Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

389 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Milliyetçi Bakışla Ekonomik Geri Kalmışlığımız ve Çözümler
TÜRK MODERNLEŞMESİ – İKTİSADİ ZİHNİYET İktisat alanı akademisyenlerinden Abdülkadir İlgen’in yazmış olduğu kitap, 5 bölümden oluşuyor. Kitap, Türk toplumunun ekonomik bakımdan neden gelişemediğini irdelemekte, bu soruna farklı açılardan cevaplar vermeye çalışmaktadır. Kitapta Osmanlı ekonomik sisteminin yozlaşması, bürokrasinin ve yasaların olumsuz etkisi, sahip olunan iktisadi zihniyetin yozluğu, kanaat ahlakı gibi sebepler ekseninde yaptığı izahlarla okuyucuya yoğun bilgi aktarımı yapılmaktadır. Kitabın içerik bakımından oldukça dolu/ yoğun olduğunu söyleyebilirim. Kitabın sonlarına doğru iktisatçı, iktisat sosyolojisi hocası Sabri Ülgener’e genişçe yer ayrılmış; Ülgener’in yetişmesi, eğitimi, çalışmaları, metodu ve fikirleri hakkında bilgiler verilmiş, eleştirisi yapılmıştır. Kitap, son kısımda sekülerleşmeye yönelik eleştiri ilebitmektedir. Kitapta yer alan konular, sosyal bilimler alanında disiplinler arası/ üstü ilişkilerin kurulduğu bir dönemde buna uygun olarak ekonomi, sosyoloji, felsefe, tarih ve din etkileşimi/ yan yanalığı ile işlenmekte; ekonominin, kendi dışındaki birçok alanla ilişkili olduğu belirtilmekte ve gösterilmektedir. Kitapta yer yer akademik dilin kullanılması, alana ilişkin akademik dile hakim olmayan okuyucuyu zorlayacak/ yoracak belki de sıkacaktır. Osmanlı bürokrasisi ve yasaları, kapitalist burjuva sınıfının oluşmasına izin vermemiştir. Sınırlı üretim, fiyat ve kalitenin belli bir standartta tutulması, servet birikiminin müsadere sistemiyle engellenmesi Müslüman tebaanın ekonomik kalkınmasına mani olmuştur. Azınlıklar (bilhassa Rumlar ve Ermeniler), Batı ile temas halinde Osmanlı ekonomisinde oldukça etkin, egemen bir konuma gelmişler, nerede ise piyasanın tamamına hakim olmuşlardır. Devlet, bunu tehdit olarak görmüş ve bazı sınırlamalar getirmişse de zaman zaman çeşitli sebeplerle/ baskılarla yabancı tüccarlara ve azınlıklara birtakım ekonomik ayrıcalıklar da tanımak durumunda kalmıştır. Azınlıkların ekonomi alanında gittikçe güçlenmeleri, Müslüman tebaanın nüfusunun, işgücü ve üretim gücünün savaşlarda yaşanan kayıplarla bir hayli azalması da, devlet tarafından, önemli bir risk olarak görülmüştür. Gayrimüslim vatandaşların ekonomik durumu, Müslümanlardan çok daha iyi bir halde idi. Türkiye Cumhuriyeti ‘nin kurulması ile nüfus mübadelesi yaşanmış ve sermaye sahibi azınlık nüfus, ülkeden ayrılmıştır. Sermaye sahibi, müteşebbis azınlıkların ülkeden ayrılması sonucunda ekonomik faaliyetler ve yatırımlar büyük ölçüde devlet tarafından yürütülmüştür. Bunun o dönemde başka bir yolu veya yöntemi olmadığı açıktır. Türkiye, çok uzunca bir süre tarım toplumu görünümü arz etmiş, halen sanayileşmesini tamamlayamamıştır. İthalatın ihracattan fazla olması ekonominin gelişmesini, halkın refahını ve kalkınmayı engellemektedir. İthalatın, ihracattan fazla olması, Türkiye için oldukça olumsuz bir durumdur. Ortaçağda İslam’ın yorumlanması, anlaşılması ve yaşanmasında kanaatkarlığın ve tevekkülün ön plana çıkarılması ile iktisadi düşünce ve ahlak yara almış, üretim ve tüketim dar kalıplar içinde yürütülür olmuş, ekonomik kalkınma sağlanamamıştır. Osmanlı