Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Feminizmle alakalı olarak bilgilendirici ve yanlızca kadınların değil herkesin okuması gereken bir kaynak olarak görüyorum. Feminizmin birçok çalışma sahası içerisinde yazarın değindiği konulardan çok fazla sapmadan incelememi yapmaya çalıştım. :) Öncelikle yazarın bu kitabı yazmaktaki temel amacı feminizmin yalnızca kadın hakları için mücadele değil cinsiyetçilikle oluşan bütün mağduriyetlere karşı bir mücadele alanı olduğunu göstermektir. Toplumun, özellikle eril bireylerin feminist hareketin amacını tam bilmemekten kaynaklanan bir düşmanlık barındırır fakat yazara göre feminist hareket erkekler için de ataerkinin köleliğinden kurtuluş umududur. Feminizmin erkek karşıtlığı olduğu görüşünü kültürel benliğimize kazınmış bir durumdur fakat feminizm, erkek karşıtlığı değil cinsiyetçilik karşıtlığıdır. Yazar sık sık feminizmin kadın hakları savunuculuğundan ziyade cinsiyetçilikle alakalı her şeye karşı çıktığına değinmektedir. Tehdit ve de düşman, cinsiyetçi düşünce ve davranıştır. Basitçe ifade etmek gerekirse feminizm cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeyi amaçlayan bir harekettir. Yazar bu tanımla meselenin özüne iniyor ve sorunun erkek,kadın yada cinsel eğilimler boyutundan kurtararak cinsiyetçilik olduğunu belirtiyor. Feminist hareket 1700’lü yıllardan itibaren belli bir tarihsel süreç içerisinde meydana gelmiş ve kendi içerisinde dallara ayrılmış, seslerini duyurdukça daha farklı problemlere el atmış ve günümüze kadar gelmiştir. Bu süreç içerisinde feminist hareket içerisinde olan kadınların dahi birbirlerine karşı sınıfsal farklılıklar uyguladığı, feminist hareketin bir çıkar ilişkisine döndüğünü görmekteyiz. Feminist hareket içerisinde dahi bir işçi bir kadın ya da işçi bir erkeğin karısı ile yönetici pozisyonundaki erkeğin karısı denk görülmemekteydi ve reformist feministlerde de görüldüğü üzere feminizmin sözcüsü ve liderleri alt teba olan kadınlar değil, eğitimli ve statü sahibi olan kadınlardı. Kendi içlerindeki cinsiyetçilikle yüzleşmeden feminizmin bayrağını eline alan kadınlar, diğer kadınlarla etkileşimlerinde sıklıkla davaya ihanet ettiler(konu ile ilgili detaylar sf.23). Yani kadınlarda erkeğin üstünlüğünü en az erkek kadar kabul etmişlerdir. Reformist feministler, işçi sınıfının ve yoksul kadınların ikincil konuma itilmesine göz yumarak ve hatta bu sömürüye iştirak ederek, sırf mevcut ataerki ve onun müttefiki cinsiyetçilik ile işbirliği yapmış olmuyor, aynı zamanda kendilerine ikili bir yaşam sürme hakkı tanıyorlar: Biri zaten erkeklerle eşit oldukları iş yaşamı, diğeri de "istedikleri zaman" eşit olabilecekleri ev yaşamı. Kadın-erkek eşitliği için bir araya gelen kadınlar kendi aralarında dahi eşitliğin sağlanmadığının farkına varınca bilinç yükseltme grupları kurarak feminizmi doğru bir şekilde anlatmak ve eşitlik sağlamak adına politikalar izlemiş, hiçbir kadını bir diğerinden üstün tutmamıştır. Feminist hareket her ne kadar farklı yaşam tarzı varsa o kadar feminizmin biçimi olabileceğini görmüştür ve feminizm ister liberal ister