Gönderi

SULTAN VAHİDEDDİN'İN İSTANBUL'U TERK ETMESİ
Bu esnada 17 Kasım 1922 de Ankara Meclisi, padişahı vatana hıyânet ile itham eden teklifi kabul etti. Padişah can ve ırzının emniyette olmadığını anladı. Siyasi bir buhrana ve iç savaşa sebep olmak istemedi. Ortalık yatıştıktan sonra tekrar geri dönmek niyetiyle hicrete razı oldu. Sonradan, “Yaşamak imkânsız olan yerden hicret, Hazret-i Peygamber'in sünnetidir,” diyerek kendisini müdafaa etmiştir. Yanında 10 yaşındaki oğlu Ertuğrul Efendi ve 10 kişilik sâdık bendegânı bulunduğu halde, Malaya adındaki İngiliz zırhlısına binerek İstanbul'u terk etti. O zaman İstanbul işgal altında olup, İngilizlerin izin vermediği bir vasıta ile seyahate çıkmak zaten mümkün değildi. Bazılarına göre, padişahı İngilizler zorla götürmüşler; sonra da işgal kumandanı General Harrington padişahın hayatını tehlikede gördüğü için İstanbul'dan ayrılmak üzere kendilerinden yardım istediğine dair beyanatta bulunmuştur. İstanbul'u terk etmeleri mukadder gözüken İngilizler, padişahı da yanlarında götürmek istiyorlardı. Fakat düşman kaçıran yerine, düşman kurtaran gibi görünmek istedikleri için, kendisinden resmi bir müracaat vesikası almayı tercih etmişlerdir. Hünkâr, çaresiz buna dair mektubu yazmıştır. Hatta İngiltere, padişahın İstanbul'u terk etmesini daha baştan beri istiyor; ancak bunu açığa vurmuyordu. Lord Curzon, 1920'lerde padişahın İstanbul'u bırakarak, Bursa veya Konya'ya geçmesini talep etmiş; bunu kabul etmeyen padişah, İstanbul'u korumak adına, tahtını ve hayatını feda etmiştir. Padişahı, ancak kendisine biçtikleri rol tamamlanınca, bir paçavra gibi kenara atmayı planlamışlardı. Nitekim Fethi Sâmi Bey der ki: “Sultan Vahideddin, devleti ve milleti sıyânet için paratoner vazifesi gördüğünü söylerdi.”
Sayfa 404Kitabı okudu
·
34 görüntüleme
siyasitarihçi okurunun profil resmi
siyasi bir buhrana ve iç savaşa zaten yeterince sebep oldu. Gereksiz bir vurgu olmuş
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.