Gönderi

355 syf.
·
Not rated
·
Read in 14 days
Bülbülü Öldürmek
" Irkçılık ideolojik bir düşünce değil , Aksine psikolojik bir hastalıktır. " Malcom X, 1960 yılında yayınlanan Harper Lee tarafından yazılmış, 1961'de Pulitzer Ödülü kazandıran, klasik bir kitap olan Bülbülü Öldürmek, Harper Lee’nin hayatı boyunca yazdığı iki kitaptan ilkidir. Bülbülü Öldürmek kitabında ırkçılık, eşitsizlik ve özgürlük kavramları Scout Finch denen küçük bir çocuğun gözünden anlatılıyor. Babası Atticus bir avukat ve masum olan bir siyah adam için adalet arıyor. Scout ve erkek kardeşi Jem Finch adındaki genç karakterlerin gözünden, Harper Lee bize adalet, siyahlara karşı yapılan ırkçılık ve toplumdaki ön yargılardan bahsediyor. Özellikle kitaptaki Atticus karakteri, adalet ve eşitlik kavramlarını okuyucuya güzel bir biçimde aktarıyor. Atticus’un çocuklarına karşı sergilediği tutum, davranış biçimleri ve ailecek toplumda doğru olarak benimsenen fakat yanlış olan yargılara karşı verdikleri mücadele oldukça etkileyici. Atticus karakteri yüreğe güç verip, hayattaki doğruları sorgulayıp, umudumuzu yitirmeden içimizdeki mücadele gücünü ortaya çıkartıyor. Kitabın etkileyici bir içeriğe sahip olduğunu ve akıcı okunduğunu söyleyebilirim. Bülbülü Öldürmek’i hala okumadıysanız, okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Atticus bir gün Jem’e şöyle der: “Arka bahçede konserve kutularına ateş etmenizi tercih ederim. Ama kuş peşine düşmenin kısa sürede çok çekici hale geleceğini biliyorum. İstediğiniz kadar karga vurun ama unutmayın, ‘Bülbülü öldürmek günahtır.’” Atticus’un, bir şeyi yapmasının günah olduğunu söylemesine ilk kez tanık olan Jem nedenini Bayan Maudie’ye sorar. Bayan Maudi, “Baban haklı,” diye cevap verir. “Bülbüller bir şey yapmazlar. Yalnız öterler. Bahçelerdeki tohumları yemez, çiçeklere zarar vermezler. Yalnız bizim için tatlı tatlı öterler. Bunun için bülbülü öldürmek günahtır.” Burada “Zararsız olanları öldürmenin günah olduğunu ana fikriyle” sesi çıkmayan masum siyahlara da gönderme yapmaktadır." Çocuk gözüyle olaya yaklaşan Scout, babasının zencilerin avukatlığını yaparken kasabalı beyazlar tarafından pis zenci dostu biri olarak değerlendirilmesini yadırgamakta ve neden böyle olduğunu babasına sorarak, bu sorularla cevabını bulmaya çalışmaktadır. …“Atticus Fich: Bu, Jem ve sana haksızlık gibi gözüküyor biliyorum. Her şey bize karşı dahi olsa elimizden geleni yapacağız. Belki ikiniz de büyüdüğünüzde bu olaya anlayışla, bilinçle bakabilirsiniz. Yüzünüzü kara çıkartmadığımı anlayabilirsiniz. Bu dava, bir vicdan meselesi. O adama yardım etmezsem kiliseye gidip Tanrının önüne çıkamam. Scout: Yanılıyor olmalısın Atticus. Atticus: Neden? Scout: Herkes senin yanıldığını düşünüyor. Atticus: Düşünebilirler. Saygı göstermek gerekir ama başkaları ile yaşayabilmeden önce kendimle yaşamayı bilmeliyim. Çoğunluğun sesi doğrudur kuralının dışında yalnızca vicdan kalır.” Kasaba halkının tepkilerine ve hatta linç girişimlerine rağmen davadaki pozisyonunu koruyup çocuklarını gururlandıracak bir savunma hazırlar. Eli silahlı bir kalabalığın karşısında durabilecek kadar cesurdur da. Kasabanın en iyi nişancısı, olmasına rağmen şiddetten hoşlanmadığından elini silaha sürmez. Ve oğluna oyuncak tabancanın bile kötü bir seçenek olduğunu öğretmeye çalışır. Savunma Atticus: Dava iki tanığın