muhafazakar olsun her kadının kendi yaşam biçimine entegre edebileceği varsayımını kabul etmiştir. Bu bakış feminizmi daha kabul edilebilir kılmış ve her kesimden kadına kapılarını tekrar açmıştır. (kadınların kendilerini ya da kültürü temelden sorgulamadan veya değiştirmeden feminist olabilecekleri düşüncesi). Bu konuyu daha anlaşılır kılmak adına kitabın birçok yerinde geçen kürtaj meselesini ele alarak açıklamak gerekirse; Bir kadın asla kürtaj yaptırmayı tercih etmeyeceği hususunda ısrar etmekle beraber kadınların kürtajı tercih etme hakkını savunabilir ve hala feminist politikanın savunucusudur. Fakat aynı anda hem kürtaj karşıtı hem de feminizmin savunucusu olamaz. Yazar ataerkil düşüncenin kadınları erkeklerden aşağı gören, ataerkinin gözüne girmek için biribiriyle rekabet eden ve birbirine karşı kıskançlık nefret besleyen kadınlar olarak toplumsallaştırdığını fakat feminizmin bu düşünceleri kadınların kafasından söküp atıp, ataerki düşüncenin boyunduruğundan kurtardığını söyler. Başat kurumun din olduğu dönemler ya da muhafazakar toplumlarda feminizm ile alakalı incelemelerini Hristiyanlık dini üzerinden ele almış ve özellikle kürtaj meselesi ile feminizmin Hristiyan köktenci düşüncesine meydan okumuştur. Bir kadının varlık nedeninin çocuk yetiştirmek olduğu düşüncesine karşı çıkmıştır.( Kadının kendi bedeni üzerindeki iktidarını ele alması için verilen mücadele Foucault’nun iktidar söylemindeki anapolitik ve biyopolitik kavramlarını hatırlattı. Foucault, anapolitik kavramı ile bedene tıbbi müdahale, doğum kontrol hapı, spor ile iktidarın bedeni fethettiğini söyler. ) Din ve feminizm ilişkisine bakacak olursak yazar genel olarak dinlerden bahsederken hristiyanlığın kadına bakış açısı üzerinden değerlendirmeler yapmış ve eksik kalmıştır. İslam'dan farklı olarak kadına değer vermeyen(ki İncilde Havva’nın ademi ayartması ve kadının kötülenmesi, cenneten kovulmanın sebebi olarak kadının görülmesi) Hristiyanlık dininde bazı algı değişimleri ile kadına olan bakış açısını değiştirerek Hristiyanlık ve feminizmi aynı çizgiye sokarak feminizme taraftar toplamaya çalıştığını düşünüyorum fakat kitapta yazarın ‘Pek çok insan hâlâ feminizmin din karşıtı olduğunu düşünüyor’ demesine karşılık ben feminizmin din karşıtlığı anlayışı olmasa da ilahi dinlerin(kuran,incil,ve tevratı baz alarak söylüyorum)ve feminizmin asıl ilkeleri bağlamında ters düştüklerini hatta ciddi çelişkiler barındırdığını düşünüyorum. Feminizm kadınlara bedenlerini olduğu gibi kabul etmelerini bedenleriyle barışık olmalarını özgürlükle bağdaştırmıştır. Ataerkil yapı kadının ne giyeceğine dış güzelliğine dahi karışmıştır. Feminist hareket buna karşı çıkar. Dönemin medyası feminist kadınların şişman çirkin olduğunu göstererek karalama politikaları izlemiştir ama feminist hareketin içinde her türden kadın vardır. Sınıf farklılıkları ve feminizm konusunu daha detaylı olarak ele alacak olursak; Farklı sınıflan içeren feminist gruplara giren kadınlar, ataerkiye karşı savaşta tüm kadınları birleştiren politik temelli kız kardeşlik görüşünün, sınıf meselesiyle yüzleşilmeden