Gönderi

264 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
49 günde okudu
"İçimizdeki Şeytan" Kitabı İncelemem:
Bu incelemeyi hem İçimizdeki Şeytan kitabı için hem de bu platformda tekrar aktif olduğumu bildirmek için yazıyorum. Ayrıca ikinci kez yazıyorum çünkü ilkini kaydetmeyi unuttum bu sebeple okurken iyiyce bahsetmediğimi, atladığımı, yeterli olmadığını ya da bir bıkkınlığa tabii tuttuğunu hissettiğiniz zamanlar olursa özür dilerim. Öncelikle kitabı elime aldığımdan beri bir heyecan içerisindeydim. Kitap hakkındaki beklentim kitabı elime aldığım ana kadar zaten gayet yüksekti. Fakat kitabı okurken bu beklentimin boş olmadığını gördüm. Kitabı uzunca bir süre okudum. Bazı kitaplar size "Beni güzel oku ve anla, öylesine olanlardan değilim!" der sanki. Bu kitapta öyleydi. Alelade gibi duran ama içinde nice anlamlar yatan çok cümlenin altını çizdim, onları kaçırmamak için olan çabamdandır ki, iki-üç günde bitirebileceğim kitabı bir buçuk ayda sonlandırdım. Bunun için hiç pişman değilim ve zaman kaybı olduğunu düşünmüyorum. Kitabı okurken kendinizi bulacağınız çok cümle, hatta bazen kelime olacak. Onları kaçırmamak için çabalamalısınız. Eğer "Kendinizi, kendinizle vakit geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin -Andrey Tarkovski" sözünü seviyor ve benimsiyorsanız ya da şimdi, okuduğunuz andan itibaren sevip benimsemeye başladıysanız bu kitapta altını çizdiğiniz birçok cümlenin ardından "İşte uzun uzun cümleler kurup anlatamadığım şey buydu" ya da "Kısa cümleleri yeterli görmeyip uzun uzun anlatımlarda bulundum ama hiç biri kısa veya uzun buradaki kadar içime sinmemişti" diyeceğinizden emin gibiyim. En azından ben okurken öyle dedim. Kitabı okurken hiç bir cümleyi kaçırmamak, altını çizmek için kaleminiz hep hazırda bulunmalıdır. Son olarak kısa ve tadında bir karakter eleştrisine başlamadan önce eklemek isterim ki, okuyucunun kitapla sürükleneceğini ama bu hızı özellikle bazı zamanlarda okuyucunun değiştirdiğine, değiştirebileceğine inanıyorum ve bu kitapta herkesin biraz yavaşlaması, bu kitabı her şeyiyle anlaması hiç olmazsa buna çabalaması gerektiğine inanıyorum. Kitapta başta sevdiğim karakterlerden biri olan Nihat'ın bu şekilde tam tersine gitmesi belki başından beri benim onun karakterini fark etmememden dolayıydı fakat yine de üzüldüm. Kitapta en şerefli, karakterli ve "adam" olan kişinin Bedri olduğunu düşünüyorum. Başta Bedri'ye karşı istemsiz bir önyargı, ana karakterin ve asıl kişinin o olmamasına rağmen olayların içine bu şekilde dahil olmasının getirdiği bir kaygı duydum. Lakin kitabın sonunda zaten her şeyin olması gereltiği gibi olduğunu düşünüyorum. Ömer karakterinin farklı bir dengesiz olduğunu, bu dengesizliğin ona sorun olduğunu muhtemel, birçok kimseler söyler. Fakat ben bunun üstüne oturup düşündüm, konuştum, kafa yordum ve Ömer karakterinin kendi duyguları konusunda dengesiz değil, başkalarına karşı olan duygu ve düşünceleri konusunda dengesiz olduğunu düşünüyorum. Ve kendim de kendi duygularım konusunda dengesiz biri olarak bunun her zaman o kadar pek büyük sorunlar getirmediğini söyleyebilirim. Ama insanlara karşı olan düşüncelerimizin ve duygularımızın dengesiz olması fena bir şey. Bundan kurtulmak, bunu aşmak gerektiğini bence bu kitap anlayana çok güzel aktarıyor. Başta nedense sürekli unutup "Macidiye" dediğim Macide karakterinin iyi niyetine hayran kalmaktan ziyade bir noktada yanlış bulmaya başladım. Tüm dengesiz geridönütlere rağmen "belki ben yanlış düşünmüşümdür" , "belki bu benim fenalığımdır" gibi düşüncelerle yönünü değiştirmesi inanılmazdı bana göre ve bir noktada beni çıldırtacaktı. Buna rağmen başta kararsızlıkla da olsa kitabın sonunda doğru şeyi yaptığını düşünüyorum. Mesela Ömer'in sonda görüşmenin önünü kapatması hakkındaki düşüncelerim az öncekine pek tezat. Açıkçası doğru olanın o olduğu konusunda şüphelerim var. "Daha başka olmalıydı" diyerek zihnimden kitap için alternatif sonlar düşünmeye çabaladım. Zihnim ne kadar elverişli olsa da sanki kalbim buna tabii olmaya pek gönüllü değildi çünkü ne yaparsam yapayım kitap için yazılan sondan çok uzaklaşamadım. Çünkü içimde bir yerlerde biliyorum ki bu karakterler zaten bunu yapardı, bunu yapmalıydı. İki yüz kere o sahneler çevrilse iki yüzünde de senaryo böyle olmalıydı. Bu da aslında Sabahattin Ali'nin kitaptaki karakterleri bize ne kadar güzel anlattığını ve karakterlerin çizgilerinin güçlü bir anlatımla güzelce çizildiğini gösteriyor. Kitap hakkında bu kadar üstü kapalı konuşmak tüm düşüncelerin açık bir şekilde ortada olmasına izin vermiyor ama çok fazla uzatıp sıkmamam gerektiğinin de farkında olarak bu kadarının yeterli geleceğini umuyorum. Kitabı kesinlikle okumanız gerektiğini düşünüyorum. Benim kitabım "Parodi Yayınları" nın tasarımıydı ve gerçekten hoştu. Gönül rahatlığıyla önerebilirim ama bu şekilde birçok alternatif tasarımı olan kitapların incelenerek seçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim. Beğenerek ya da yorum yaparak, -hiç fark etmez- bana geridönütler verirseniz sevinirim. İyi geceler, güzel ruhlar..
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Parodi Yayınları · 2019173,4bin okunma
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.