ifadesine dayanıyor. Sorgulama sırasında sözler ne kanıtlandı, ne de yalanlandı. Yalnızca sanık tarafından karşı çıkıldı. Sanık suçlu değil ama bu salonda biri suçlu. Savcının tanığına gerçekten acıyorum. Ama bu duygum suçsuz birinin yaşamını tehlikeye atacak boyutta değil. O ise suçluluk duygusunu örtbas etmek için bunu yapıyor. Suçluluk duygusu baylar. Çünkü onu harekete geçiren bu. Suç işlemedi. Yalnızca bu toplumun uzun süredir benimsediği bir töreye karşı geldi. Öyle bir töre ki buna karşı gelen toplum dışı bırakılır. Acımasız bir yoksulluğun ve bilgisizliğin kurbanı o. Ama ona acıyamam. O bir beyaz çünkü. Yaptığının bilincindeydi. İstekleri daha ağır bastığı için töreyi kulak ardı etti. Ardından yaptıkları ise hepimizin şu veya bu zamanda yapmış olduğumuz bir şey. Sonra da her çocuğun yaptığını yaptıfSuç kanıtlarını yok etmek istedi. Bu kez çaldığı oyuncağı toprağa gömen bir çocuk değildi o. Kurbanını göz önünden uzaklaştırmak istedi. Buradan dünyasından gitmeliydi. Suç kanıtlarını yok etmeliydi. Neydi bu kanıt? Tom Robinson: Bir insan. Tom Robinson’u uzaklaştırmalıydı. Tom ona yaptıklarını anımsatıyordu. Ne yapmıştı? Beyazdı ve bir zenciyi baştan çıkarmaya kalkmıştı. Bu toplumun ağzına bile alamayacağı bir şey yapmıştı. Siyah bir insanı öpmüştü. Yaşlı, beyaz bir amcayı değil de güçlü, kuvvetli genç bir Zenci erkeği. Töre olay sırasında vız geliyordu ama sonradan yakasına yapıştı. Babası onu gördü. Sanık babanın sözlerini aktardı. Baba ne yaptı? Kesin bilmiyoruz ama Mayella’nın bu işi sol eliyle yapan biri tarafından fena şekilde dövüldüğünü gösteren kanıtlar var. Bay Ewell’ın yaptıklarının bir bölümünü biliyoruz. Her Tanrı korkusu olan, saygı değer beyazın yapacağı gibi davacı oldu ve dilekçenin altına da adını sol eliyle yazdı. Tom Robinson da karşınızda tek eliyle oturuyor, sağ eliyle. İki beyazın sözlerine karşı elimizde ne var? Sessiz, terbiyeli, alçak gönüllü, beyaz bir kadına acımak cüretini gösteren bir zencinin sözü. Davranış ve görünümlerini yinelemek istemiyorum. Sizler de gördünüz. Savcının tanıkları -Şerifin dışında- ifadelerini güven içinde verdiler. İfadelerinden kuşku duyulacağından, onlara inanılmayacağından yana kaygıları yoktu. Çükü temelde hepsi, tüm Zenciler yalan söyler, bütün Zenciler ahlaksızdır, bütün zencilerin gözleri beyaz kadınlardadır görüşlerinden hareket ederek karar vereceğinize inanıyorlardı. Bunlar ancak basit insanların düşünceleri olabilir. Bunların Tom Robinson’un derisinin rengi kadar kara düşünceler olduğunu söylememe gerek yok. Doğruyu siz de biliyorsunuz: Zencilerin kimisi yalan söyler, kimisi ahlâksızdır, kimisinin gözü de siyah olsun beyaz olsun tüm kadınlardadır. Bunlar tüm insanlar için geçerlidir. Bir ırka yansıtılamaz. Bu salonda yalan söylememiş hiç kimse yoktur, ahlâksızlık yapmamış kimse yoktur, bir kadına istekle bakmamış kimse yoktur.» «Atticus sustu ve mendilini çıkardı. Gözlüklerini sildi. Babamızın terlediğini ilk kez görüyorduk. Yüzü hiç terlemeyen adamlardandı, ama şimdi pırıl pırıl parlıyordu. «Son bir söz daha baylar. Thomas Jefferson tüm insanların eşit yaratıldıklarını söylemiş. Washington’dakiler bu sözü kafamıza vurup dururlar. Şu 1935 yılında kimileri bu sözü her durum için geçerli kılmaya çabalamaktadırlar. Bunun en gülünç örneğini de akıllılarla geri zekâlıları ve tembelleri yarıştıran