gerçekleşemeyeceğini görmüşlerdir. Ne var ki, yapıcı müdahalelere rağmen(bilinç artırma grupları gibi) birçok imtiyazlı beyaz kadın da feminizm kendilerine aitmiş, feminizmden kendileri sorumluymuş gibi davranmaya devam etmiş ve Sınıf farklılıklarının doğurduğu sorunlar feminizmin iç dinamitlerine ciddi zararlar vermiştir. İmtiyazlı kadınlar kendi sınıflarındaki erkeklerle birlikte daha fazla ekonomik kazanım elde ettikçe yani çıkarlarını sağladıkça alt tebaaya mensup kadınları görmezden gelmiş ve kendi kazanımlarını bütün kadınların ya da feminizmin bir kazanımı olarak göstermişleridir. Yazara göre bu durum işçi sınıfı kadınların kaderini büyük ölçüde etkilemiştir. Sınıf çatışmaları sonrası açıkça görünüyor ki feminizm asıl darbeyi haklarını elde edip geri plana düşen feminizmin asıl söz sahibi olan üst sınıf kadınlarından yemiştir. Ataerki düzel içinde - tekeşli olmayan ilişkilerde çoğunlukla kadının zarar gördüğü, erkeğe ise güç kazandırdığını farketmiştir. Kadınlar, başka bir kadınla birlikte olan bir erkekle cinsel ilişkiye girmeyi özgürce tercih edebilirken, erkekler başka bir partneri olan kadınlara genelde cinsel ilgi göstermeyeceklerdi. Yani erkek bir başka erkeğin iktidar alanına giremezken kadınlar bu konuda daha özgürdür. Çünkü bu alanda da iktidar sahibi olan erkektir.( Ayrıca Foucault Cinselliğin Tarihi kitabında da Yunun toplumlarında bu durumun aynı şekilde süregeldiğini anlatır.) Feminist hareket kadın bedeninin erkeklere ait olduğu düşüncesine meydan okur. Cinsel hazza dair cinsiyetçi düşüncelere yönelik feminist eleştirinin ürettiği diğer bütün olumlu değişimler gibi, bu da kadınların ve erkeklerin daha doyurucu cinsel ilişkiler kurdukları bir dünya yaratmaya yardım etmiştir. Feminizmin cinsellik politikaları hakkındaki görüşlerine değinecek olursak, ampirik verilerle sabit olarak görünmektedir ki, istenmeyen hamilelik oranları artıyor, ergenler tatmin edici ve güven verici olmaktan uzak cinsel hayatlar yaşıyorlar, gerek heteroseksüel gerek eşcinsel pek çok ilişkide yahut uzun süreli evlilikte kadınlar seksi yaşayamıyorlar. Tüm bu gerçekler, cinsellikle ilgili yenilenmiş bir tartışmaya ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Böylece özgürleştirici cinsel pratik kavramı feminizmin literatürüne girmiştir. Özgürleştirici cinsel pratik nedir? Feminizm bize ne söyler bununla alakalı? ‘Feminist söylemin cinsellik konusundaki sınırlarına rağmen feminist politika, kendi teori ve pratiği sayesinde karşılıklı mutluluk tasavvurunu sunan tek toplumsal adalet hareketidir. Yalnızca canımız istediğinde cinsel arzumuzu ifade etme ve cinsel hazzın içinde yaşamı olumlayan bir ethos bulma hakkına sahip olduğumuz ilkesine dayanan bir varlık erotikasına ihtiyacımız var. Erotik bağlar, bizleri topluma yabancılaşmaktan ve soyutlanmaktan kurtaran bağlardır. Cinselliğe duyulan özlemin olumlu ifadelerinin bizleri birbirimize bağladığı bir dünyada, hepimiz gelişimimizi destekleyip besleyecek cinsel pratikleri seçmekte özgür olacağız. Bu pratikler gelişigüzel cinsel ilişkiye girmeyi veya cinsel ilişki kurmamayı