Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

376 syf.
8/10 puan verdi
Sene 2010. Üniversiteyi yeni kazanmış bir gencim. Ramazan bitmiş, bayramı gelmiş. Biz de soluğu Sultanahmet’te almışız. Ne güzel soluklar Sultanahmet’te alınan soluklar… O gün de öyleydi. Aylardan Eylül’dü, yaz sıcağı henüz gitmemişti ve gençliğin getirdiği tasasız ruh hali vardı üzerimde. Ancak Sultanahmet Camii’nde kıldığımız Cuma namazı bana nahoş bir hatıra bırakmıştı, ayakkabılarım kaybolmuştu. Çalınmıştı belki de; ama bilmeden de çalındı demek istemiyorum. Camii imamı sağ olsun bana terlik vermişti. Altı üstü bir terlik, ama ayakkabısız biri için çok kıymetli. Her neyse, o günkü Sultanahmet gezimizi tamamen bu terliklerle yapmam gerekmişti. İşte o terliklerle gezmiştim bu kitabı edinmeme vesile olan 1001 İcat sergisini. Sergide, kitapta bahsedilen icatlar veya modelleri eşliğinde çeşitli açıklamalar bulunuyordu. Serginin göz bebeği elbette ki El-Cezeri’nin pek ihtişamlı olan filli su saatiydi. Bu filli su saatinin teknik anlamda bir harika olmasının yanında etkileyici bir sanat eseri olması da İslam’ın altın çağı olarak adlandırılan dönemin bir özeti aslında. Bir yandan bilimsel sahada inanılmaz bir birikim oluştururken, bir yandan dinî araştırmalarda kılı kırk yaracak bir titizlik sergilerken, bir yandan ilahî güzelliğin tezahürü niteliğinde sanat eserleri meydana getirirken, bir yandan da sosyal dayanışmayı en üst düzeyde tutacak teşkilatlar oluşturmak İslam medeniyeti diyegeldiğimiz o cevherin sac ayaklarını teşkil ediyor. Ancak bunlardan ne kadar haberdarız? Bu yazıya konu olan ve 1001 İcat sergisinin tamamlayıcısı niteliğindeki bu kitap bu sac ayaklarını tanıtıcı bir niteliğe sahip. Kitap İslam medeniyetinin günümüze katkılarını yedi başlık altında sunuyor. Bunlar Ev Hayatı, Okul, Pazar, Hastahane (kitapta böyle yazıldığı için aynen aktardım), Şehir, Dünya ve Evren. Görüldüğü üzere pek geniş bir konu yelpazesi mevcut; çünkü yukarıda da bahsettiğimiz üzere İslam medeniyeti dediğimiz şey orasından burasından kırpılarak sunulabilecek bir şey değil. Kitapta ele alınan konuların büyük çoğunluğu, Müslümanların daha iyi Müslüman olabilmek için yaptıkları etrafında şekilleniyor aslında. Namaz vaktinin belirlenmesinin gerekliliği hem astronomi, hem coğrafya, hem matematik alanında gelişme gösterme gerekliliğini doğuruyor mesela. Sağlıklı yaşam sağlıkla ibadet edebilmek için, ayrıca bedenin şükrü olarak da görüldüğü için, tıpta inanılmaz gelişmeler kaydedilebiliyor. Kitapta İslam odaklı bir medeniyetin sonucu olarak telakki edebileceğimiz bu tür örneklerin yanında, illaki İslam odaklı olmayan ama Müslüman topluluğuna ait olmakla İslamî addedebileceğimiz örnekler de var. Mesela üç yemekli menü olgusunun 9. yüzyılda Endülüs’e kadar gittiğini görmekteyiz. Bahsi geçen bütün icatlar, kuşe kağıda basılmış büyük ebatlı kitapta kayda değer miktarda görsellerle, hoş bir sunumla ve İslam’a yabancı birinin de anlayabileceği bir dille kaleme alınmış. Kitaptaki örnek bolluğunu değerlendirdiğimizde, isminin 1001 İcat olması hiç de yadsınacak bir şey değil. İnsan bunca nitelikli keşfin ve icadın içinde kendini bilinmez bir geçmişe doğru şaşırtıcı bir yolculuğa çıkmış gibi hissediyor. Burnuma Pazar akşamüzerleri televizyonlarda görebileceğimiz, adı sanı bilinmez, gizemli ve maceraperest çocuk filmlerinin kokusu dahi geliyor. İşte bu kokudan da hareketle bu kitabı -nasip olursa- çocuklarıma saklıyorum. Kendilerine ucuz bir filmin ittirmeye çalışacağı merak ve keşif duygusundansa gerçekten örnek alabilecekleri Müslüman şahsiyetleri ve onların inanılmaz keşiflerini öğretebilirsem biraz, belki onlar gibi olmak isteyeceklerdir. Kitap beni üniversiteye bir mühendis adayı olarak başlarken ne kadar etkiledi bilmiyorum; ama bir hardal tanesi kadar katkısı olmuşsa dahi, kayda değdi.
1001 İcat - Dünyamızda İslam Mirası
1001 İcat - Dünyamızda İslam MirasıKolektif · Foundation for Science Technology & Civilisation · 201014 okunma
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.