öğretmenlerimiz vermektedirler. İnsanlar eşit yaratılmadıkları içindir ki bir sürü çocuk aşağılık duygularıyla kıvranmaktadır. Biz, söylediklerinin Idu anlamda bir eşitlik olmadığını biliyoruz. Kimileri ötekilerden akıllıdır. Kimileri daha fazla olanakla doğar. Kimi erkekler çok para yapar, kimi kadınlar daha iyi kek pişirir. Yine diğerleri çoğu normal insanın düşleyemeyeceği kadar yeteneklidir. Ama bu ülkede herkesin eşit yaratıldığı ilkesine dayalı bir şey var. Bu öyle bir kurum ki züğürt biriyle Rockefeller’i eşit, gerizekâlı ile Einstein’ı eşit, kara cahille rektörü eşit kılar. Bu kurum yargı organıdır baylar. Yüksek Mahkeme’den tutun da en gösterişsiz kasaba mahkemesine kadar eşitlik esastır. İnsan yapısı tüm kurumlar gibi, bütün mahkemelerin de yanılgıları olabilir, ama yine de ülkemizde eşitliği yargı organları sağlar ve yargı organının önünde herkes eşittir. Mahkemelerimizin ve jüri sisteminin güvenilirliğine körü körüne inanacak kadar idealist değilim. Bunlar birer ideal değil birlikte yaşadığımız gerçeklerdir. Mahkeme, karşımda oturan jüri üyelerinden daha iyi değildir. Mahkemeye de jüri kadar güvenilir. Jüriye de onu oluşturan kişiler kadar. Duyduklarınızı duygusallığa kapılmadan değerlendireceğinize ve kararınızda sanığı ailesine bağışlayacağınıza inanıyorum. Tanrı adına görevinizi yapın.» Zenci hizmetçi Calpurnia Jem ve Scout’u bir zenci kilisesine götürür. Bu durum Atticus’u hiç kızdırmaz aksine bundan mutlu olur. Atticus bir zenciyi savunmanın bedelini ağır ödemektedir. Bütün kasaba ona cephe almış, pek çok doğrudan ya da dolaylı yoldan tehditle karşılaşmıştır. Atticus’un müthiş savunma konuşması yapar: “Gerçek şudur. Bazı zenciler yalan söylerler, bazı zenciler kadınlara karşı saygısızdır, beyaz kadın olsun, siyah kadın olsun, fark etmez. Fakat bütün bunlar yalnız bir ırkı değil, bütün insanlığı ilgilendiren suçlardır. Bu salonda hayatında yalan söylememiş, ahlaksız bir davranışta bulunmamış bir insan olabileceğini sanmıyorum.” İddia makamı ve savunma dinlendikten sonra jüri karar verir. Zenci mahkûm edilmiştir. Davayı izleyen çocuklar bu duruma çok üzülürler çünkü babaları gibi onlar da zencinin masum olduğuna inanmaktadırlar. Zenciye yasalara göre idam cezası verilmiştir. Cezası infaz edilene kadar bir hapishaneye gönderilir. Buradan kaçmaya çalışırken muhafızlar tarafından vurulur ve ölür. “Başka insanların yüzüne bakabilmek için önce kendi yüzüme bakabilmeliyim. Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır.” “Ama bazen bir adamın elindeki İncil babanın elindeki viski şişesinden daha tehlikeli olabilir.(…) Bazı adamlar vardır, o adamlar öbür dünyayla öyle meşguldürler ki bu dünyada yaşamayı hiç bilmezler, şu sokağa bak sonucu görürsün.” “Bildiğin her şeyi söylemek zorunda değilsin. Ayrıca insanlar kendilerinden daha çok şey bilen birini çevrelerinde görmekten hoşlanmazlar. Sinirlenirler. Doğru konuşarak onları değiştiremezsin, kendileri öğrenmek istemelidir, onlar öğrenmek istemiyorlarsa bir şey yapamazsın, ya çeneni kapar ya da onlar gibi konuşursun.’’ “Ama sabah olunca her şey hep daha iyi olur” Bülbülü Öldürmek okumadığınız okuma listenize almanız dileğiyle Keyifli okumalar dilerim.
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Sel Yayınları · 201472.1k okunma
··
697 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.