"Annelik üzerine hep iyi ve güzel şeyler söylensin, yazılsın ya da anlatılsın istiyoruz ve bekliyoruz. Biliyorum.
Çünkü,
“Annelik kutsal
Cennet annelerin ayaklarının altındadır
Ana gibi yâr olmaz
Ağlarsa anam ağlar başkası yalan ağlar
Ananın bastığı yavru incinmez”
Ve daha niceleri ile evrilmişiz.
Anneleri eleştirmek, yadırgamak, suçlamak ya da bunları aklımızın ucundan geçirebilmek mümkün olamaz diyenler var. Biliyorum.
Bir de,
“Seni dokuz ay karnımda taşıdım
Yemedim yedirdim
İçmedim içirdim,
Giymedim, giydirdim
Hastalandın uyumadım başında bekledim
Senin için saçımı süpürge ettim”
Ve daha niceleri var ki...
Sanki olması gereken bu değilmiş de, bir lütufmuş gibi bunu sunanlar ve sananlar...
Kutsanmışlıkla üzerimize yıkılan, atılan bu sözler, ölü toprağı değil de ne sizce?
Hepsi işte bunlar yüzünden canım anne, biricik anne...
Senin yalnızlığın
Senin çaresizliğin
Hayalkırıklıkların
Yorgunlukların
Yetersizliklerin
Suçlu ve pişman hissetmen
Bitmeyen sorgulamaların
Bitmeyen kendini yargılamaların...
Oysa,
Annelik bu/bunlar değil.
İnsan olmak ne gerektiriyor ise annelik de onu, o kadar.
Ne azı ne çoğu...
Ne eksiği ne fazlası...
Seni senden alan bir şey değil annelik
Sana senden daha çok katan da değil...
Bir çocuğa annelik etmenin doğurmakla, beslemekle ilgili olmadığını hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz ve anlıyoruz işte...
Bir çocuğu yetiştirmek için bir köy gerekir diyen atasözleri de var dünyada unutma.
Sen yalnız değilsin.
Kutsal da...
Mükemmel de...
Olmak zorunda da değilsin,
Elinden gelenin en iyisini yapmaya gayret ettiğini biliyorum.
Annelik bu.
İnsan olmak da..."