Sezai Karakoç; büyük şair, düşünür, duruş adamı. Umut, medeniyetin kalbi. *
“ Sezai Karakoç, hakikatin en hakikatli, en arı duru, en diriltici sesi ve nefesi çünkü günümüzde..” **
Sezai Karakoç , Yitik Cennet eseri ile bizlere tarih bilinci ve şuurunun önemini gösteriyor aynı zamanda bizi gelenekle yeniden buluşturuyor. Gelenekte, tarihte önemli olan ruhtur. Bize düşen o ruhu kavramak ve o ruh bugüne nasıl taşınır? sorusu üzerine düşünmek ve üretmektir. Sezai Karakoç tam da bunu yapmıştır.
Eserinde, Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz.İbrahim, Hz. Yusuf,Hz. Musa , Hz. Süleyman,Hz. Yahya, Hz.İsa ve Hz. Muhammed’i insan-medeniyet ekseninde incelemiştir. Geçmiş, yaşar ve hayata yön verir. Peygamber kıssaları da kuru kuruya bir anlatımdan ibaret değildir.
“ Âdem’le Havva’nın Cennette öncesiz sonrasızmışcasına mutlu bir hayatı yaşadıkları zaman gibiydi hayatımız Batı’nın soluğu bize gelmeden önce.” sözleriyle eserine başlamış dün-bugün ilişkisini ilk cümle ile vurgulamıştır.
Her peygamberi bir cennet kapısına benzetmiş Hz. Muhammed’i ise “Cennet’in ta kendisi”olarak nitelemiştir. İnsanlığın yitirdiği cenneti ; düşüşle başlayan bulma yolculuğunu adım adım anlatmıştır.
“ Peygamber hayatı baştanaşağı bir medeniyettir. Hakikat medeniyetidir. Hakikat medeniyetini bir ağaca benzetirsek, o ağacın çekirdeği gibidir peygamber hayatı. Medeniyet, bu hayatın açılımından ibarettir.”
“Tırmandığını unuttunsa öyle duracağına düş ve yeniden tırman; durmaktan daha iyi bu. Ot gibi varolacağına öl ve yeniden diril.”
(*) Sezai Karakoç’u nasıl anlatabilirim bilmiyorum o yüzden bu kadarı ile iktifa ediyorum. Kitaplarını okuduğumuzda onu ve o ruhu daha iyi anlarız.
(**) Sezai Karakoç: Zamanın sesi değil, “ses”in “zaman”ı, Yusuf Kaplan.