tercih etmek olabilir, bir tek cinsel kimlik ve tercihi kabullenmek de olabilir; yahut cinsiyeti, ırkı, sınıfı ve cinsel tercihi ne olursa olsun, erotik tanımaların kıvılcımını hissettiğimiz o insanlarla etkileşim sonucu yaşayacağımız, haritası çıkarılmamış arzular arasında başıboş gezinmeyi tercih etmek de olabilir. Cinsel özgürlük hareketinin yeniden başlayabilmesi için cinselliğe dair radikal feminist diyalogların tekrar gün ışığına çıkması gerekmektedir(sf.114).’ Yazar feminizm ile bazı kavramların bir arada bulunamayacağına dikkat çekiyor. (Önceki kısımlarda kürtaj hakkı ve feminizmde değinmiştim) Bir bireyin hem feminist hem de homofobik olamayacağını belirtiyor. Homofobiyle mücadele daima feminist hareketin bir boyutudur. Feminizm bu yaklaşımı ile biseksüel, lezbiyen, eşcinsel vb. bireylerinde haklarının savunuculuğunu yapmaktadır. Feminizmin özellikle üçüncü dalga dönemi bu konuya yoğunlaşmıştır. Feminizm sevgi ve aşk kavramlarınada değinirken ataerkil kültür içinde anladığı haliyle romantik aşkın insanı bilinçsiz, güçsüz ve kontrolsüz bıraktığına değinir ve aşk ve sevgi kavramının da erkeklerin çıkarına hizmet ettiğini söyler. Söz konusu mefhum, kişinin aşk ve sevgi adına her şeyi yapabileceği düşüncesini; binlerini dövmek, hareketlerini kısıtlamak, hatta öldürmek ve buna "tutku cinayeti" demek, "o kadını o kadar çok seviyordum ki öldürmeliydim" diye kendini savunmak olarak belirtiyor fakat bu noktada yazarın aşk ve sevgi kavramlarını tam manasıyla bildiğinden şüpheliyim. Ataerki kültürde kadın cinayetleri, tutku cinayetlerinin sebebi sevgi ya da aşktan ziyade patolojik unsurlar barındırdığını, kişinin yetişmiş olduğu çevrede şiddete meyilli olduğu, ruhsal problemler yaşadığı ve toplumsal baskı ile gerçekleştiği düşüncesindeyim. Hangi kültürde veya zihniyette olursa olsun aşk ve sevgi kavramlarını cinayet veya şiddetle bağdaştırmak doğru değildir. Birçok feminist kadın yanlış algılar sebebiyle erkeğe aşk ve feminizm arasında bir tercih yapmak zorunda hissetti kendini ve feminizm bir çok üyesini bu şekilde kaybetti. Hakiki bir feminist politika bizi esaretten özgürlüğe, aşksızlıktan aşka götürecektir. Aşkın temeli, karşılıklı birlikteliktir. Feminist pratik de toplumumuzda karşılıklılığın gerçekleşme koşullarını yaratacak tek toplumsal adalet harekettir. Feminizm heteroseksüeller kadınlar için özellikle erkeklerle aşk yaşamamak gibi bir şey değildir aksine gerçek aşk adalet temelleri üzerine oturtulur ve böylece feminizm istediği eşitlik ve adalete aşk sayesinde ulaşabilir. Feminizmin 3.dalgası(feminizmin 3 kırılma dönemi vardır ve 1990’ların sonundan günümüze kadar olan dönem) ile feminizm yeni bir anlayış ve boyut kazanmış, yalnızca kadını değil cinsiyetçilikten mağdur olan erkeğide koruma altına alan bir bakış açısı, yöntem geliştirmiştir. Kitabın isminde ve son cümlesinde ‘Feminizm herkes içindir’ sözü vizyoner feminizm anlayışının temelini oluşturmaktadır.
Feminizm Herkes İçindir
Feminizm Herkes İçindirBell Hooks · Çitlembik Yayınevi · 2018911 okunma
·
320 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.