova bir dizesinde şöyle tanımlar aşkı: "Aşk, en derin kuyumuza düşen keman." Dumlupınar'daki 81 denizaltıcı, son nefeslerini verme­den önce bir keman sesi duyarlar. Turhan Astsubay, cen­netten kovulmayı göze alarak, hayattayken görev yaptığı Dumlupınar denizaltısındaki arkadaşlarının yanına gider ve onlara keman çalarak, aşk şarkılarını birlikte söylerler. Çoğumuzun duyduğu, izlediği Titanic Sunay Akın'ın kaleminden önce okyanusa sonra da kalbimize akar. Peynir yüklüydü Titanic. Bu yüzden "Peynir Gemisi" denilebilir ona. Tanrı'nın bile batıramayacağı söylenen ama lafla yürümeyen peynir gemisi! Battı ve beraberinde onca insanın hayatını batırdı. Titanic'te "birinci sınıf" yolcuların çoğu kurtarılırken, göçmenlerin cankurtaran sandallarına ulaşmaması için kapıların kapatıldığı bilinir. Kurtar­ma sandalındakiler, -2 derece olan ve sudaki tuz nedeniyle donmayan okyanusta yardım dileyenlerin sesini bastırmak için şarkı söylerler. Kapitalizmin kuralı olan insan ayrımının ezilen sınıf için ne anlama geldiği bir geminin batış anında su üstüne çıkar. Bu ayrımın kurbanlarından küçücük bir çocuğun cümlesi, okurken aniden içimizi ısıtır; "Halatlar sandalı denize indirir­ken, güvertede kalan babasına bakan çocuk, "Yunuslar ona yardım ederler, değil mi?" diye sorar annesine." Bu olayları bile edebiyatımızla bağdaştıran, birbirinden alakasız diyebileceğimiz kelimelerle sizi büyüleyen bir yazar - Sunay Akın. Antik acılar isimli kitabının girişi şöyle başlamaktadır: "Buzdağına çarptın mı bilmiyorum Ama Titanic Gibi oldu batışın Bir sen vardın çünkü Şiirin dört bacalı şairi" Daha bahsetmediğim onca olay ve kazalar... Kitaba devam ederken okyanusun bumbuz sularını hissedeceksiniz. Okurken can yeleklerinizi takmayı unutmayın!
Önce Çocuklar ve Kadınlar
Önce Çocuklar ve KadınlarSunay Akın · Çınar Yayınları · 19991,008 okunma
··
1,405 views
☾☆ Ay ışığı☆☽ okurunun profil resmi
Deniz seferleri, dalgalar... Sanırım reis kızı olduğum için bu tarz yazılar çok dikkatimi çekiyor. Daha bir farklı hissetmeme onları anlamama sebep oluyor... Harika bir inceleme olmuş. Eline, kalemine (klavyene) sağlık güzelim 🤞:-)
DostaViski okurunun profil resmi
Babana da okudun mu😅
7 next answer
Helbestvan okurunun profil resmi
"Baba, gemiler batarken denizin canı acır mı?.."çok güzel bir söz resmen hayatın anlamı
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.