idarecileri, bürokrasisi ve din adamları, üretim ve tüketimin önünü açacak, sermaye birikimini sağlayıp yatırımlara dönüştürecek, ekonomik gelişmeyi teşvik edecek bir adım atamamışlardır. Müslüman tebaa, üretimi ancak kendi ihtiyacı için yapar vaziyette idi, sahip oldukları üretim teknolojisi de eski ve yetersiz idi. Bu sebeplerle Müslüman tebaa, dünya pazarlarıyla ilişki kuramamıştır. Ülkelerin, ekonomik bağımsızlık ve ekonomik güç olmadığı sürece tam bağımsız olmaları mümkün değildir. Türkiye, dışa bağımlı ekonomiden kurtulmalıdır. Bunun için yukarıdan beri tespit edilen olumsuzlukları/ engelleri aşmak gerekir. Devlet idarecileri ve bürokrasi, ekonomik kalkınmanın önünü açacak, milli kaynakları işleyip geliştirecek imkanları devreye koyabilmelidir. Türkiye, halen gelenek ve modernlik ikileminden kurtulabilmiş ve üçüncü bir yol çizebilmiş değildir; bu ikilem, bir an evvel aşılmalıdır. Bunun için de ideolojik bakışları, ideolojik ayrımları aşabilmek gerekir. İdeolojik fanatizm, ülkenin gelişimi, birlik ve beraberliği için engel oluşturmaktadır. Meselelere ideolojik değil gerçekçi, bilimsel, objektif bakabilmek gerekir; doğrusu da budur. Geçmişin/ geleneğin olumsuz tortuları bir kenara itilmeli ve aydınlar halkla, halkın değerleriyle barışık hale gelmelidir. Türkiye’nin iktisat ve iktisat sosyolojisi alanında yetiştirdiği önemli değerlerden biri, Sabri Ülgener’dir. Ülgener, din ve iktisadi zihniyet alanında ciddi çalışmaları olan bir bilim insanıdır. Ülgener’in çalışmalarındaki bazı problemler aşılmalı ve ortaya koyduğu bilgi mirası geliştirilmelidir. Ülgener, ekonomide Marksist/ Sosyalist yorumu eleştirmekte ve kapitalizmin de törpülenmesi gerektiğini belirtmektedir; nitekim tarihsel gidişat bu iki ekolü, birbirine yakınlaşma yönünde evrime/ değişime uğratmaktadır. Günümüz kapitalizmi, klasik kapitalizm değildir; günümüz sosyalizmi de klasik sosyalizm değildir. Ekonomide ve sorunların çözümünde milliyetçi eksenli olmak gerekir; ancak milliyetçiliğin ne olduğuna ilişkin netlik yoktur. Farklı milliyetçilik anlayışları, milliyetçiliğin farklı tonları vardır. Türkiye, milli devlet olma iddiasıyla kurulmasına rağmen hukuku, yapılanması, eğitimi vs Avrupai olmuştur. Resmi milliyetçilik anlayışı ile halkın anladığı milliyetçilik arasında da fark ve uzlaşmazlık vardır. Yazar pozitivist, seküler zihniyete, Batılılaşmaya eleştiri yöneltmekte dinin ve geleneğin ekonominin gelişimine faydalı olacak bir biçimde güncellenmesi, kültürün ve ekonominin bu güncellemeye uygun yeniden yapılandırılmasını önermektedir. Geri kalmışlığa neden olan din değil dinin yorumlanması ve anlaşılma/ yaşanma biçimidir. Batılı bilim insanlarından Sombart ve Weber’in yorumlarını, önerisine dayanak olarak göstermekte, Ülgener’in de bunu yapmaya çalıştığını belirtmektedir. Yazar, büyük ölçüde Ülgener’in anlayışına / mirasına sahip çıkmaktadır. Kitap üretim ve kalkınmanın milli ve İslami referanslarla, devlet ve bürokrasinin yol açmasıyla, halkın ve sermaye sahiplerinin gayretiyle mümkün olacağı fikrini, okuyucuya ilham etmektedir. #kitapsuuru'na teşekkürlerimle!.. Kitabı, onların vesilesiyle okudum.
Türk Modernleşmesi ve İktisadi Zihniyet
Türk Modernleşmesi ve İktisadi ZihniyetAbdulkadir İlgen · Kırmızılar Yayınları · 20214 okunma
·
64 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.