Gönderi

616 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Selamlar! King sevenler, okuyanlar, okumayanlar, belki de ilk kez okuyacaklar! Şahane bir King kitabı yorumum var bugün. Enstitü, benim uzun süredir keyif alamadığım King okumalarına ilaç gibi geldi. Yaklaşık 3 gün süren okumam boyunca nerdeyse hiç sıkılmadığımı farkettim. Tüm detaylar hayalimde canlandı, karakterler sanki vücut buldu. Gelelim konuya; Kitap aslında iki ana karakter ve yan karakterlerden ibaretti. Ana karakterlerin buluşmasını ve olay örgüsünün toparlanıp onları birleştirmesini sayfalarca bekledim. İlk karakterimizi okuyarak başlıyoruz kitaba. Tim Jamieson ve yaşadığı yolculuğun sıradışı bir hâl almasıyla karşılaşıyoruz. DuPray'e yolu düşen ve gece bekçisi olarak orada yaşamaya başlayan Tim ile tanışıyor ve onu bir süre unutuyoruz. Ve karşımıza Luke Ellis çıkıyor sonra. Minneapolis'te sakin bir yaşam süren Luke, yaşıtlarından farklıdır. Onun farklılığı hem üstün zekâsı hem de telekinezi yeteneğidir. Bir gece evine giren kişilerce kaçırılır, penceresi olmayan ama kendininkine benzeyen bir odada gözlerini açar. Ve işte her şey o zaman başlar. Luke odadan çıkar, kapıyı açar ve karşısında bir koridor ile çocuklar bulur. Enstitü ile bu şekilde karşılaşırız. Luke olanlardan habersiz Enstitü'de neler yaşandığını anlamaya çalışır. Kendisi gibi arkadaşlar edinir. Ona ve arkadaşlarına deneyler yapılır, iğneler vurulur, acılar yaşatılır. Ama bir gün ansızın her şey değişir ve belki de birlikten kuvvet doğacaktır. Sanki filmdi ve ben de ön sıradan izleyiciydim. Gerilim ya da korku olarak değil, Enstitü'de çocukların neler yaşadığını hissetmek ve onların gözünden o kirli dünyayı tanımak için okuyun. Tavsiyemdir...
Enstitü
EnstitüStephen King · Altın Kitaplar · 20211,409 okunma
··
251 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.